Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Doğru zamanda iletişim halinde olmak için doğru biçimde " Gör ve Duy "

Doğru zamanda iletişim halinde olmak için doğru biçimde " Gör ve Duy  "
 

Her birimiz dünyayı beş duyumuzla algılıyoruz. Görüyoruz, işitiyoruz, dokunuyoruz, tadıyoruz, kokluyoruz. Ve tabii bir de altıncı “duyumuz” var; onunlada seziyoruz. Ama bu duyular her birimizde farklı kapasitelerde çalışıyor. Çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimler, kendimizi korumak amacıyla bazen bizi bazı duyularımızı kullanmamaya yöneltir. Örneğin; Birçok erkek, daha çocuk yaşlarda duygularını bastırmanın erkeklik olduğu mesajını alır. Duygulu olmayı zayıflık olarak niteler. Duyguların yüksek dili olan sezgisel algılama çoğu erkekte genç yaştan itibaren körelir. Her birimiz kendimize özgü yaşam geçmişimize göre duyularımızı daha az, bazılarını daha çok kullanırız. Durumları, olayları, bilgileri farklı şekillerde algılar dolayısıyla farklı biçimlerde değerlendiririz, İfade etme şekillerimiz de birbirinden farklıdır. Sonuç olarak algı kanalımız olarak kullandığımız organın dilini konuşuruz. Bu boyuttan bakıldığında bireyleri görsel, işitsel, dokunsal  olarak adlandırır ve bunlara temsil sistemlerimiz diyebiliriz. Temsil Sistemi; İnsanların yaşadıkları olayları algılayıp zihin tarafından kodlanması, yeniden hatırlanabilmesidir. Bunları kısaca açıklayacak olursak.

Görseller; Görmüş oldukları yüzleri unutmazlar. Dış görünümüne, beden dillerine dikkat ederler. Göz teması kurarlar ve hızlı konuşurlar. Görsel bir bayan ince topuklularla ayaklarına kara sular inse de, acı çekse de dik yürümeye ve etrafına gülücükler saçmaya devam eder.  

İşitsel; iyi dinleyicidirler. Dinleyerek ve okuyarak bilgi edinirler. Seslere karşı duyarlıdırlar. Uzun uzun ahenkli ve orta hızda konuşurlar.

Dokunsal; görmek ve duymaktan ziyade bizzat uygulayarak işin ucundan tutarak öğrenmeyi tercih ederler. Hisler ve duygular önemlidir. Derin diyafram nefesi alırlar. Ağır konuşurlar. Size uzaktan “merhaba” demek yerine samimi bir tokalaşmayı ve ya sımsıkı sarılmayı tercih ederler.

Bunların hepsine bir örnek verecek olursak, Görsel alış veriş yaparken görüntüye dikkat eder. Her tercihini buna göre yapar. Örneğin araba alacaksa önce rengi ve görüntüsü gelir. Dokunsal ise koltuğuna oturmalı, kendini konforlu hissetmelidir, arabanın içine girmeden, dokunmadan almaz. İşitsel korna ve motor sesine en çok da satıcının konuşmalarına dikkatini yöneltir.

Temsil sistemini tespit etmenin bir yolu da soru sormaktır. En son hangi filme gittin? Tatilde ne yapmayı düşünüyorsun? gibi. Hatırlama ve ya tasarlama sırasında görselin bakışı yukarıda, işitselin kulak hizasında, dokunsalın aşağıda dolaşır. Konuşurken ya da yazarken seçtiği kelimelerde algı kanalı hakkında oldukça bilgilendiricidir. Görseller görmek, bakmak, resmetmek, renkler… gibi görsel kelimeleri kullanarak konuşurken, işitseller duymak, işitmek, ses, gibi kelimeleri, dokunsallar anlamak, hissetmek, duyumsamak, dokunmak… gibi kelimeleri kullanırlar.

Karşımızdaki kişinin temsil sistemini anlayabilirsek iletişimimizi daha sağlam hale getirebilir. Onun gerçekten ne demek istediğini daha iyi anlayabiliriz. Örneğin; İşitsel eşiniz veya sevgiliniz siz konuşurken televizyona ve ya gazeteye bakıyorsa, sizin tepkiniz sinirlenmek ve “beni dinlemiyor” diye düşünmek olacaktır. Oysa, söylediklerinizi harfi harfine dinlemiştir. Ama siz görsel olduğunuz için “niye benim gözlerime bakmıyor” diye düşünecek, o da işitsel olduğundan gözlerinize bakmayı değil, sadece sizi dinlemeyi tercih edecektir.

Eğer eşiniz dokunsal bir temsil sistemine sahipse yapmanız gereken ilk şey onun yavaş ve ağır konuşmasına alışmak ve uyum sağlamaktır. Aksi halde onu dinlemediğinizi ileri sürecek, bu yüzden problemler başlayacaktır.

Ayrıca ona sevğinizi belli etmek veya anlatmak istiyorsanız, sözlerden, kelimelerden ziyade vücut dilinizi kullanmanız gerekiyor. Yani ona sevdiğinizi söylemek yerine sarılmalı, öpmelisiniz. Onun için en geçerli yol bu olacaktır.

Temsil sistemleri çocuk yaşlarda belirginleşmeye başlar. Bireysel çalışmayı, yazmayı, çizmeyi, boyamayı, kes yapıştır yapmayı, yap bozlarla oynamayı, resimli dergi ve kitapları sevenler görsellerdir. Zihninde resmederek düşündüğünden, öğrenirken görsel araçlardan (şema, grafik, harita…) faydalanmalı, okuyup yazarken renkli kalemler kullanmalı, önemli yerlerin altını çizmeli, not alma alışkanlığı kazanmalı, küçük soru cevap kartları hazırlamalı, çalışma ortamı düzenli, dikkat dağıtıcı objelerden temizlenmelidir.

İşitsel çocuklar özenli, hoş, rahat konuşup, kendini iyi ifade edebilirler,  grup çalışmalarına hevesli, riskleri çabuk fark ederler.. Konuşarak, konuyu tartışarak öğrenirler. Sessizce göz taramasıyla okuduklarında bir şey anlamaz, ya iç sesleriyle ya da sesli okurlar. Oyun oynarken tek başına konuşan, şarkı söyleyen, ilginç sesler çıkaran, yanında sürekli konuşabileceği birilerini arayan, konuşurken sözünün bölünmesinden hoşlanmayan, ortamdaki ses değişimlerini hemen fark eden, oda da saat tik takları yüzünden uykusu kaçan, en ufak sese uyananlar, gürültüden rahatsız olanlarda da onlardır. Çalışırken müzik dinlemekten rahatsız olurlar.

Dokunsallar ise sürekli hareket halinde oradan oraya koşar, koltuklara tırmanır, dolapların üzerinden atlar, az ve öz konuşurlar. Hiperaktif çocuklar dokunsaldır, bazen de dokunsal çocuklara hiperaktif etiketi kolay yapıştırılır. Onlar her şeye dokunmak isterler, ağaç gördüklerinde tırmanır, dans eder, hamurla, çamurla, kumla oynamaktan hoşlanır, kıyafetlerinin ya da bedeninin kirlenmesini umursamazlar. Görsel bir çocuk ise, bu sebeple ağlayabilir. Bir dokunsal gerçekçidir; aynı zamanda da duygusal, hareketlerle kolay öğrenir, derslerini hareket halinde çalışmaları başarı getirir.  Örneğin yürüyerek okumak, deney yapmak gibi; çünkü onlar elleriyle öğrenirler. Çalışırken müzik dinlemek, atıştırmak, bir şeyler içmek onları rahatlatır.

Kendinizin ve eşinizin, sevgilinizin,arkadaşlarınızın ve ya çocuklarınızın  temsil sistemini bilirseniz iletişiminiz daha verimli olabilir nasıl yaklaşmanız gerektiğini bulabilirsiniz. Bunu öncelikle kendi yaşamınıza yansıtacak ve anlamanın zor olmadığını göreceksiniz. Çocuklarınıza yaklaşımlarınızda farklılaşacaktır.. Ben görsel bir anne olarak, dokunsal kızıma nasıl yaklaşacağımı, nasıl iletişim kuracağımı ve en önemlisi onun temsil sistemine göre nasıl derslerine çalışacağını buldum ve ona göre bir metod uyguladım. Umarım sizlerede bir faydası olur.

Sevgi ve sağlıkla kalın…

Birgül Ercan

Profesyonel Yaşam Koçu & NLP Uzmanı

 

 
Toplam blog
: 16
: 1094
Kayıt tarihi
: 16.09.13
 
 

1978 yılında  İstanbul'da doğdum . Reklam ve Halkla İlişkiler okudum .Çok sevdiğim, hayran olduğu..