Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '09

 
Kategori
Arkeoloji
 

Doğu Anadolu'da Erken Demir çağı 1

Doğu Anadolu'da Erken Demir çağı 1
 

...


I. Erken Demir Çağı

Anadolu’da M.Ö. II. bin yılı sonu I. bin yıl başlarında Orta Anadolu’da Hitit İmparatorluğu ile Anadolu’nun doğu ve güneyinde Mitanni Krallığı’nın egemenliği söz konusu idi. Bu dönemde yukarı Fırat ile Yukarı Dicle bölgeleri arasında Alşe ve İşuva Krallıklar’ının yerleşim alanı idi. Bu krallıklar Hitit ile Mitanni devletleri arasında tampon vazifesi görmekteydiler. M.Ö. 1200’lü yıllarda Deniz Kavimi Göçler’i denilen ve Hitit İmparatorluğunun yıkılmasıyla son bulan bu göçler sonucu Anadolu’da yeni bir dönem başlamıştır. Yazılı kaynakların yokluğu nedeni ile “Karanlık Dönem” olarak adlandırılan bu dönemde meydana gelen göç hareketleri neticesinde bir çok yerleşim yerinin tahrip edildiği görülmektedir. Geç Tunç Çağı’nda Erken Demir Çağı’na geçişi temsil eden bu dönemde Yukarı Fırat Havzası bölgesinde Muşki adlı bir halkın yerleşmeye başladığını görmekteyiz. Bu bilgileri Asur I. Tiglat-Pleser’in anellerinden öğrenmekteyiz.

Yine buna ek olarak doğuya doğru Van ve çevresinde Nairi-Uruatri ülkeleri 13. yy’dan itibaren Asur kaynaklarından geçmeye başlar. Daha sonra 10. yy’a doğru Van bölgesinde merkezi bir idarenin Urartu Krallığının kurulduğunu görüyoruz. Bu krallık etki alanını kısa bir sürede genişletmiştir. Yukarı Dicle olarak adlandırılan bölge ise 13. yy’dan itibaren Asur İmparatorluğunun etkisinin görülmeye başlandığı bir bölgedir.

Sonuç olarak MÖ 13. yy ile MÖ 9. yy (yaklaşık olarak 1250 ile 900) tarihleri arasındaki zaman diliminde siyasi krallıkların oluşmaya başladığı görüyoruz. Yapılan araştırmalarda bu dönemin kendine özgü bir çanak çömlek türü olarak el yapımı farklı çanaklar ve delik ağızlı çömlek içeren yatay yivli kaplar oluşturmaktadır.

Bölgelerin Problemleri:

Tarihi kayıtların yokluğu nedeniyle Doğu Anadolu Erken Demir Çağı Dönemi (M.Ö. 1250-900) olarak kabul edilen zaman dilimini arkeolojik materyal ile aydınlatılmaya çalışmakta. Yörede özellikle Keban ve sonradan Karakaya baraj gölü alanlarında yürütülen kurtarma kazıları ile daha sonra Van Gölü Havzasında yapılan çalışmalar ile bu dönem büyü oranda aydınlatılmaya çalışılmakta. Fırat Bölgesi Norşuntepe ve C14 örnekleri ile desteklenen Korucutepe Höyükler’inde M.Ö. 1100 ve 900 arasına tarihlenmesine karşın Van Gölü Havzası’da ise bu tarihlemenin M.Ö. 8-7. yy. –yada bu dönemi Batı İran kültürü ile ilişkili olarak MÖ 1450-1400 başladığı olarak gösterilmesi yivli çanak çömleklerin tek başına veya diğer Demir Çağı çanak çömlekleri ile görüldüğü fakat tarihlemenin kesin olamaması gibi problemler bulunmaktadır. Yine buna ek olarak geniş bir bölgede görülen bu ve bu dönemi temsil eden yivli çanak çömleklerin Doğu Anadolu’ya özgü bir tür mü olduğu yada Kafkaslar’da (daha çok Ermenistan’da) ortaya çıktığı yine bu türün çok görüldüğü merkezler olan Yukarı Fırat Bölgesi’nde mi başlayarak geliştiği gibi problemler bu gün bilim adamalarınca halen tartışılmaktadır. Ayrıca doğu Anadolu bölgesin de Erken Demir Çağın kendinin daha çok nekropol buluntularıyla göstermesi bu kültürün kronolojisinin, özellikle başlangıç tarihini belirlemek herhangi bir stratigrafik tabaka tam olarak tespit edilememesi yine büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.

 
Toplam blog
: 137
: 1141
Kayıt tarihi
: 14.12.07
 
 

Aklımda sevdiğim şairlerden mısralarla yürüyorum. Yürümeyi unutmuş ve yeniden öğrenen bir çocuk gibi..