Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '14

 
Kategori
Deneme
 

Doğru yaşamak yapılmasını istemediğimiz ama buna rağmen insanların yaptıklarıdır

Doğru yaşamak yapılmasını istemediğimiz ama buna rağmen insanların yaptıklarıdır
 

Yatılı okulda ara sıra okuldan kaçardık, yakalanırsak ceza verirlerdi, şimdi düşünüyorum da doğru yapıyormuşuz; hapishane mi orası, alt tarafı okul. O zamanlar bu tür yasaklamalar bize normal gelirdi.

Nasıl yaşayacağımızı aslında isteklerimiz belirler. İstyeyerek yapmadığımız şeyler yanlıştır, bunu bir yere yazın. Bazı şeylere kavuşmak, düzeni sağlamak, güvenlik, sağlık, diğer insanlara zarar vermeme adına hayatımıza bazı disiplinler konuyor ya işte şunu yapma bunu yapma gibi, itiraf edeyim ki bunların gerekli ve doğru şeyler olduğundan emin değilim.

Yasakları ve kuralları ortadan kaldırsaydık nasıl bir hayatımız olurdu bilemiyorum ki ancak bildiğim bir şey var ayılar kurallar varken de ayı. Çoğu insanın kuralsız ve yasaksız da doğruyu yapacağını en azından hassas olduğumuz yanlışları(atıyorum hırsızlık)yapmayacağını düşünüyorum. Yasaklar ve kurallar bizi mutsuz ediyor ya da mutlu olmamıza engel oluyor.

Kerim Korkut toplumsal hayatımıza insanları güldüren fantastik düzenlemeler getiriyordu, biliyoruz. Bunlardan en ilginci de iyilerle kötülerin ayrılıp yasak ve kuralların kötülere uygulanması, iyilerin ise yaşamlarında serbest bırakılmasıydı. İyilerin ödüllendirilmesi, kötülerin ve kötülüğün cezalandırılması noktasında anlamlı bir düşünce gibi görünüyor. Tabi bunun şartları da var. Herkes tam olarak eğitilecek. Yaşadığı hayatın tamamında sicili temiz olacak. Birçok yazımızda daha önce suç işlemiş ancak cezasını çekmiş kimselerin sicilini temiz olarak kabul ediyorduk. Burada istisna; çünkü biz iyileri ve kötüleri ayırıyoruz. Yine kötülükte ısrar edilmesi önemli. Bu bakımdan kişi suç işleyip cezasını çektikten sonra 10 yıl yeni bir suç işlemezse iyilerin arasına alıyoruz.

Dini ve ahlaki nedenler, çeşitli toplumsal düşünce ve anlayışların getirdiği yasak ve kuralları kişiselleştiriyoruz. Din ya da ahlak böyle diyor; inanıyorsan ya da kabul ediyorsan sen uygula, beni ilgilendirmiyor. Özgür toplum yaratmaya çalışıyoruz. İnsanları tüm dış müdahalelerden kurtarmaya çalışıyoruz. Kişisel yöneliş olarak yapılan şeyleri destekliyoruz.

Kırmızıçizgilerimiz var elbette, her şey sonuna kadar değil. Bu genelgeler (herkes için geçerli kurallar) toplumun %76 ve daha yukarısının kabulüyle hüküm ifade ediyor. Belli sayıda kişi toplum ya da topluluğun yönelişi ise bunların kendi aralarında aynı şekilde kabulüyle onaylanıyor. Ancak bu tür gurupsal yönelişlerin konusu zararlı şeyler olabilir. Bilim kurulu tarafından yararlı olması önemli değil ama zararsız olduğu konusunda onay çıkacak. Atıyorum "kanaryaların tüylerini yolmak isteyenler" Hani toplumu özgürleştiriyoruz ya, fırsattan istifade böyle manyaklıklar çıkacaktır. Kanaryanın tüylerini niye yoluyorsun ki! Bu elbette ekstrem bir örnek. Yani işte, tarikatlar, cemaatler, Allah yolunda ağlayanlar, ateistler, hayvan severler, güneşin çocukları, gay, lezbiyen gibi yönelişler gibi akla gelebilecek her şey.

Ama zaten yeniçağın fonksiyonel devleti insanların istediği şeyler konusunda böyle gurupsal organizasyonlara gerek bırakmayacak faaliyette olacak ama sadece geneli ilgilendiren konularda. Böyle belli bir kesimin, gurubun, faliyetin özgürlük onayı alması bu gurubun üyelerine ait. Kanunla ne yasak ederiz, ne de müdahale ederiz. Talep ederler gereğini yaparız. Bu anlamda en yüksek guruplar Müslümanlık ve Türklük bile genel sayılmaz; çünkü Müslüman olmayan(ya da farklı inanan, inanmayan)  ve Türk olmayan da var.

Bunu yapmamızın amacı "herkes ne istiyorsa onu yapsın" ı sağlamak. Kişilerin hayatına dışarıdan müdahaleyi (devlet dâhil) kaldırmak. Ateisti zorla Müslüman gibi yaşatamayız. İnanan birine ibadet etme diyemeyiz. Daha önce yazdık, bizim özgürlük anlayışımızda sınır yok. Kişileri dört dörtlük bir eğitimle yetiştiriyoruz. Kişiler düşünmek ve yapmak istedikleri konularda (kırmızıçizgiler hariç) serbestler. Nereye kadar gideceklerini ve nerede duracaklarını onlar belirleyecekler.

Kırmızıçizgiler dediğimiz konu da önemli. Bu konuda da insanlar özgür. Yani kırmızı çizgilerin (toplumun hepsinin uyması zorunlu eylemler) neler olacağını da serbestçe belirleyebilirler. Toplumun onayını almak şartıyla tabi. Ezanın bugünkü gibi sesli okunup okunmamasını toplumun onayına sunacaksınız örneğin. E tabi ezanı bütün herkes dinliyor, onların rızasının olması gerekmez mi? İnsanların bunu istediğinden eminseniz endişe etmenize gerek yok. İnsanlarımızın %76'sı tamam ezan böyle sesli okunsun derlerse ezan sesli okunur. Biz buna rağmen ciyak ciyak edecek olan olursa ciyaklamasını keseriz. Ama yani bu onayı almak zorundasın. Değilse ezanı insanlara zorla dinletiyorsun demektir. Burada ezan hassas bir konu, mahsus örnek verdik. Her konuyu halkın onayına sunabilirsiniz. Demokrasi eşiğini geçemezseniz havanızı alırsınız. Öyle ben inanıyorum herkes yapsın yok. İnandığın şey herkesin yapmasını gerektirecek kadar doğru ve güzelse bu millet akılsız değil, kendi yapmasa bile onay verir.

Kastettiğimiz özgür toplum olmadan insanların mutlu olmaları mümkün değil. Şu anda dikkat ediyor musunuz, kanunlar kurallar konmuş. Bazı şeylerin yapılmasını yasaklıyoruz, ayıp diyoruz, günah diyoruz, yapanı cezalandırıyoruz, tepki gösteriyoruz, kovuyoruz, dövüyoruz. Yapan yine de yapıyor. Kanun ve özellikle de din ve toplum baskısı o kadar güçlü ki (bazı eylemlerde kişi öldürülüyor bile) toplum sindirilmiş, korkutulmuş, insanlar baskıya dayanamayarak istemedikleri bu yasaklara ve kurallara mecburen uyuyorlar. Hani bu düzenden memnunlar desek yasak olan/suç olan, yapılması istenmeyen şeyleri gizli gizli yapmazlardı.

Bence insanlar haklı, devlet, din ve toplum yanlışta. Su akar yolunu bulur hesabı insanlar her şeye rağmen yapmak istediklerini gizlice ya da bedelini ödeyerek yapmaya çalışıyorlar. Bunca baskıya rağmen insanlarımızın neredeyse yarısı bu kaçışın içindeyse, duvarları zorluyorsa demek ki bizim kurduğumuz düzen değil insanların yapmak istediklerinden oluşan hayat doğru. Ya senin düzenin nasıl doğru olur kardeşim, sinemaya gitmeyi doğru bulmayan, yasaklayan insanlar var. Sen o örümcek kafanı al git mağaranda yaşa, benim insanıma müdahale edemezsin!

Toplumun özgür olması çok önemli. Özgür toplum deyince ahlaksız bir dünya anlaşılıyor. E biz ahlakı da özgür bırakacağız. İstersen gözlerin bile görünmesin. Mekke'de yat, tekkede uyu. Ama sadece kendin olarak. Çocuğuna bile zorlayıp baskı yapamazsın. Tersi de doğru, bir ateist inançlı çocuğunu zorla ateist yapamaz, müdahale ederiz. Nasıl yaşayacağıma ben karar veririm, o kadar!

 

 
 
 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..