Doğum günüm ve blog'da üç yıl

Nasıl hızlı geçti bu üç yıl.. İnanılır gibi değil. Neden başladım blog yazılarına, neyi anlatmak istiyordum, neden anlatmak istiyordum, o kadar çok istek vardı ki içimde, her biri bir an önce öne çıkmak istiyordu.

Bugün benim doğum günüm, üç yıl öncesine, blog yazılarıma başladığım zamana, ilk atölyemi kurduğum günlere bir yolculuk yapmalıyım.

Şimdi filmi geriye doğru sardığımda ve yeniden oynattığımda bu film benim belgeselim olmuş... Yaşam sahnesinde kendi kameramda ve bana tutulan kameralarda bir belsesel ortaya çıkmış.

2006 yılında radikal bir karar alarak evden ayrılmıştım. Çevremdeki hiç kimse başaracağıma inanmıyordu. Altı ayda dönersin, büyük hayal kırıklığı yaşarsın, hayat senin bildiğin gibi değil, dışarısı kötülüklerle dolu, hesap kitap bilmeden boyundan büyük işlere girmesen iyi edersin tarzı eleştiri yağmuruna tutulmuştum. Benim başaracağıma inanan tek bir kişi vardı. O da yaşam koçumdu. O yer altındaki elmasları keşfeden büyülü bir güce sahipti. Ancak her bireyin kendi gücüyle elde etmesinden yanaydı. '' Verilmiş özgürlükler, geriye alınabilir '' demişti. O nedenle gerçek özgürlüğün ''kişinin kendi gücüyle aldığı özgürlüktür. Bu özgürlüğü hiç kimse kişiden geri alamaz'' diyen danışmanıma şimdi binlerce kez teşekkür ediyorum.

Bir yol haritası çizdim. Bİr sistem kurdum danışmanımın katkılarıyla. Yeni, proaktif, güçlü değerlerimi özümsedim. Güçlü inançlar yarattım. İnsanın kendi önünden çekildiğinde onu hiç kimsenin engelleyemeyeceğini gördüm. Öğrenilmiş çaresizlik yerine öğrenmek istediğim başarı öykülerini modelledim. Ön kabulsüz eylem yapmanın sihirini öğrendim. Yıllardır yaptığım mesleğimi yeniden geliştirdim. Kendi kişiliğimden bir tasarımcı yaratmanın, bir marka yaratmanın zevkli sürecine girdim. Çok okudum. Çok gezdim. Dar dünyamdan çıktıkça bu güzel dünyanın nasıl çok renkli, nasıl dost, nasıl kişinin istediklerini gerçekleştiren bir yer olduğunu hep şaşırarak gördüm. Mucizeler arayan insanın asıl kendisinin mucize olduğunu danışmanımdan çok kez öğrendim.

Üç yıldır blog yazılarımda kendimi, kendi hayatımı yazıyorum. Aslında yazdığım hep herkesin içinde gizli ya da açık gerçekleşmesini istediği bir yaşam modeli olduğunu bilmelerini istemekti. Paylaşmaktı. Bu sihirli kelimeyi hep aklımda tuttum.

En güzeli, zaman yönetimini öğrendim. 24 saatin inanılmaz büyük bir zaman dilimi olduğunu öğrendim. 24 saat içine onlarca yıl sığdıran insanları gördükçe bu sihirli formülleri uyguladım.

Şimdi birçok işi aynı anda yapabiliyor, aynı anda gezebiliyor, aynı anda çok para kazanabiliyor, aynı anda çok eğleniyor ve zevk yapabiliyorum. Sonsuz şimdi'yi hayatıma aldım ve onu bir tasarımcı gözüyle görüyor, bir nakış gibi işliyorum.

Yıllarca modanın içindeydim. Birçok firmada stilistlik ve modelistlik yaptım. Bir iş yerinde çok fazla duramıyordum. Çok emek veriyordum, az para kazanıyordum. Çok kısıtlı bir hayatım vardı. Bu da değişti. Tasarımcı olmaya karar verdim. Zevkli bir süreçte servet kazanmayı ilke edindim. Kazan-kazan ve paylaş ilkesini uyguladım. Herşeyi sadece ve sadece kendi zevkim için, kendi istediğim için yaptım. Evren, her başarımı ödüllendirdi. Bana ödül almayı öğretti.

Üç yıl önce kendi markamın temellerini inşa ettim. İlk kartvizimi çıkardığımda üzerinde adres yoktu. Temelden inşaata başladım. Şimdi gökdelenimin çok sayıda katını çıkmış görmekteyim kendimi. Yelek kategorisinde dünya lideri olmaya adandım. Kendime verdiğim bu sözü herkesin duymasını istedim. Onlara '' yalancı çıkmamak boynumun borcu olsun '' dedim. Sabah beni saat 06.30'da kaldıran bu büyük motivasyonu hiçbir zaman düşürmedim. Her sabah yataktan '' Yelek kategorisinde dünya lideri Yeşim Koç kalktı''...

'' YEKOWAISTCOAT by Yeşim Koç '' markasını dünyanın her yerine duyurdum. Markamın algılanmasını istedim ve çalıştım. Bugün dünyanın birçok ülkesinden teklif ve talep alıyorum.

Bana verdikleri için hep hayata teşekkür ettim. Bir otoritenin mağdur olmaması gerektiğini ve asla 'off' dememesi gerektiğini danışmanımdan öğrendim ve uyguladım. Bana verilen para zarflarının üzerine '' Allahım, verdiklerin için teşekkür ediyorum '' yazıyorum. Bu zarfların hepsini özel olarak saklıyorum.

Alanıma daima kazanan ve başarılı insanlar giriyor. Milliyet blog'da beni daima destekleyen ve başarılarımı paylaşan çok sayıda arkadaşım var. Bana yorumları ile hep güç kaynağı oldular. Onlara çok teşekkür ediyorum. İyi ki varlar...

İyi ki varım, kendimi çok seviyorum.

Teşekkürler Yaşam Koçum Bülent Göncü....