Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '08

 
Kategori
Siyaset
 

Doğu Akdeniz havzasının jeopolitik ve jeostratejik önemi

Doğu Akdeniz havzasının jeopolitik ve jeostratejik önemi
 

Dogu Akdeniz Havzası


National Geographic dergisi, bu ayki sayısında, Doğu Akdeniz Havzasının, “Jeopolitik ve jeostratejik” önemini gösteren bir harita yayınladı. Haritaya baktığımız zaman karşımızda bir coğrafik gerçek görüyoruz. Bu gerçek, “ Doğu Akdenizin sıcak sularının bir sorunlar yumağı olması bakımından, dünyanın en sıcak bölgesi olan Ortadoğuya sahil teşkil etmesidir. Bu nedenle de Akdeniz’in jeopolitik önemi özellikle son yıllarda tamamen Doğu Akdeniz’e kaymış ve bölgemizi “özel bir jeopolitik” alan haline getirmiştir.

Tarihi sürece baktığımız zaman bu bölgede, küresel güç olmak isteyen ve bölgede hakimiyet kurmak isteyen bütün devletler, öncelikle Kıbrıs’ı elde etmek suretiyle Doğu Akdeniz havzasına hakim olmak istemişlerdir.

Yaşadıkları tecrübelerle devletler; Doğu Akdenize hakim olmadan, Akdenize, Akdenize de hakim olmadan dünyaya hakim olunamayacağı gerçeğini görerek tarih boyunca bu bölgeyi bir küresel müdahale alanı olarak görmüşlerdir. Dolayısıyle, Doğu Akdeniz, her zaman hareketli bir bölge olmuştur. Bugün ise, Doğu Akdeniz üzerinde küresel jeopolitik mücadelede sahne değişmemiş ama aktörler değişmiştir. Bizans, Roma, Venedik ve Osmanlı gibi aktörlerin yerini, ABD, İngiltere, Rusya, Fransa, İsrail, Çin gibi devletler ve AB gibi uluslar üstü kurumlar almıştır.

Doğu Akdenizin bir de güncel Jeopolitik durumu var ki 20. yy başlarında petrol ve 21. Yy’da doğal gazın hayatımıza girmesiyle birlikte, Doğu Akdeniz’in yazgısı da daha da çıkmaz bir hal almıştır.

Dünyadaki tüm küresel güçler gözlerini ve düşüncelerini bu bölgeye çevirmişler ayni zamanda, küresel güçler, bölgede bulunan petrol ve doğal gaz teminallerine göre Doğu Akdeniz Stratejileri geliştirmeye başladılar. Dolayısıyle bu durum da , bu bölgede tek bir küresel güç hakim olması durumunun da pek mümkün olmayacağını gözler önüne sermiştir. Kısacası, bölgede kurulan petrol ve doğal gaz boru hatları, Doğu Akdeniz bölgesinin tarihten gelen jeopolitik ve jeostratejik önemini daha da artırmıştır.

Doğu Akdeniz Jeopolitiği içinde, Akdenizin en stratejik adası Kıbrıs adasıdır. Kıbrıs Adası, bugüne kadar meydana gelmiş tüm gelişmelerin odağında yer almış ve üzerinde stratejik planlar yapılan bir coğrafya olmuştur. Tarihin her döneminde, o döneme göre küresel güç olma iddiasında olan devletler jeopolitik güç merkezi olan Ortadoğu’yu elde edebilmek için önce Kıbrıs’ı işgal etmişlerdir.

Kıbrıs Adası, tarih boyunca, Orta Doğuya açılmak isteyen devletler için, vazgeçilmez stratejik ve ticari bir üs olarak görüldü.

Adayı elinde bulunduran güç, her zaman, Türkiyeden Mısıra; Lübnandan, İrana kadar olan bölgeyi kontrol etti. Türkiye üzerinden Orta Doğuya açılamayan güçler, Kıbrıs Adasını kendi amaçları için kullanmışlardır.

Bölgede petrol ve doğal gaz boru hatlarından başka Doğu Akdeniz’in jeoplitiği içinde bir de “su” büyük önem arzetmektedir. Yine bölgede yaşanmış ya da yaşanmakta olan birçok sorunun nedenidir sudur.

Su tüketimini bugünkü seviyede korumaya çalışan, KKTC, GKRY ve Mısır gibi ülkeler, yapılan araştırmalar sonucunda 2025 yılına kadar, kaynaklarını idare edebilecek gibi görünüyorlar. Ancak bölgemiz içerisinde yer alan İsrail, Ürdün ve Filistin su kıtlığı tehdidi altında olan ülkelerdir.

Anadolu coğrafi konumu nedeniyle, tarih boyunca, Doğu ile Batı arasında bir köprü olmuştur. Hatta bir enerji köprüsü haline gelmiştir. Kıbrıs’ın Türkiye için önemine gelince, coğrafi konumları itibarıyle, dünyada karşı karşıya olan kıyı devletleri örneklerinde olduğu gibi (Japonya-Çin, İngiltere-Hollanda) ada devletleri her zaman karşı kıyıyla ilgilenmişlerdir. Kıbrıs ve Türkiye arasındaki ilişki de işte bu jeopolitik gerçeğin bir ifadesidir. Türkiye kıyılarından sadece 40 deniz mili uzaklıkta bulunan Kıbrıs adasında meydana gelen her türlü oluşumla yakından ilgilenmiş ve etkilenmiştir. Ayni ilgi ve etkileşimi Kıbrıs adası için de geçerli olmuştur. Şu da bir başka gerçek ; Kıbrıs adasında bir tek Türk yaşamasa bile Kıbrıs adası, Türkiye için jeopolitiğin bir gerçeği olarak, Kıbrıs’la ilgilenmek zorundadır.

Bilindiği gibi Kıbrıs, tarih boyunca birçok medeniyetin bir arada yaşadığı bir ada oldu. Kıbrıs hiçbir dönemde bir ulusun veya bir devletin, sadece kendi dininden veya ırkından olanlara yaşama hakkı tanıdığı bir ada olmadı. Tarihte bu yöndeki yapılan her denenme başarısızlıkla sonuçlandı.
Dolayısıyle, bugün bu derecede büyük önem taşıyan Kıbrıs’ın, üzerinde, tek bir millet varmış gibi gösterilmesi, görüşmeler sürecinde de; tek millet, tek devlet, tek egemenlik gibi kabül edilmesi imkansız söylemleri ortaya atanların amaçları, esasında Türkleri azınlık statüsünde “Kıbrıs Cumhuriyetine” yama edilmesi ve bir diğer taraftan da Türk askerinin adadan gidişini sağlamaktır. Ancak; Türkiye’yi kontrol altında tutmak ve Orta Doğu’nun batıya açılımının Kıbrıs üzerinden kontrol altına alınmak istenmesi, ne Türkiye, ne de Kıbrıs Türkleri tarafından kabul edilemez. Ege Denizi olduğu kadar Kıbrıs Adası da, Türkiyenin güvenliği için büyük önem taşıyan stratejik bir konudur.

Sonuç olarak, Kıbrıs Yunanistan uzmanı, değerli arkadaşım Sema Sezer’in yayınladığı birçok makalesinde ve DAÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Turgut Turhan’ın son çıkardığı “ Doğu Akdeniz Havzasının Jeoplitik önemi” adlı yayınında da izah edildiği gibi üç kıtanın ana karasına yönelik ulaşım, enerji ve tüm ticari faaliyetlerini kontrol etme açısından önemli bir bölge olan Doğu Akdeniz’in zaten sıcak olan sularının önümüzdeki 50 yıl içinde daha da ısınmaya devam edeceği beklenen bir öngörüdür.

Emine Sütcü

28 Kasım 2008

 
Toplam blog
: 62
: 707
Kayıt tarihi
: 18.11.08
 
 

1962 dogumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunu bilgisayar programcısıyım. Mesleğim gereği birçok ..