Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '16

 
Kategori
Deneme
 

Doğru Anlamak ve Karar Verme Üzerine Düşünceler

Doğru Anlamak ve Karar Verme Üzerine Düşünceler
 

Bir makinenin nasıl çalıştığını öğrenmek isteyen herkes anlayabileceği dilde okumalı, anlayabileceği sembollere dönüştürmeli ve uygulamalıdır. O yüzden yabancı dilde yapılan bilim ancak o dilin tamamına hâkim olmakla yapılabilir. O dilin tüm vurgularına, kelimelerinin gücüne, kökenine, espri anlayışına, toplumun tarihine sosyolojisine, toplumun tarihine birçok şeyine hâkim olmayı da gerekli kılar. Bu ise birkaç yıl yurtdışında kalıp, günlük kullanılan beş on bin kelimeyi ve konuşma kalıbını öğrenmekten daha fazlası demektir.

Türkiye’de doğan ve tarihini çok iyi öğrenen taraflı tarafsız birçok bilim dalında yazılmış eserlere aşina olmak, halk öykülerini bilmek, toplumun felsefesine sahip olmak, yöresel adetleri bilmek önemli değerlere sahip olmak demektir.

Bilgi insanlara tepeden inecek bir şey değil, kişinin bilinçli olarak araması gereken bir şeydir. Rastgele edinilen bilgi veya bilgiler, belirli bir zümrenin politik veya siyasi amaçlarını kişilere dayatmak için topluma dayattığı zorunlu bilgiler de faydalı bilgiler olmayabilir. İnsan; karar vermelidir. Ne öğrenmek ve bunu niçin öğrenmek istediğini iyi bilen birisi çok kısa zamanda çok faydalı bilgilere sahip olabilirken, bir başkası sadece ezberlediği ve sonradan işine yaramadığı için yönünü bulmakta zorlanacağı bilgilerle dünyada kaybolabilir de.

Türkiye’de karar vermek çok zordur. Birincisi, her şeyi bilen dindarlar vardır, onlar önemli oranda hayatlar hakkında karar verici gibi görünür. İkincisi kişinin ailesidir ve aile de kişiye aile kendi yaşama biçimini dayatır ve bunu yaparken çoğunlukla da hata yapar. Kendi bataklığına çocuğunun saplanmasını sağlayabilir. Çok yakın zamanda öğrendiğim bir bilgiye göre çocukların kişiliklerinin temelleri sıfır üç yaş aralığında atılıyormuş. Bu aralıkta; anlamaz, algılayamaz sanılan çocuk meğerse her şeyi algılıyor, anlıyor hatta kişiliği de bu doğrultuda şekilleniyormuş. Çocuğunu kariyer yapacağım, para kazanacağım diye para karşılığında başkalarına emanet eden aileleri bu durumda gerçek bir kaos bekliyor. Bu tip ailelerin şansı çocuklarına bakıcı olarak tayin ettikleri kişilerin gerçekten sağlam bir karaktere terbiyeye eğitime ve görgüye sahip olmalarıdır. Ama bu durumda sorulması gereken soru şudur? Sizin çocuğunuza bakıcılığı kabul eden kişi sizin kadar nitelikliyse neden o kişi sizin çocuğuna bakıyor da siz onun çocuğuna bakmıyorsunuz?

Karar vermek zorunda kalan herkesin birkaç kriteri akıllarında bulundurmaları gerekir. Karar verirken kısa, orta, uzun vadeli hedefler gözetilerek karar verilmelidir.  Kısa vadeli hedefler; tatil hedefleri, mesleki hedefler, kar hedefleri gibi hedeflerdir. Kısa vadeli hedeflere kısmen ulaşılabilir veya ulaşılamaz. Orta vadeli hedefler kurulmak istenen hayat, hayatı paylaşılacak kişilerin seçilmesi, dostlar ve çocukların eğitimi gibi hedeflerdir. Kimse yıllarca var ettiğini birilerinin gelip yok etmesini istemez. En azından akıllı kimseler böyle düşünmelidirler. Çok para kazanıldı ancak onu gelecekte idare edecek bir çocuk yok. Kişinin kendisi de bu servete dokunmadı ama çocuk da bu serveti koruyacak kapasitede eğitim almadı. Bu durum kişi için sıfırın önce bire kısa zaman sonra başladığı noktaya dönmesine yani sıfıra dönmesine neden olur. O zaman o kadar uğraş ve emek heba olmuş sayılabilir. Kazanılan para ve servet amacına uygun olarak kullanılmadan yok olmuştur. O servet için harcanan ömür veya ömürler de hiç değerine düşer.

Verilecek uzun vadeli kararlar ise çok daha stratejiktir, toplumla alakalıdır, sorumluluk ve akıl gerektirir. Uzun vadeli planlarda çocukların çocukları ile ilgili konularda verilecek kararlardır. Şahsen ben Türkiye’de yaşayan insanların uzun vadeli planlarında hata yaptıklarını belki de tam anlamıyla boşa harcandığını düşünüyorum. Nedenine gelince; benim çocuklarım ve torunlarım bu ülkede yaşasın diye düşünüyorsam, onların yaşam alanlarını korumam gerekir. Onların diğer insanlarla husumet içinde değil barış içinde yaşarlarsa var olacaklarını güçlü olacaklarını bilirim ve ona göre düşünmeliyim. Gelinen noktada yıllarca süren sağ-sol çatışmaları, mezhepsel ve etnik düşmanlık tohumlarını topluma ekmek demek, şu anda değilse bile ileride patlayacak bombayı çocukların veya torunların eline vermek demektir ki, bu bomba her an patlayabilir. Bu durumda ne yaparsak yapalım geleceğe dair bırakacaklarımız kan ve gözyaşından başka bir şey olmayacaktır.  Bu da aslında torunlara bırakılacak en ölü yatırımdır.

Toplumumuz zehirli tohumlar; Türkler bizi sömürüyor, Kürtler bölücüdür, Aleviler mum söndü yapar, Sünniler iyidir, Aleviler kötüdür demek yerine insanların iyilerinin de kötülerinin de olabileceğini öğütlemek, insanların fiziksel görünüşlerinden ziyade topluma, insanlığa ne gibi faydalar sağlandığına bakılarak çocuklarına tavsiyede bulunan aileler ve siyasi liderler doğru yoldadır. Aynı şekilde burası Türkiye, devletin malı deniz yemeyen domuz, uyanık ol, Türkiye’den bir şey olmaz. Biz yapamayız, bizden adam olmaz, yabancı iyidir, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın gibi zehirli fikir ve söylemlerle tavsiyede bulunanlar da doğru yolda değildir.

Karar verenler, bu ülke ile ilgili hayallere sahipse ki olmalılar o zaman harcanan emeklerin zayi olmaması için çocuklara, torunlara bu ülkede yaşanabilecek bir çevre, şerefli işler, şerefli alışkanlıklar, güzel duygular (birlik, beraberlik, dostluk, yardımseverlik, adalete inanç, üretime saygı, emeğe saygı, insan ve çevreye duyarlılık,) sağlıklı bedenler, sağlıklı duygular bırakmalıdır. Burada yazılan güzele dair şeyler artırılabilir.

Karar verenler akıllı iseler kabul edilir ki, kendileri de bu ülke için güzel hayaller besleyen yöneticiler seçsinler. Kendisi bu ülkede doğup büyüyen, bu topraklara saygı duyan, kendisi bu ülkeyi yönetirken çocukları için geleceği bu ülkede gören yöneticileri tercih etsinler. Bu ülkede yöneticilik yapıp, başka ülkelerde gelecek arayan, servetlerini başka ülkelere transfer edip ahkâm kesenlerin bu ülkeye kalıcı ne gibi düşünceleri olabilir ki? Bir siyasi lider öldüğünde lidere ait tüm malvarlığı İngiltere’de Almanya’da veya Amerika’da olması o lidere oy verenleri aldattığına dair en büyük delil değil de nedir?

Karar vermek zor iştir. Karar birçok değer göz önüne alındıktan sonra verilirse daha sağlıklı sonuçlara ulaşılabilir. Görünen ve kısa vadeli hesaplar akıllı insanlar için karar verirken çok değerli kriterler olmamalıdır. Kısa vadeli ve anlık tuzaklara göre verilen kararları bir balık da verebilir ancak yeri önce olta sonra ya tava veyahut fırın olmuştur.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..