Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Doğum, Yaşam ve Ölüm Üzerine

Oğul,
Bir tek zaman eskimez...

Mektubun tamda zamanında geldi, ölüm ile var oluşun, kayboluş ile yeniden bulunmanın (keşfedilmenin) kesiştiği bir anda geldi. Bir gün yaşamak ile bin yıl yaşamak arasındaki farkı kim tanımlayabilir. Geleceğimiz her zaman geçmişimizde saklıdır, bunu ancak yazının satır aralarında görebiliriz. Zaman gibi yazı da eskimez. 

Tanrısal bir varoluş yüzyıllar boyu insanları rahatlatan bir anlatım biçimidir. Bugün hala Anadolu'nun köylerinde ve dahi dünyanın bizim bilmediğimiz yerlerinde anlatılan kutsal hikâyeler hep bizlere yol gösterme amaçlıdır. Yol göstermek ise ancak yolların inşa edilmesi ile ortaya çıkan bir kavramdır. İnsanlık, tarihi boyunca pek çok acılara tanık oldu ancak bizim yaşadığımız yüzyıl ne acıdır ki en çok acının, çilenin ve yokluğun tarihe yazıldığı bir asır olarak geçti tarihin sayfalarına. Dünyanın hızla görselliğe evrildiği bu zaman dilimi birçok insanı yok ederken seyircileri de patlamış mısırları eşliğinde bu görüntüleri seyrediyordu, bitmeyen savaşlar sonunda, parçalanan ve yeniden kurulan ülkeler çıktı ortaya, eminim ki hala sizlerde aynı yapılanmalara tanık oluyorsunuzdur. 

Var oluş ve yok oluş binlerce yıldır insanların en çok tartıştıkları konular arasında yer aldı, insan kendini tanımladıktan sonra ortaya felsefenin çıktığı anlardır. Felsefe daha çok var olanın varlığı, nedeni ve anlamı konusu ile ilgilidir. Üzerinde yaşadığımız insanlık coğrafyasının adına mikrokosmos denir, Türkçe'de ki anlamı küçük evren demektir, nasıl bizlerin yaşam anı dünyanın milyarlarca yıllık oluşumunda küçük bir kum tanesi gibiyse, küçük evren de diğer gezegenlerin içerisinde kendine özgü coğrafyaları, kültürleri, ritüelleri ile küçük bir kum tanesi gibidir. 

Dünyayı bizim anladığımız anlamda insancıl yapan bu kum tanesinin inciye dönüşüp güzelleşmesinin masalsı hikâyesidir. Bu masalı inanılmaz bir güzellik ile süsleyen ise yazıdır. Zamana not düşülen yazılar insanlık tarihinin belgeleridir. Tarihi okuyanları etkilemeye çalışanlara "fatalist" denir, anlamı "yazgıcı" demektir, Fatalizm insanlara sadece yazgılarına razı olmalarını anlatır ve öğütler. “İtaat et ve rahat et” kültürü değişime kapalıdır ve yazgına razı ol ve denileni dinle der, oysa dünyayı yaşanılabilecek bir yere dönüştürenler itaat etmeyenlerdir. “Homo sapiens” akıl yetisi olan insan demektir. Sen şimdi acı bir gülümseme ile akıl yetisi olmayan birçok insan var diye geçiriyorsundur içinden. Akıl insanı aklımızın alamayacağı kadar yüceltebileceği gibi, yine aklımızın algılayamayacağı kadar alçaltabilir. Çevrene baktığında “büyük insanlığa” hizmet etmek iddiasında olan birçok insanın akıl yoksunu ve yoksulu olmalarından dolayı dar anlamda çevresine geniş anlamda ise bütün insanlığa çok büyük zararlar verdiğini görürsün. 

Unutmamak gerekir ; 

Unutmamak, ağaçlardan yerlere düşme düşlerini unutmamak…
Unutmamak, doğanın bizlere sunduklarına sahip çıkmayı…
Unutmamak, dost olmayı, özlemenin anlamını…
Unutmamak, sıcak bir dokunuşu… 

Kavramlara, söze, yazıya anlamlar yükleyen “ akıl yetisi olan” insanlar olmasaydı, belkide tek elimizde kalan unutmak olacaktı. Demek ki unutmadıklarımız hafızamıza yazılıp oradan genlerimizle ileri kuşaklara aktarılanlardır. Doğuştan sahip olduğumuz, milliyet, ortak dil hep bu ortak hafızanın ürünüdür. Bir ürünün ortaya çıkması için üretmeye gereksinim duyarız. Ne zaman ki insan üretimden uzaklaşır o zaman kendi sonunu hazırlıyordur. 

Unutma; 

Zamana direnmek Seyit’lerin ve Şairlerin işidir!
 

Sevgiyle gözlerinden öpüyorum… 

Dünyada bir yer… 

 

Ali Sami 

 
Toplam blog
: 45
: 453
Kayıt tarihi
: 24.12.10
 
 

Öncelikle merhaba. Bugün 24 Aralık 2010, ben de blog dünyasında yerimi aldım. Merhaba. Hepinize k..