Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Doğayla savaşın sonucu(?): Yazın çöl sıcağı, kışın mini buzul çağı ve sel baskınları

Doğayla savaşın sonucu(?): Yazın çöl sıcağı, kışın mini buzul çağı ve sel baskınları
 

Doğada bir şeyler oluyor… Artık eminim yerin altında da, denizlerde de ve havada da bir şeyler oluyor… Nicel olanlar birikti… Biriktiği kabının kaldıramayacağı kadar hem de… Ha patladı ha patlayacak... Nitel değişimler çığ gibi önümüze akmaya başladı... Bir şeyler oluyor... İşaretler o kadar çoğaldı ki;
 

Hafta sonu pikniğe gidenleri görünce hissetmeye başladım bu durumu… Bana göre bu garip tutumdu arada bir silkinmeler... Birbirinin bedenine bakmalar... Çocuklarını sanki gizli bir tehdit altında sanmalar... Artık kimse o güzelim çimlere boylu boyunca yatmıyordu bir ara... Tedirginlik deli ediyor hala insanları... Kene delisi olmuştu tüm piknikçiler ve mangalcılar...

Sonra kendimde yakaladım o duyguyu... Çanakkale’den tutun, Tekirdağ’a kadar hatta İstanbul kıyılarına ulaşan denizanaları korkusu gelip yerleşmişti içime... Üstelik hep Akdeniz’de yüzdüğüm halde… Güya zehirliymişler... Doğru olmasa niye soğutsunlar insanları denizden... Sonra denizlerimizde görülmeyen başlayan yosunlar, tropikal iklim balıkları, balon balıkları filan… Kıyılara yaklaşan köpek balıkları işin cabası… Yahu domuzlar insanlara saldırmaya başladılar… Çünkü onların aşına ekmeğine göz koymuşuz… Aç insandan geriye kalan…

Ben bir ormanda, su kıyısında, ağaç altında çimlere çıplak ayakla basamayacaksam, yatıp uyuyamayacaksam, yaşamın ne anlamı kalır? Ben denizde gönlümce yüzemeyeceksem denizin ne anlamı kalır? Yaşam dediğin nedir ki?

Şimdi de seller ve soğuklar ile başı dertte insanoğlunun… Yıllardır kırılamayan tüm rekorlar kırılmaya başlandı… Metre kareye bilmem kaç metre küp yağmur, çok kısa anlarda ‘’yağıverince’’ ortalık göllere çevriliveriyor bir anda… Malum suların yollarını kapattık… Sularda tepemize çıkıveriyor…

Güya yıllardır küresel ısınma tehlikesine karşı hazırlıklı olmaya koşullandık… Gerçi yazları da bildiğimiz yazlardan farklı yaşıyoruz…  Ve önlem olarak düşünülen her şey doğaya yararlı şeylerdi… Oysa şimdi küçük buzul çağından bahsedilmeye başlandı… Belirtileri hem ülkemizde hem de dünyada apaçık ortada üstelik… Durmadan rekorlar kırılıyor…

 

Öyle bir değişim ki bu sanırım ortaya çıkan gerçek şu; Doğadaki her şeyin şiddeti artıyor… Sıcak daha sıcak, soğuk daha soğuk, yağmur daha bir afet, deprem daha bir deprem…   

İnsanın şimdiye kadar ki doğaya bakış açısı, onu yenmek üzerine kurguluydu…  Doğaya hakim olmak, doğayı insanın emrine vermek demek, aslında birazda ona savaş açmak demekti…

Başardık mı acaba diyorum sonunda; Sanki doğa da bize savaş açmış gibi... Hani bilim kurgulardaki gibi yani… Kuşlar, balıklar, ağaçlar, otlar, arılar, karıncaların yanı sıra, bulutlar ve güneşte katıldı galiba bizle savaşa(J)…

Asıl sorun siz ne derseniz deyin insanın doğaya bakış açısından bence… İnsan ne olursa olsun doğaya bakışının temeline onun işleyişine saygı duymayı koymalıdır… Yaşamasının ona uyum sağlamaktan geçtiğine inanmalıdır… İnsanın savaşamayacağı tek güç doğadır… İnsanın başka evi yok ki? Başka gideceği yer yok ki… Çoluk çocuk kalacağı komşusu yok ki doğadan başka... İnsan yuvasıyla savaşır mı hiç? Doğaya uyum en büyük güçtür aslında...

Bu savaş ve uyum hep yanlış anlaşılır kafalarımızda… Çünkü bize doğayla savaşın adını, zenginlik, refah, gelişim, eğlence, çılgınlık, hobi vs vs olarak öğrettiler… Oysa doğaya saygıda, uyumda yok böyle şeyler… Hayatta kalmak var… Güvende kalmak var… Sıcacık yuvalar var… Doğanın tümü için yaşam var… İşte o zaman ne buzul çağından korkar insan ne de çöl sıcağından…

 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..