Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

29 Eylül '13

 
Kategori
Güncel
 

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar...

Neredeyse tam on bir yıldır her yıl paket üstüne paketler açıklanıyor; bugüne kadar gözle görülen elle tutulur halkın yararına çıkarılan, lehine değişen hiçbir şey yok…

Her paket inanın mutlaka ve mutlaka ya belirli bir zümrenin yararına çıkarılıyor ya da tuzu kuruların elini daha da güçlü kılmak için hazırlanıyor…

Bazı paketler de var ki defalardır değişmesine rağmen bir arpa boyu rol alınamadığı gibi yazboz tahtası gibi biri yazılıyor diğeri çöpe atılıyor bir daha yazılıyor falan…

Örneğin Yargı için tam dört paket çıkarıldı ama hiçbir şey değişmedi daha da karmakarışık oldu, ne lehine çıkarılan memnun ne aleyhine çıkarılan…

Demokrasinin özgürlüğün olmadığı yerde bu isimlerle çıkarılan “paketlere”  hiç inanmam ben…

Benzerleri birkaç kez başka isimlerle çıkarıldı, bundan sonra da çıkarılacak yani bunlar ne ilk olacak ne de son olacak…

Yasalar çağdaş medeni eğitimli toplumlarda sosyal yaşamı düzene koymak, yaşam garantisi sağlamak ve gelecek güvencesine teminat oluşturmak için yapılır.

İnsanların inancı vardır, sosyalleşme çağdaşlaşma arzusu ve hedefi vardır. Dolayısıyla her çıkarılan yasaya harfiyen uymaya çalışılar koktuklarından değil…

***

Ülkemizde yıllardır bu ülkenin şartlarına koşullarına ve halkın yaşam biçimine bağlı “anayasa” yapmak yerine, dünyanın daha doğrusu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden çalma yasalarla “anayasalar” yapılmış bunlara uygun olarak da modern çağdaş yasalar çıkarılmış…

Muhteşem diyeceğiniz bir uygulama ama gel gör ki kardeşim; lehine çağdaş yasalar çıkardığınız toplum çağdaş değil modern değil eğitimli değil ve her şeyden çok daha önemlisi de alışkanlıklarından vazgeçmeye niyetli değil…

Bir tarafınızda çağdaş yasalarınız var ama diğer tarafınızda hala “cemaat önderleri, şeyhler tarikat reisleri” var. Bunların yönlendirdiği çağdaş yasaların karşısına dikilen on binlerce cana mal olan “Berdel, başlık parası toprak payı gibi” yıllara dayalı “töreler” en acısı da “ kan davası” var…

Bu nedenle de bu ülke de şiddet kan gözyaşı işkenceler ve zamansız ölümler haksız zenginleşmeler kutuplaşmalar ayrışmalar yolsuzluklar hırsızlıklar tecavüzler hiç eksik değil…

***

Şimdilerde bilmem ne paketi diye açıklanan ya da açıklanacak olan pakette de “iki konu” var ki tam bir muamma…

Birincisi “yerleşim yerlerine, köylere kentlere ilçelere” tarihin tozlu sayfalarında kalan “eski isimleri” verilecekmiş…

İkincisi ise kesin değil ama talep edenleri var; “ana dilde eğitim hakkı…”

Bir takım vekiller aydınlar gazeteciler ve sanatçılar da çıkıp “olabilir neden olmasın” gibi anlamsız laflar ediyorlar.

***

Birincisini ele alırsak; kardeşim bulunduğun yerin adını artık tozlu sayfalarda kalan ismi koyacağına bulunduğun oturduğun ekmeğini yediğin “Şehri ilçeyi köyü mahalleyi” adam gibi temiz tut, güzelleşmesine katkıda bulun doğasını koru insan gibi yaşamaya karar ver ve yasalara kurallara saygı göster…

Sonra da bunların hiç birini yapma bunlar için hiçbir talepte bulunma ama adımızı eskiden şuydu “O” olsun diye çık ortaya…

Yahu yeni adınızın size ne zararı var veya eski adınızın size ne faydası olacak söyler misiniz?

Neyi ispat edeceksiniz…

İkincisi “ana dilde eğitim” ben iddia ediyorum şu anda ekranlarda sokaklarda mecliste “ana dilde eğitim hakkı verilsin” diyenlerin ve buna çanak tutanların hemen hepsinin kadınları çocukları torunları en az kendileri kadar güzel ve akıcı Türkçe konuşuyorlardır aldıkları eğitim de Türkçedir.

Sen annenden babandan atandan öğrendiğin dilini kullan kim karışır, ama bu ülkenin “Ana dili Türkçedir” senin görevin Türkçeyi en iyi şekilde öğrenip daha güzel nasıl kullanırım daha zengin hale nasıl getiririm demektir, bunun aksine hareket etmek dayatmak inat etmek kime ne yarar getirir ki?

***

Almanya’ya gidiyorsunuz bir tek kelime Almanca bilmiyorsunuz ama oradaki şartlar sizi Almanca dilini öğrenmeye mecbur ediyor ve buraya geldiğiniz zaman su gibi Almanca konuşuyor Almanya’ya da “bizim orası” diyorsunuz…

Ve dönüyorsunuz bu güzelim memlekete meydanlara sokaklara çıkıp mecliste gerdan kırıp “ana dilde eğitim hakkı” diye tutturuyorsunuz…

Size gerek Bankacılık hayatımda gerekse görev yaptığım illerde ilçelerde gördüğüm bizzat şahit olduğum bir şeyi yazayım…

“Almanya’dan Fransa’dan İngiltere’den Arabistan’dan gelenler yemin billah ediyorum Türkiye’de olmalarına rağmen aralarında bile “Türkçe Kürtçe Lazca” konuşmuyor gittikleri ülkenin diliyle konuşuyorlar…

En komik anlarından biri de şu; sizinle Türkçe konuşurlarken birden bire “Almanca” konuşmaya başlıyorlar, şaşırdığınızı görünce de “alışkanlık” bizim orada hep Almanca konuşuruz da diyorlar…

Kimsin sen kardeşim; Türk Kürt Çerkez Laz değil misin, ne oldu sana ne çabuk değiştin, ne çabuk adam oldun?

Daha dün kıçın da donun yoktu şimdi kendini bir şey oldum sanıyorsun, bir de utanmadan sıkılmadan bu ülkeyi de dilini de insanını da beğenmiyorsun…

Hadi git göreyim seni Almanya da Fransa da İngiltere de “ana dilde eğitim hakkı” istiyorum da o ülkenin dilini öğrenememek de ısrar et…

Hiç görmediğimiz yerler mi oraları? “En geç iki gün içinde” arkana bir de etiket” bağlayıp eline de üç beş kuruş sıkıştırıp beğenmediğin ülkene doğru gönderirler seni…

***   

Bunun böyle olduğunu; Cumhurbaşkanı, Başbakan Meclis Başkanı Anayasa Mahkemesi Başkanı aydınlar yazarlar sanatçılar gazeteciler akademisyenler öğretmenler ve tüm siyasetçiler bilmiyorlar mı?

O halde nedir bu ısrar nedir bu dayatmanın anlamı?

Ne oldu birlik ve beraberliğimize, ne oldu bayrak ve vatan aşkımıza sevdamıza, ne oldu “insanlığımıza” ne oldu milliyetçiliğimize ne oldu “Müslümanlığımıza” nereye gidiyoruz nereye sürükleniyoruz?

Neden itiraz edemiyoruz neden talep edip en doğal haklarımıza sahip çıkamıyoruz?

Lütfen samimiyetle cevap veriniz;

Sırtınıza bağlı bir etiketle mi yaşamak istersiniz, yoksa kim olduğunuz, hangi inanca hangi ırka hangi dine hangi mezhebe cinsiyete ait olduğunuzun zerre kadar önemsenmediği sadece “insan” olmanızın önemli hatta yeterli olduğu yerde mi yaşamak istersiniz?

Üstelik daha da açık olanı nedir biliyor musunuz? Bunlara siz biz yani hepimiz karar vereceğiz,

Politikacılar yabancı devlet başkanları, siyasetçiler bakanlar vekiller değil…

Çünkü hiç birimiz birilerinin ne kuluyuz ne de kölesi…

Derken bir Pazar yazısının daha sonuna geldik. Yüreğimdeki tüm sevgiler sizlerin olsun.

Bu ülkede “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” deseler de;

Mutlu huzurlu ve acısız PAZARLAR efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..