Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Doktorum başbakan

Hadi yırttık yine. Karada ölüm yok bize; başbakanımız doktor çünkü. Gerçi meslekleri birbirinden üstün gören anlayışta değilim ama, sağlık sorunlarının, psikolojik, psikosomatik, fizyolojik vs. tavan yaptığı şu günlerde doktor bir başbakana sahip olmak azımsanacak bir ayrıcalık değil doğrusu.

Ekonomik kriz dünyanın altını üstüne mi getirmiş, kapitalizmin temelleri mi sarsılıyormuş? Dalga, Uzak Asya’yı takiben Rus steplerinde yorgunluk attıktan sonra, ne çıkarsa önüne silip süpürerek üstümüze doğrumu geliyormuş? Fabrikalar bir bir kapanıyor, işsizler ordusu çiğ gibi büyüyor muymuş? İntiharlar süreğen hale mi gelmiş? Fırsat kollayıcılar ellerini mi ovuşturuyormuş? Ne beis, bizim başbakanımız var, hem de doktor, halkın doktoru(!)

Krizin ilk darbesi ABD de bir çok devi salladığı günlerde, tehlikeye dikkat çekmeye çalışan akademisyenlere doktor başbakanın; “bu kriz bizim için bir fırsat kapısıdır” biçimindeki cevabının her ne kadar TUS başarısının altında kalmaya işaret ise de, bunun çok bir anlamı yok, kendileri doktordur. Üstelik uzman doktor(!)

Doktor, “bu kriz fırsattır” der demez, fırsatçılar sahne aldı hemen. Kapatıp yurt dışına tüyenler, çekinin senedinin üzerine kalem çekenler, borç takma fırsatı kollayanlar, işçi çıkartmak için türlü entrikalara başvuranlar rüzgarı arkalarına alıp hayli işler başardılar.

Sonra ne oldu? Doktor baktı ki, kazın ayağı öyle değil, hemen direksiyonu kırdı:” Bu durumdan kendine vazife çıkaranlar, fırsat kovalayanlar sonra cezalarını çekerler” deyiverdi. Kimse de çıkıp “sayın Başbakanım, pardon, doktorum, ışığımızı sizden aldık” deme cesaretini gösteremedi.

Sonrasında doktor; “ iyi, kriz var ama hasta daha ölüm belirtisi vermiyor, hemen kefen ısmarlamanın ne alemi var canım” deyiverdi.

E haliyle, Tıp Fakültelerini sorgulamanın sırası geldi diye düşünmek lazım. Öyle ya, başın ağırdı ilaç, kıçın bilmem ne oldu ilaç, ay başı geçti ilaç, ay sonu geldi ilaç. Ne bu ya! Nerden geliyor bu değirmenin suyu? Hele bir bakalım, hasta can çekişmeye başlasın, doktor elbette bakacak çaresine. Yok öyle, pırt dedin ilaç gurk dedin ilaç!

Bu arada, gerek tıp çevrelerinden ve gerekse ekonomi uzmanlarından(!) doktora, “efendim, hastanın genel durumu medikal tedavi gerektiriyor, geç kalıyoruz” deme cesaretini gösteremedi. Boru değil, bütün yollar Kasımpaşa’dan geçiyor, fincanı taştan oyarlar balam!..

Günlerden bir gün, hastayı ziyarete gittiğimizde ne görelim; bizim hasta psikopat, manyağın biri değil miymiş? Doktorun yalancısıyım, aslında fizyolojik olarak hiçbir ahrazı yokmuş ta, sağdan soldan duyduklarıyla sıyırmak üzereymiş. Olay psikolojik!!!

Cem-i cümlemiz rahat bir nefes aldı.

-Hiç bir şeyi yok ya namussuzun, psikolojik!

-Zaten, buramıza kadar gelmiş durumdayız, bir de sen çıktın başımıza nevrotik teres!

-Sana çizgili pijama giydirip kafana huni koysunlar da gör o zaman ananın örekesini zevzek herif!

Bu minval üzere ilgisiz ve sevgisiz konuşmalar devam ederken hasta hücre yıkımı neticesinde ruhunu teslim etti.

Doktor; “CENAZENİZİ DE ALIN GİDİN” dedi.

 
Toplam blog
: 36
: 668
Kayıt tarihi
: 25.01.07
 
 

54 İstanbul doğumluyum. Hayatın her alanıyla ilgileniyorum. Çünkü düşünen ve yaşayan bir adamım. Esm..