- Kategori
- Şiir
Doğum günü niyetine…
Altmış ikinci sayfasındayım öykümün…
Köylerden bir köyün toprak damında,
Bir çığlıkla başlamışım yaşama…
Yedi kardeşin ikincisi olaraktan…
Günüm, ayım, yoklarda…
Gizlenmiş, bir ahşap masanın fosilleşmiş yüzünde…
Ne annem hatırladı ne de rahmetli babam…
Ama adım vardı ya yeter babamın özenle koyduğu…
Askerliğinde özendiği komutanının adı olaraktan…
Beşinci sayfama kadar bir masal gibi…
Ne gerçeğin içinde ne de dışında…
Yedinci sayfamdayken, tanışmışım nüfus cüzdanımla…
İlk fotoğrafım, ilkokul diplomama yapışandı…
Testle ilk kez karşılaştım yatılı ortaokul sınavında…
Ve yirmisinde öğretmenlikle döndüm tekrar çocukluğuma…
Yirmi birinde gönlüm bir “hülyaya” daldı…
Bir “ay” doğdu yirmi ikinci sayfamda düşlerimize…
Ve bir “çiçekle” süslendik yirmi dördünde…
Bir “meltem” eserken küstü yirmi altıda…
Bir ağıt gibi kaldı Mardin’in kimsesizler mezarında…
Ve büyümeye başladık bir dördüz gibi…
Ay ay gibi, çiçek çiçek gibi, hülya hülya gibi ve ben de öyle işte…
Çektik yaşamın yükünü hep birlikte…
Okullar, yollar, kitaplar ve hep koşuşturmaca...
Yıllar önüne katıp kovalarken bizi…
Birlikte yaşadık sınavların heyecanını…
Birlikte bitirdik okulları ve aldık diplomayı…
Ve bir gün uçup gittiler yuvalarını kurmaya…
Ay ay gibiydi, çiçek de çiçek gibi…
Dört oğul balı düştü kucağımıza…
Dede oldum kırk altı, kırk dokuz ve elli ikinci sayfamda…
Ay, özgür ve özgeydi, çiçek de berkay ve berfindi kucağımızda…
Sevdikçe kucakladıkça torunları…
Ne kadar da haksızlık yapmışız meğerse ay ile çiçeğe…
Ve şimdi altmış ikinci sayfasına başladım öykümün…
Çekilmez bir ihtiyar olaraktan…
Ay ay gibi, çiçek çiçek gibi, hülya hülya gibi…
Oğul balları da, tam oğul balı gibi…
Ama belli ki; ben, ben gibi değilim…
Aksi ihtiyar…
Belli değilse de ayım, günüm…
Yine de kutlu olsun, doğum günüm…
Erdoğan Şahin