Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '11

 
Kategori
Sağlık
 

Doktor olmayan ameliyatlara girer mi?

Doktor olmayan ameliyatlara girer mi?
 

Ameliyathane


Yaşadığım yerde 2, 001, 690 kişi farklı dillerde iletişim kuruyormuş. Tabii bu eyalet kayıtlarına gore yapılan araştırmalar sonucu varılan bir rakam. Bir de kayıtlarda olmayan bu ülkede kaçak yaşayıp çalışan vatandaşlar var. Bu rakam 5 milyonu buluyor. Hatırladığım kadarı ile en son çalışmalarda bu eyalette 174 farklı dil konuşuluyordu. Bir çoğu ingilizce konuşmuyorlar ve gittikleri yerlerde tercümanlara ihtiyaçları oluyor. Mahkemelerde, diğer devlet kuruluşlarında, hastanelerde, avukatların açmış olduğu davalarda, bu liste bitmez. Her vatandaşın bir tercüman bulma hakkı var. Kendisini doğru olarak ifade edebilmesi için bu şart.  

Geçen yıl bana bir klinikte bir tercümanlık görevi verildiğinde kabul ettim. Yeni gelen baharı kutlarcasına iki dirhem bir çekirdek misali kliniğe giderek tercümanlık yapacağım vatandaşla buluştum. Hastamız 65 yaşlarında bir adam ve bir otomobil kazası geçirmiş o gün bugündür de boyun ağrıları çekiyor. Bu yüzden doktorda. Boyun ağrılarının neden kaynaklandığını anlamıyorlar. Yanında kızını getirmiş tercümanlık yapması için ancak kızının yaptığı tercümanlık kabul edilmiyor. O dışarıda bekleyecek ve ben gireceğim içeriye. Hemşire yanımıza gelip kim olduğumuzu tespit ettikten sonra güleryüzle bana dönüp 

-Siz içeri geçin soyunun biz de birazdan hazır olacağız dediğinde ben şoktayım 

- Ben tercüme yapıyorum, soyunacak kişi o olmalı diye hastayı işaret ediyorum. Hemşire gülümseyerek 

- O da soyunacak diyor. 

Beni aldıkları kabinde doktor ve hemşirelerin ameliyata girdiklerinde giydikleri hastane kıyafetleri var. Soyunup bu kıyafetleri giydikten sonra steril ameliyat kıyafetleri ile çıkıyorum dışarı ve hastanın yanındayım. Bir kaç dakika sonra da kendimizi buz gibi bir ameliyathanede buluyoruz. Yaklaşık 6 kişi var ameliyathanede ben hala neye uğradığımı bilmediğim için kaç kişi olduğunu bile sayamadım şaşkınlıktan. Doktor içeri girdiğinde tüm görevliler harekete geçti kendisine özel bir önlük takıldı. Bu arada ameliyat masasının arka tarafına yerlestı görevliler. Ben en önlerindeyim. Hastanın yüzünü örttüler. Bir örtü, iki örtü, üç örtü habire örtü atıyorlar yüzüne. Şimdi sadece boynu açıkta. Doktor boynuna tendürdiyot sürmeye başladı ve bende örtülerden sesini duyamayabilirim diye düşünerek bir adım öne çıktım. Ne yanlışmış ama. Doktor bir anda geri çekildi ve bana dönüp bağırarak azarladı. 

- Benden uzak dur, ben sterilim görmüyor musun? 

Ne bileyim ben bana bir şey mi dendi? Hiç kimse bir şey açıklamadan beni buraya soktular. Bende gayet masum bende sterilim merak etmeyin dedim. Ama o hala bağırıyor 

-Uzak dur diyorum sana, Baktım durum ciddi 

-Tamam, kusura bakma daha once bir ameliyathaneye sadece hasta olarak girmiştim bilmiyordum. 

İşlem uzun sürmedi beş dakikalık bir prosedür. Hastanın gırtlağına üç tane 6-7 santimlik uzunluğunda ince bir iğne batırıldı. Doktor Masaya takılı bir monitorden iğneyi nereye saplayacağını tespit ediyor ve sonra soruyor 

-Sorun bakalım, ağrı var mı? Ben hastaya soruyorum ama hasta hem yaşından dolayı sanırım hem suratı onca örtünün altına gömülü kaldığından ve verilen ilaçlardan zor duyuluyor sesi, sadece inilti halinde bir ses çıkıyor Üçüncü iğneden sonra ağrıyan yer tespit edildi. Şimdi artık boyun ağrısının nereden kaynaklandığı belli ve tedaviye başlayabilecekler. Bu arada hasta narkozun etkisiyle uyumaya başladı. Ben bir an once insanları beni de o sedyeye yatırmak zorunda bırakmadan ameliyathaneyi terketmek istiyorum. Midem bulanıyor görevlilerden birine sordum 

- Ben dışarı çıkabilir miyim artık? diye Doktor yüzüme bile bakmadan alaycı bir gülüşle bana 

-Biraz acıma gösterip en azından uyanana kadar hastanın yanında kalabilirsin değil mi dediğinde benim sinirlerim oynadı artık ama ne yazık ki ben onun ağzının payını veremeden terketti ameliyathaneyi. Ne diyecektiysem bende ama işte etnik özelliklerimizden vazgeçemiyoruz hala. Birine ağzının payını vermek gibi. 

Hastanın yanında uyanana kadar kaldım. Adamla ameliyathaneye alınmadan once ordan burdan sohbet ederken bir Türk derneğinden söz etmiştik. Uyandığında bana ilk sorduğu soru 

-Sen folklor gösterisini izledin mi bizim dernekteki çocukların? Oldu 

Ben rahatladım, uyandı ve kendinde, bir ara doktor geldi yanımıza içeride maskeden yüzünü görememiştim ama şimdi beynime işledim o yüzü. Yüzüme bile bakmadı zaten. 

Hemşire’ye artık gideceğimi ve bir daha o doktorla ameliyata girmeyeceğimi söyleyerek gittim. Bana da bakar mısınız? Sanki her gün ameliyata giriyorum. Ama o da bana her gün ameliyata giriyormuşum gibi davrandı. Kadın gülümsedi ve doktorun bu alanda en başarılılardan biri olduğunu anlattı bana. Ne olursa olsun en başarılı olması en terbiyesiz olmasını da gerektirmiyor. 

Yine de kendini ingilizce ifade edemeyen bu adama verilen bu yardım akıl almaz bir durum. Ameliyathaneye bir tercüman istiyorlar ve ücretini de ona ödetmiyorlar. 

Doktorunuzun söylediklerini anlayabilmeniz için devlet size tercüman bulmak zorunda. 1964 sivil kanunun maddelerinden biri her koşulda doktora gidildiğinde kendi sorunlarınızı anlatabilmeniz için, doktorun tedavi yöntemlerini anlayabilmeniz, ilaçlarınızı sorunsuz kullanabilmeniz ve kafanızı karıştıran tüm sorulara yanıt alabilmeniz için bu haklardan yararlanabiliyorsunuz. 

Ben o doktorla tekrar ameliyata girer miyim bilmem ancak bir dahaki sefere böyle bir prosedürü önceden kesinleştireceğim. 

 
Toplam blog
: 20
: 1291
Kayıt tarihi
: 04.10.10
 
 

Bin yildir Turkiye'den uzak yasamis olmanin vermis oldugu olumlu ve olumsuz deneyimleri, cevremdeki ..