Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Doğuda vatani vazifesini yapan bir askerin babası olmak nasıldır bilir misiniz siz?

Doğuda vatani vazifesini yapan bir askerin babası olmak nasıldır bilir misiniz siz?
 

Doğuda vatani vazifesini yapan bir askerin babası olmak nasıldır bilir misiniz siz?

Oğlunuz var mı her şeyden önce?

Askere gitti mi?

Sahi nasıl büyüt müştünüz onu?

Benim oğlum asker..

O bir Orman Mühendisi aslında, kısa dönem yükümlü..

Hangi akla hizmetse sadece 22 gün eğitim verdikleri ve sadece yanaşık düzen ve rütbeleri öğrettikleri bir askeri Doğu Anadoluya dağıtım yaptılar..

Hani şu kendisine "gerilla" diyen ve her tür ağır silahı bile ustalıkla ve acımasızca kullanabilen eli kanlı teröristlerin karşısına sadece rütbeleri öğrenmiş oğlumu diktiler.

Eskiden mayın tarlalarına eşşekleri sürerlermiş. Mayına o bassın diye..

Oğlum ve onun gibi olan binlerce asker adeta doğuda mayın tarlasına sürülen eşekler gibi..

Kendi aslan parçalarına çürük raporları alırken ya da bir ordu evinde askerlik yapmalarını sağlarken hem de..

Öyle ya onların ki evlat..

Bizimkiler "zayiat"

O çocuk nasıl büyüdü bilir misiniz siz?

3 yaşındayken gece şimşek çaktığında nasıl baynuma dolanırdı..

Şimdi gece bir silah sesi olursa, korkar mı sahi..

Hiç olmaz ise cesaret verecek bir babacan komutanı var mı yanında?

Hasta olduğunda nasıl başında nöbetteydik defalarca..

Hasta olursa oralarda revire çıkabiliyor mu acaba?

Nasıl okudu..

Nasıl çalıştı sınavlarına..

Nasıl kazandı Fen lisesini, Orman Mühendisliğini

Nasıl vatansever oldu..

Vatan sevgisi nasıl aşılandı ona..

Atatürkü nasıl tanıdı, inandı, bağlandı.

Ülkesini ve insanlarını nasıl sevdi..

Hangi masallarla daha küçük yaştan bir takım erdemleri bilinç altına yerleştirdik.

Dürüstlük, paylaşmak, vicdan, yardım severlik.. sevgi dolu bir yaşam felsefesi nasıl aşılandı ona..

Sahi bir yanlışı olursa askerde küfür mü ediyor acaba komutanları..

Bir fiske vurmadık, hakaret etmedik, ne yapsa da aşağılamadık biz.

Akşam biraz gecikse eve gelme saati nasıl evhamlandık, gözümüz yollarda nasıl kaldı.

Ya şimdi ne halde.. Haftada bir gün bir iki dakika telefon edebilirse, ne mutlu bize..

Geçmiyor ki o bir hafta ondan habersiz.. Acaba kötü bir haber mi gelir korkusu ile..

Sahi neden yasak telefon etmek bu kadar.

Vatan için ölmesi beklenen o çocuklara o mazlum Mehmetciğe casus muamelesi yapıp, potansiyel hain muamelesi yapıp ana babalarına telefon etmeleri bile neden bu kadar kısıtlı neden bu kadar gaddarca YASAK... neden bu anlayışsızlık, neden bu vicdansızlık?  Neden?

Kaç kez sevdalandı.. Söylemedi askere giderken, sahi sevdiği bir kız var mıydı?

Oralarda içinde hangi fırtınalar esiyor şimdi.

Babalar gününde aradı en son..

O mu evlat ben mi bilemedim.. "İyiyim, her şey güzel merak etme" dedi.. sanki o babaydı ben küçük korkmuş bir çocuk.. o bana teselli verdi...

Bu gün medyayı takip ederken Dağlıca baskını ile ilgili olarak içim yandı..

Bir kaç saat içinde acı olayı eskittiler.. Fenerbahçeye müjde, Beşiktaşa şok gibi haberler daha önde yer almaya başladı..

Bazıları haber sayfasına reklam almıştı..

Dağlıca haberine tıkladığınızda açılan sayfada önce bize reklam izlettiler.

"Sekiz şehit bahane reklam geliri şahane" olmuştu yani..

Hem de anlı şanlı ana akım medyanın web sayfalarında..

İğrendim.. Basın bu mu, hani etik değerler.

Ya o Sekiz Mehmet'in cenazesine reklam veren FİRMA...

Kapitalizm, liberalizm, serbest piyasa bu ise.. ben komunistim o zaman sapına kadar.

Oğlum koçum..

Sakın reklam geliri şansı verme kendine dikkat et, kolla kendini..

1. Dağlıca baskınında 12 şehit, 16 yaralı ve sekiz de esir vermiştik.

Aradan geçen yıllar da bir arpa boyu yol almamış devletimiz.

Hani..

Artık sınır karakolları daha güvenli olacaktı, daha korunaklı olacaktı. Termal kameralar, gece görüşlü kameralarla donatılacaktı. Hani ışıklandırma olacaktı.. Hani Mehmetlerimizin çelik yelekleri..

Anlaşılan kandırılmış, uyutulmuşuz.

Bu gün 2. Dağlıca baskını ile yine 8 şehit, 19 yaralı verdik.

Basında yer alan o Karakolun fotoğrafları esef vericiydi.

Kulubeden farksız derme çatma binalar. Asker koğuşu olarak Sahra çadırı..

Bu mu korunaklı Karakol..

Yazıklar olsun size..

O sekiz ana kuzusunu nasıl böyle ziyan ettiniz.

Bu ahmaklığın, bu ihmalkarlığın, bu vicdansızlığın sorumlularını lanetliyorum..

Kendi çocuklarına çürük raporu alanlar

Ya bu bizim evlatlar?

Ya o CABBAR HERONLARINIZ neredeydi..

Kaçakçı çocukların 35 tanesini şıp diye gören ve bombalatıp öldürten o HERON lar nerdeydi dün gece.

Zap kampından yürüyerek gelen ağır silahlı, yaklaşık bir Tabur çapında ki 300-400 teröristi neden, nasıl görmedi o Heronlarınız..

Yoksa yaptığınız o vahim hatanın diyeti olarak bu evlatlarımızı PKK ya yem mi yaptınız siz..

Hiç kusura bakmasın kimse, öyle bir güven bunalımı varki içimde sizden her şeyi bekler oldum..

Oğlum güle oynaya seve seve gitti Doğuya..

Onu gönderdiğim gibi canlı geri isterim.

Terör örgütü ile karanlık anlaşmalar yapan, terörist başını ev hapsine çıkarmaya hazırlanan bir devlete FEDA EDECEK OĞLUM YOK..

Oğlumu sokakta bulmadım..

Bir bakın fotoğraflarına nasıl büyür bir asker iyice bir görün..

Kimsenin politikalarına, aymazlıklarına, çapsızlığına feda edemem..

Şafak 84..

Gün sayıyorum..

Geçmiyor günler..

Oğlumu sağ sağlim geri isterim..

Dünyayı ayağa kaldırırım..

Muzaffer Alper 

 
Toplam blog
: 63
: 4513
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Fotoğraf sanatı, çevre ve siyaset, özel uğraşlarımdır. Manifestom'da sadece iki madde vardır, bir..