Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Doğayı nasıl katlediyoruz?

Doğayı nasıl katlediyoruz?
 

www.dunyabulteni.net/images/caricature/345.jpg


Para kazanmakla doğanın katledilmesi doğru orantılıdır. Para kazanma hırsı ne kadar çok olursa, ekolojik çöküntü de o kadar fazla olur. İşte son haber. Uğruna savaşların olduğu petrol çıkarma çabaları. Kara bitti, artık denizde petrol çıkarılıyor. Neden? Daha çok kazanmak için....

Şu günlerde Meksika körfezinde İngiliz şirketi BP nin petrol platformunda denize sızan petrolün Gulf stream akıntısı ile Atlantik okyanusuna karışma riski var. Çevreciler ve uzmanlar bölgedeki kirliliğin, aralarında yunuslar, kuşlar, kaşalotlar, deniz kaplumbağaları, istiridyelerin de olduğu 10 dan fazla hayvan türünü tehdit ettiğini belirttiler. Uzmanlar sayıları 30-40 ı aşmayan büyük burunlu yunusların neslinin ortadan kalkacağını belirtiyorlar. Günde 160 bin litre petrolün denize karıştığı bir ortamda deniz canlıları ne yapabilir ki?

Çevre kirliliği, ve doğayı katletmek konusunda ülkemizde halkımız gerekli çabayı gösteriyor ne yazık ki! Eskiden bir tarım ülkesi olan yurdumuzda halk tarla açmak için ormanları yakarken, şimdi lüks villalar yapılmak üzere ormanlar katlediliyor. Sadece lüks villalar mı? Onlar siyasilerle sermaye gurubu işbirliğiyle yapılıyor. Bunun dışında yapılan gecekondular konusunda yetkililer gerekli önlemi alıyorlar mı acaba?

İstanbul'da Sultanbeyli adında bir semt vardır. Daha önce ormanlık kenarında bir köy olan bu arazi yanından TEM otoyolunun geçmesinden sonra yarım kalan inşaatlarla doldu. Bunun da nedeni tapusuz olarak, muhtar el senetleriyle alınan arazilere başkaları sahip çıkmasın diye inşaatlar kondurulmasıydı. Ancak Orman idaresi buraya tahdit koymuştu. Semtin ormanın içine girmemesi gerekiyordu. Bir gün bir iş için Sultanbeyli'ye gittim. Orman idaresinin çektiği dikenli tellerin içinde bir inşaat yükseliyordu. Oradaki yerli halka bu inşaat da neyin nesi? diye sorduğumda bunun cami inşaatı olduğunu söylediler. Yani ormanın içine önce camii yapmışlardı. Bir kaç yıl sonra gittiğimde ise o cami ortalarda bir yerlerde kalmıştı. Şimdi o ormanlık arazi bir beton yığını olmuş.

Eskiden Boğaz'da vapurla giderken yeşil yeşil tepeler göze çarpardı. Son zamanlarda, bir salgın hastalık gibi tepelere doğru yükselen beton yığınları o son yeşillikleri de yok etmek üzere. Kulakların çınlasın Bedreddin Dalan.

Bizim çocukluğumuzda Kumkapı kaldırımlarına serilmiş uskumrular çiroz yapılmak üzere kurutulurdu. Bu balıklar o kadar çoktu ki, insanlar kaldırımlardan yürüyemezlerdi. Şimdiki durum ise içler acısı. Geçmiş yıllarda Beşiktaş Belediyesinin açmış olduğu bir müze var. Bu müzede İstanbul Boğazında kirlilik yüzünden nesli tükenmiş balıkların fotoğrafları sergileniyor. Şimdiki nesil bizim yediğimiz balıkların ancak fotoğraflarını görüyor. Böyle giderse ilerki yıllarda istavriti bile fotoğraflarda göreceğiz.

Deniz kirliliğinin en büyük nedenlerinden biri de, bilhassa yabancı gemilerin zehirli atıklarını bizim denizlerimize boşaltmaları. Yazın Marmara denizinde yüzerken, bir anda dalga halinde gelen sintine denilen gemi yağ atıklarına her zaman rastlamak mümkün. Bu konuda gerekli denetimin olduğunu sanmıyorum.Ancak tesadüfen yakalanan gemilere de çok da caydırıcı olmayan para cezaları kesiliyor.

Ağaçların bilinçsizce kesilmesi heyelanlara ve sel baskınlarına yol açıyor. Ama kimin umurunda, önemli olan para kazanmak değil mi? Ev yapacak bir arsa bulalım da isterse dere yatağında olsun düşüncesiyle o bölgeye yerleşenler, ve buna göz yumanlar, sel baskınlarında ilk önce feryat edenler arasında oluyorlar.

Kişisel menfaat uğruna doğayı katledenler, ilerde bunun acısını yine insanlığın çekeceğini hiç bir zaman unutmamalıdır.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..