Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Doğru insan mı dediniz..

Doğru insan mı dediniz..
 

İlişkilerde sürekli kafaları karıştıran bir konudur bu: ''Doğru İnsan''..

Doğru erkek, doğru kadın.. Herkes bir işin doğrusunu arıyor. Hayatımız seçimlerimizden oluştuğuna göre eş seçimi de öyle oldu bittiye gelmeyecek, üzerinde çok iyi düşünülmesi gereken bir konu ama bu işin de suyunu çıkarmamak gerek.

Tabii aslolan doğru insan, mutlu olunabilecek, yanında huzur bulunabilecek insandır ancak herkes de bizim istediğimiz gibi olamaz ya..

İsteklerimiz ve realite doğru orantılı olmalı. Birinden biri saparsa orada sorunlar baş gösterir.

***

Bekarların hepsinin dilinde aynı cümle: ''Doğru insanı arıyorum'', ''Doğru insanı seçene kadar vazgeçmeyeceğim'' vs..

Sanki peşinde 100 kişi var da aralarından karar verecek.

Hem ne malum doğru insan dediğinin seni seveceği. Hiç öyle doğru insansa o da sever tesellisine girişmeyin. Hep bizim istediğimiz olamaz ya. Ya baştan doğru düşünülecek ya da hiç başlanmayacak.

Bir insanla birlikteyseniz onu her haliyle kabullenmişsiniz demektir, baştan oturup detayları konuşmak gerek. Aradan 2 sene geçtikten sonra ''Vay senin şuran şöyle, vay buran böyle'' demek abesle iştigaldir.

Karşı taraf da doğal olarak ''Bu zamana kadar normaldi de şimdi mi anormal?'' diyecektir.

Doğru insanı aramak her insanın hakkı ama nereye kadar? Zaten hayatınız boyunca sizi ciddi anlamda sevecek 1 bilemediniz 2 şansınız varsa da 3 kişi olur. (Hayranlıklar, gelip geçici etkilenmeler konu dışı.) Dolayısıyla ne kadar doğru insan diye düşünürseniz düşünün seçiminiz hayatınızdaki insanlardan olacaktır.

***

Bir de zaman konusu vardır ki evlere şenlik.

Gelirsiniz 30 yaşınıza o zamana kadar ''Bay/Bayan doğru''yu aramışsınızdır. Bir insanla tanışırsınız ve dersiniz ki tamam bu iş. Evlenmek, hayatınızı birleştirmek istediğiniz kişi odur ama o da ne. Siz karar verene kadar çoktan başkaları atağa geçip imzayı atmıştır. Dil ve avuç ilişkisi içerisinde ortamı terkedersiniz.

Hadi çok iyi anlaştığın birisi girdi hayatına. Amma velakin sadece anlaşabiliyorsun. Yani öyle aşk, sevgi falan yok. Buyur evlen hadi.

Artık devir git gide mantık evlilikleri döneme doğru ilerliyor. Aşık olunan insan mantığa uymuyor, mantığa uyan aşka uymuyor. Değişik bir durum.

Kendini çok iyi yetiştirmişsin, eğitim üst düzey, kariyerin doruğundasın bir gün birisini seviyorsun ama lise mezunu hatta daha da abartalım ilkokul mezunu. Sen içinden geçiriyorsun önemli olan anlaşmak ama kazın ayağı öyle değil. Sen daha ilk adımı atar atmaz sağda solda seni görenler basıyor zılgıtı. ''Sen kariyer sahibisin ne işin var bununla da falan filan''

Kariyer sahibi değil Buckingam Sarayı Dük'ü sanki. Hani insan ayırmıyorduk?

Güzel de kızdı/yakışıklı erkekti diyorsun ama hayat şartları diyor ki ''Olmaz''. Kariyer yaptıysan gene kariyer yapmış insan bulacaksın. Hay yapmaz olaydım diye küfretsen de nafile, yapmışsın artık. Yapmasaydın. Yaparken bana mı sordun?

Böyle düşünürken birden bir insan çıkıyor karşına kariyer mariyer tamamdır ama o da evli. Yani o kadar iyi olanı çoktan kapmışlar. Geçmiş olsun.

***

Doğru insan diyoruz ama gerçekler hiç öyle doğruya, yanlışa bakmıyor.

En iyisi mahallelerde çöpçatanlık yapan teyzelere danışmak. Onlar en doğrusunu bilir. Sen daha ne, nasıl demeden bir anda nikah masasında bulursun kendini.

Öyle arama tarama yapana kadar birini bulup evlendin mi?
Evlendin.

Çoluk çocuk tamam mıdır?
Tamamdır.

Ailen oldu mu?
Oldu.

Anne/babanın torun torba isteğine cevap verdin mi?
Verdin.

Mutlu musun?
Yorum yok.

Al sana doğru insan...

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..