Doğal seleksiyon

Doktorlar umutsuz hastaların yakınlarına...

-Herşeyi yiyip içebilir...

Ya da köyden büyük şehre örneğin, İstanbul'a tedavi olmak için gelmiş ama çaresiz hasta yakınlarına.

-Köyüne götürün dinlensin...

Derler...Tanık olduk...

Yazı yazmak:

-Müptelalıktır...

-Tiryakiliktir...

-Yenilen pehlivanın güreşe doymamasıdır...

-İnatçılıktır...

Doğal seleksiyon:

En sağlam olanın hayatta kalma olayıdır...

Şimdi bir blog yazısı bir kez bile:

-Milliyet Blog'ta en üstteki 12'ler de yer almamışsa...

-Bloglarda en yeniler bölümünde 1 saat kadar yer alamıyorsa...

-Editörden önerilerde "siftahı"yoksa...

-Haftanın katogorisinde "sıfır"çekmişse...

-Ortalama okunma sayısı zar zor 200'e ulaşmışsa...

"Gönderin köyüne dinlensin..."

Herkes bol keseden öneri sunuyor ya...

Benim önerimde şu olsun.

Milliyet Blog editörleri bir güzellik yapıp, "götürün köyüne"sayfası açabilirler...

Bizlerde ait olma duygusunu, sayıyı, seçilmeyi bu vesile ile tatmış oluruz...

Hayat iyileri olduğu kadar, kötüleri de değerlendiriyor.

En iyiler ve en kötülerin net görünümü...

"Doğak seleksiyon"a gerek kalmadan...

Bu yazımın türü "blog"ama, aslında "mizah"ta olabilirdi...

-Benim hiç mizah yazım olmadı (........).

Şimdi Kadri Kanpak'ın yazmış olduğu "Blogistan"başlıklı yazısı bana bu düşünceleri oluşturmamda yardımcı oldu.

Bu konuda ilk yazım devamı da gelebilir...

Bu yazıyı okuyupta kimse yanılıp, alınganlık etmesin...

Farkedileceği üzere, yukarıda yazdığım tüm(olumsuz) özellikler kendi blog yazılarımda mevcut olup, bu başkalarını eleştirme değil, bir çeşit "harakiri" yazısıdır...

Bilginize...