Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '09

 
Kategori
Anılar
 

Doğru seçim

Doğru seçim
 

Milliyet


Henüz okula gitme yaşına gelmediğim halde, uyduruk da olsa bir şeyler yazmaya ve okumaya merakım vardı. Halama yazdığım mektupları babam veya annem oku diye diretmelerim karşısında, sanki gerçekmiş gibi okurlar, bende çok haz duyardım bundan. Benim aklımdan geçenleri söylemedikleri zaman sinirlenir onları aptallıkla suçlardım. Ablamın ders kitaplarından, alfabesinden uydurarak okurdum, annem babam alkışlardı, çok mutlu olurdum. Sözüm ona resim yapardım, sonra da neyin ne olduğunu açıklardım büyüklerime ve de çok kızardım ne yaptığımı anlamıyorlar diye. Yani sözün kısası, okul öncesi çocukluk çağlarımda anne ve babaları övündürecek, benim kızım bunu yaptı, şunu kendi kendine öğrendi diye sevindirecek bir heves ve başarı gösteremedim. Belkide yetiştiğimiz çevrenin çok az olanakları bende bir öğrenme isteği doğmasına yetmemişti.

Çoğunlukla evde kendi oyuncaklarımla oynamayı ve oyun sırasında hayal kurmayı çok severdim. İleriki yıllarda okuduğum çocuk kitaplarında özellikle hikaye ve keşif buluşlarla ilgili resimli veya resimsiz kitapları okumayı çok sever, bazen okurken ben bunu daha önce düşünmüştümm diyerek kendi kendime havalara girerdim. Evde sıkılırsam ve ablamın okulda olduğu zamanlar mahallede yaşıtım arkadaşlarla oynamak istesemde pek başarılı olamazdım. Sevmiyordum mahalledeki çocuklarla oyun oynamayı, bana bir şey öğretmiyordu bu oyunlar.

Okula gitme yaşım gelmiş, çantam, kitap, kalem, defterlerim hepsi alınmış, önlüğüm dikilmiş, tüm hazırlıklar tamamlanmıştı., okulun açılmasına daha bir hayli zaman olmasına karşın. Birgün sonra açılacak okula gideceğime herkes sevinirken ben tutturdum. "Okula gitmeyeceğim" diye. Hiç kimse beni ikna edemiyordu, bir taraftan ağlıyor, bir taraftan da "Okula gitmeyeceğim, okumak istemiyorum" diye tutturuyordum.

Babamdan hayli büyük olan amcam Cemal Bey, bizde misafir idi. Ertesi gün amcam elimden tuttu ve beni okula götürdü. Amcamı çok sever, onun bilge halinden ve konuşmalarından çok hoşlanırdım. Sesimi çıkarmadım ve birlikte okula gittik, sınıfa girdik. Amcam kaçmayayım diye bir süre yanımda oturdu ve sonra öğretmenime beni teslim ederek, annem ve babamla döndüler. Ben kısa bir süre sonra peşlerinden okulu bırakıp eve döndüm ve saklandım. Beni bulduklarında ve okuldan kaçtığım anlaşıldığında, annem ve babam da çok kızdılar, dayak atmadılar, hem amcamdan çekindikleri için, hem de okula karşı soğukluğumu pekiştirmemek için. Onun yerine amcam beni karşısına aldı ve o yaşımda algılayabileceğim bir şekilde niçin okumam gerektiğini, iyi, daha yiyi, öğrenebilmek için tek koşul vardı. Okula gitmek.

Çok sevdiğim amcamın bu öğretici ve yumuşak tutumu beni inandırmıştı. Ertesi gün tekrar birlikte okula giderek ömür boyu sürecek bir eğitime başladım. Kimse inanmıyordu, benim okumayı sevebileceğime, okuyup iyi bir öğrenci olabileceğime. Ailemin öğretmenlerimin bana okumayı sevdikdiklerini çok rahat olmamın nedeni öğrenme tutkusunu erken yakalamam olmuştur. Her yaşta bir şeyler öğrenmenin tadına varabilmenin huzurunu yaşıyorum.

Koştukça açılan arap atları gibi, her geçen gün okula daha fazla ısınıyor okumayı, yeni yeni şeyler öğrenmeyi daha çok arzuluyordum. İyi bir öğrenci olmuştum. Okul yıllarında unutamadığım ve hala bu yaşımda çözemediğim bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum.

Dördüncü sınıf öğrencisi idik. Yurttaşlık dersinde öğretmen;sınıfımızı T.B.M.M kabul edelim ve önce Cumhurbaşkanımızı ve hükümet üyelerini seçerek, uygulamalı bir ders yapalım dedi.

Kapalı oyla yapılan "Cumhurbaşkan"lığında çoğunluk benim adımı yazmış ve ben "Cumhurbaşkanı" oldum.
(Sınıfta ki bütün kızlar sinirden deliye dönmüşlerdi. Tarihe bir ilki yazdırmıştım. İlk kadın Cumhurbaşkanı olarak)

Başbakan ataması yapmam lazım bütün arkadaşlarım beni yap, beni yap diye sözle ve elle işaret ediyorlardı. Hiçbirinin sözü beni etkilemedi., oyunlarımıza katılmayan bizimle yakın bir arkadaşlık kurmayan, ama çalışkan ağır başlı Hasan' ı başbakan olarak seçmiştim.

( Kim bilebilirdi ki, herkesin beni seç, baskısına rağmen seçtiğim başbakan, sonra eşim olacak)

Önce birlikte oturduğum sıra ve oyun arkadaşım küstü, beni niye seçmedin diye? Başlangıçta bende anlam veremedim niçin böyle yaptığıma, sanki gerçekmiş gibi hareket etmene ne gerek vardı dedim kendi kendime. Sonradan kabahatin bende değil, beynimde olduğunu anladım, beynim kendi ölçülerine göre iyisini seçmiş, gördüklerine inandığı doğruya ve eğitimle kendisine öğretilenlere göre doğrusunu yapmıştı.

İçim rahattı.

Şimdide içim çok rahat. Hiç pişman değilim. DOĞRU SEÇİM' i yapmıştım.

Hala evin cumhurbaşkanı benim, eşimde başbakan olarak görevlerini sürdürüyor(!)

KESKİN KALEM...

 
Toplam blog
: 13
: 5499
Kayıt tarihi
: 02.02.09
 
 

Üniversite mezunuyum. Lojistik firmasında yönetici olarak çalışıyorum. Yaşam yolunun yarısını sağlık..