Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Doğru yaşamak yanlış yaşamak

Doğru yaşamak yanlış yaşamak
 

Her birimiz farklı bir yerinde dururuz yaşamın


Boşluktaki gençler üzer,

Öğretmenler fayans dizer*,

Teknik eleman bulmak zor,

Olanlar sokakta gezer.

Şahbettin Uluat

Hiçbirimiz dünyaya önceden planlayarak, kararlaştırarak gelmedik ancak her birimiz ömrümüz oldukça bu dünyada var olacağız. Kısa ya da uzun bu varlık sürecimizin doğru, güzel yaşanması büyük ölçüde bizim elimizde. Biraz anlayış, akıl ve özveri ile doğru ve güzel şeyler yapabiliriz. Dürüst, ilkeli, esnek ve anlayışlı olmak; güzel düşünüp doğru şeyler yapmak hem bizi mutlu eder; hem toplum içindeki yerimizi anlamlı, değerli kılar. Eğer temel gereksinimlerinizi karşılayamayacak kadar düşkün değilseniz, doğruları ve yanlışları ayırıp doğru olanını seçmek, doğru yerde durmak da gerçekte zor değil.

Yaşarken, doğru yerlerde gezip yanlış işler yapanları ve yanlış yerlerde bulunup doğru işler bitirenleri tanırız çoğumuz. Bu hayatın garip cilvelerinden biridir.

Eğitimli, beceri sahibi insanların her gün üç saatten fazla zamanlarını taş ya da kağıt oyunlarına harcadıklarını biliriz. Özellikle küçük yerlerdeki memurlar, eğitimciler günün yorgunluğunu bu yolla atmayı seçerler. Zamanla alışkanlık olur. Oyun süreleri uzar. Birlikte oldukları insanlarla, aile bireyleri ile problemler yaşamaya başlarlar.

Emeklilikleri sürecinde bütün düşünsel ve beceri anlamındaki birikimleri ile yapmaları gereken en son işi yapan, kahvehane köşelerinde pinekleyenleri de pek çoğumuz biliriz. Onlara göre yapılacak her şey yapılmıştır ve vakit eleği duvara asma vaktidir. Oysa kendilerinden çok daha yaşlı olanlar ulusal geliri bizim ülkemize göre daha yüksek olan ülkelerinde üretmeye devam etmekte, bu yolla hem kazanç sağlamakta hem de boş insana musallat olan erken çökme sorunu ile tanışmayı ertelemektedirler. Onlar düşük emekli maaşları ile zor yaşlılık yerine çalışıp üreterek, kazanarak daha etkili bir yaşama imza atmaktadırlar.

Zor kazanılan paraları, dostlukları, değerleri çok kolay harcayanları da çoğumuz biliriz. Bu da hayatın bir başka cilvesidir.

Teknik ayrıntıların meslekte öğrenildiği ve sivil hayatta da işe yaradığı görevlerden emekli olduktan sonra piyasada kendilerine çok ihtiyaç varken, hem eğitime, üretime katkı sağlamak hem gelir elde etmek anlamında olanakları bulunan insanların evlerinde boş oturup maddi sıkıntı çektiklerini hangimiz bilmeyiz ki?

Para edecek nitelikte on parmaklarında on hünerlerinin yanında ekonomik sorunları olan; çocukları ile yeterince ilgilenemeyen becerikli pek çok kadının her gün zamanlarının önemli kısmını dedikoduya harcadığı da ayrı bir gerçektir.

Ekonomik gelirleri sınırlı olduğu halde her iki yılda bir mobilya değiştirenler, günlerce bir mobilyanın, bir başka eşyanın, bir giysinin düşünü kurup; temel gereksinimlerinde kullanılabilecek kaynaklarını buralara yatıranlar, sinema, televizyon, moda dünyası yıldızlarının hayatlarının ayrıntılarını kaçırmayanlar, bunları birbirleri ile konuşanlar, tartışanlar da var ve pek çoğumuz onları tanırız.

Televizyonlardaki sabun köpüğü niteliğindeki programların, dizilerin çok verimli milyonlarca insanı ekranın karşısında tutsak kıldığını bilmeyen yok. Yine çok iyi gelir getirecek becerileri olduğu halde borç batağına düşmüş çok sayıda insanın her gün düzenli olarak kendilerini hiçbir zaman ilgilendirmeyecek haberleri, hava ve yol durumlarını, borsayı izlediğini söyleyebiliriz

En zor zamanlarında işlerini, eşlerini bırakıp futbol maçlarına koşanların sayısı hiç de az değil.

Hem dindar hem kumarcı, hem dindar hem müsrif, hem dindar hem vaktini boşa geçiren insanlar da her zaman, her toplumda dikkatleri çekmiştir.

Herkese tasarrufu öneren ama kendisi saçıp savuran çok sayıda insan var.

Kısacası çoğumuz türlü sorunlarla, ihtiyaçlarla yaşarken ve bu sorunları çözecek, ihtiyaçları giderecek becerilerimiz varken acı çeker dururuz. Giderilebilecek küçük sağlık sorunlarını vaktinde gidermez, yaşam kalitemizi düşürür, acılar çekeriz.

Bütün yanlışları yaparken çoğu zaman yanlış da düşünürüz. İşlerimizin yolunda gitmediğinden, yeteri kadar zamanımız ya da sermayemiz olmadığından yakınırız.

Hele bir kısmımız var ki aceleci tavırlarımızla her an meşgul gözükür, pek çok işe koşturur ama neredeyse hiçbir şey elde edemez, üretemeyiz. En ilginç verimsizliği de bu halimizle yaşarız.

Bütün bu hallerimizle verimsiz, tüketici, tembel, anlayışsız insan manzaraları çizeriz. Rahatsız olur, rahatsız eder; var olan kimi dengeleri bozarız.

Bütün bu yanlışları genellikle kötü arkadaşlıklar, kötü alışkanlıklar ve kötü fiziksel çevreler yaptırır bize.

Öte yandan tam tersi haller yaşayan insanlardan da söz edebiliriz.

Zamanı, parası gerçekten olmadığı halde yirmi dört saat olan bir günü otuz saat gibi değerlendirip iş-güç, para, diploma, sertifika sahibi olan o kadar çok insan var ki…

Fiziksel engelli oldukları halde sağlıklı insanların yapamadığı işleri yapanlar, sağlıklı insanların kazanamadığı paraları, diplomaları elde edenler de çok fazla.

Bilim adamları kimi zengin ailelerin çocuklarının yoksullaştığından, yoksul ailelerin ihtiyaç içindeki çocuklarının da zenginleştiğinden söz ederler. Bunun yaşamın bir tür döngüsü olduğunu bildirirler.

O yoksul çocuklar ki, boşa harcayacak tek dakikaları, tek kuruşları yoktur. Onlar kas, bilek gücü ile kazandıklarını kuruş kuruş biriktirip, en alttan başlayıp önemli işler yaparlar, büyük sermaye sahibi haline gelirler. Onlar futbol bilmezler, taş ya da kağıt oyunu bilmezler, kumar oynamazlar, dizi izlemezler.

Onlar negatif düşünmez, düşünemezler. Yapacağım, kazanacağım, biriktireceğim derler. Hedefler belirler ve o hedeflere yürürler.

Onlar gerçekte belli olmasa da hak, hukuka özen gösterirler. Çalışanın hakkını ve her türlü borçlarını zamanında öderler. Kimseyi rahatsız etmeden yaşarlar.

Onlar bilge, sabırlı, üretken, verimli bireyler olarak hayata katılır, önemli katkılar sunarlar.

Onların motive edici temel dayanakları belki yoksulluktur ama iyi alışkanlıklar, iyi arkadaşlıklar ve iyi fiziki çevreler de her zaman yardımcıları olur.

Konumumuz, gelirimiz, fikrimiz, dünya görüşümüz ne olursa olsun her birimiz bütün yukarıda belirtilen halleri göz önünde tutarak doğru bir yaşam sürmeli, yaşadığımız sürece dünyaya olumlu şeyler katmalı vakti gelince de metanetle ve huzurla ayrılıp gitmeliyiz.

Daha iyi bir teklif olmadığı sürece yapılabilecek başka bir şey de yok zaten.

 

* fayans dizmek = okey oyunu oynamak

 

 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..