Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Doğru!

Doğru!
 

Yıllar yılları kovalıyor ve biz nihayet büyümüş oluyoruz. Bir bakıyoruz zaman denen kavram bize hangi yaşta olduğumuzu söylüyor. Ve birçok kişi zaten zamanın ona yalan söylediğini düşünüyor.

“Ben yaşımın adamı değilim!”

“Kadınların yaşı sorulur mu?”

“Ne kadar yaşlı gösteriyorum!”

“Ne kadar genç gösteriyorum”

“Bodur piliç genç gözükür!”

“Ben minyonum!”

Zaman mı yalan söyler, insan mı, pek bilinmez! Galiba hepimiz inkar halindeyiz ya da isyan mı desem?

Ben yaşamışlıktan dolayı mutluyum! Evet, aynaya baktığımda geçen yılları bir, bir fiziksel olarak görebiliyorum üzerimde ama aldırış etmiyorum. Çünkü bir görüntü kaygım yok kesinlikle! Diyeceksiniz; ama bekarsın ve olması lazım! Belki de!

Güzel görünmek gençliğe has bir şeydir gerçekte! Nitekim kız-erkek çıtır-çıtırsınızdır. Teniniz al-aldır. Gözlerinizde fark edilen bir fer vardır. Vücudunuz yerinde duramaz, oradan buradan hormon fışkırır! Kendinize bile –şayet güzel iseniz- alık-alık bakarsınız! Ama bazıları bunun sonsuza kadar süreceğine inanır ve şöyle söylerler; “ben hissettiğim yaştayım”!

Oysa bilindik bir söz devereye girer: “Akıl yaşta değil baştadır”!

Kendimizi rezil etmemiz lazım! Aslında olayın özeti şudur: Yapamadığımız şeylere özeniriz! İlk elini tuttuğumuz kadınla evlendiğimiz için dışarıya özeniriz. Yaşlı bir adamla evlendiğimiz için belirli bir yaştan sonra gençlere yöneliriz. Şayet bunu kendimize yakıştırmazsak da çırılçıplak soyunmaya başlar ve beyaz atlı prensin bizi kurtarmasını bekleriz. Ama bir şekilde bu yanlış davranışımızın sebebini kendimizde manalandırırız ki ruhumuz rahat etsin! Oysa yaptığımız her yanlış bizi huzursuzluğa götürür.

Geçen gün öğrencilerime çok basit bir tavsiyede bulundum ve dedim ki “mutlu yaşamak istiyorsanız şayet günahlarınızdan arının, günah işlemeyin!”. Evet, çok ahlakçı bir bakış açısı ama benim hayatla ilgili özetlediğim gerçek budur! Artık eskisi gibi çok laf etip kafa karıştırmak yerine, direkt veriyorum düşüncelerimi! Evet, son derece subjektif bir bakış açısı fakat inandığım şey budur!

Hayatı zorlaştırmanın bir anlamı yok! Yani “günah” işleyebilmek için şartları kullanmanın veya zorlamanın bir anlamı yok! Hele, hele dini kullnmanın hiç! “Badem” almak için peygamberi kullanmak, seks yapabilmek için “muta” evliliği yapmak, bir kereden bir şey olmaz deyip girişmek, kimseye bir şey kazandırmaz veyahutta gerçeği değiştirmez!

“Ben kırkbeş yaşındayım o kadar!”

Türk insanı tabiatı gereği doğaya ve kurallara karşıdır!

Ünlü bir modacı diyor ki “Türk kadını çok çıplak ve çok dar giyiniyor!”...

Sebebi: Çünkü cinsel sorunları var! Tabi bence!

Ben hayatım boyunca yorumların değil doğruların peşinde oldum ve doğruya ulaşmak için çabaladım. Ve doğru, gerçeklerden farklı olarak, her bir olay veya durum için bir tanedir. Gerçek ise insan tarafından kendi için bile yaratılabilir! Ve dolayısıyla sayısı birden fazladır!

Peki doğruyu bulmak zor mudur? Kesinlikle! Herkes bulabilir mi? Hayır!

Bilgi-beceri-düşünüp değerlendirebilme-vicdan-ahlak ve kararlılık gerektirir. Doğruyu bulan insan, doğruyu uygular diye bir gerçek de yoktur! En kritik olan da budur! Buna bazen nefsi yetmez insanın! Türkiye’nin de temel sorunu nefis sorunudur! Çoğu insan yere çöp atmanın yanlış olduğunu bilir ama atar! Aldatmak yanlış der, aldatır! Falan-filan! Örnek o kadar çok ki rahatsız oluyorum anlatırken!

Neyse uzun lafın kısası öz benliğimizi(varlığımızı) kandırmaya çalıştığımız her vesile bizi kendimizden uzaklaştırdığı gibi kendimizi sevmemize engel olur. Kendi doğrularımıza saygı bizi kendimize yaklaştıracağı gibi hayatı da sevmemizi sağlar! Toplumun gerçeklerini inanmadan yaşamak, bizi kendimizden uzaklaştırıp mutsuz olmamazı sağlar. Günah işlemek için her çaba bizim ruhumuzu hastalandırır. Her yalan kendimizi kandırmak ve kendimize yalan söylemektir.

Ben kırkbeş yaşındayım ve nokta!

Görüşmek üzere...

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..