Dokunulacak

Yıllardır, aylardır milletvekillerine dokunulup, dokunulamayacağı tarışma konusuydu.        

Gündemden hiç düşmedi.

 

Haziran seçimleri sonrası "Çözüm sürecinin" rafa kaldırılması sonucu bölücü terör azgın yüzünü göstermiş, ülkenin doğusu ve güneydoğu kan gölüne dönmüştür.

İktidarın 3.5 yıllık çözüm süreci sonrası gelinen nokta , Güneydoğuda bir çok kentimiz adeta cephaneliğe dönüştürülmüş, hendekler, EYP tuzakları her kentimizi "köstebek yuvasına" çevirmiş PKK her şehrin sokaklarını neredeyse mayın tarlalarına dönüştürmüştür.

 

Çözüm sürecince askere, polise , "aman dokunmayın, görmezden gelin" talimatlarının  bıraktığı pisliği haziran sonrası temizlemek yine askerimize, polisimize düşmüş, bu temizliğin bedelini de her gün onlarca can verilerek ödenmeye çalışılmaktadır.

 

HDP vekillerinin bir türlü ilişiğini kesemediği Kandil, İmralı sarmalı, terörist cenazelerinde boy göstermeleri, GüneydoğUda "katliam yapılıyor" çığırtkanlığı bu milleti çileden çıkarmış, sonucunda iktidar "Dokunulmazlık Kartını" ileri sürmek zorunda kalmıştır.

 

Milletvekillerinin "kürsü dokunulmazlığı" dışında meclisin arşivlerinde tozlanmış tezkereleri "bir defaya mahsus" olmak üzere dokunulmak üzere meclis gündemine alınmış ve yaklaşık 700 cıvarında fezlekenin gereği yapılması gündeme gelmiştir. AKP, CHP, MHP bu tasarıya destek vererek , dokunulmazlıkların kaldırılmasına yeşil ışık yakarak konu meclise getirilmiştir.

 

CHP'li vekiller ilk oylamada bu yasaya direnme göstermiş, yasanın referanduma gitme ihtimali belirincede "çark etmek" zorunda kalmıştır.

 

CHP grubu son anda oynanan oyunu fark etmiş, şayet referanduma gidilirse , "partili cumhurbaşkanlığınında" devreye sokulacağı, bu durumun ise daha büyük tehlike olacağını görerek, son tur oylamalarda 367 sayısının aşılması sağlanmış ve milletvekili dokunulmazlıkları "bir kereye mahsus olmak üzre" kaldırılmıştır.

Yasanın Cumhurbaşkanı tarafından onanmasından sonra, mecliste bekleyen fezlekeler savcılıklara gönderilerek "gereğinin yapılması" sağlanacaktır.

 

Bu noktadan sonra ise sıkıntı mahkemelerde olacak, teröre bulaşmış, teröre destek olmuş vekillerin yanında, diğer suçlardan fezlekesi bulunan vekillerde yargı karşısına çıkacak, suçlu bulunanaların vekilllikleri düşecek, gerekirse hapsede girecektir.

Yargılamalar esnasında özellikle "teröre destek ve yataklık etmekle" suçlanan HDP'li vekillerin takınacağı tavır ve mahkemelere verecekleri ifadeler önemlidir.

 

HDP'li vekillerin PKK terör örgütüne alenen destek verdikleri, Kandil'le birlikte hareket ettikleri herkes tarafından bilinmektedir. Bu konuda bir sıkıntı yoktur. Sıkıntı geçmiş hükümetleri , bürokratları ilgilendirmektedir.

 

Çözüm süreci boyunca İmralı ya özel muamele yapan, Kandil'e ricacılar gönderen, Askere, polise, valiye talimatlar veren, güneydoğuya yığınak yapılırken, hendekler kazılırken görmemezlikten gelenlerin durumu ne olacaktır.

 

Teröre yardım ve yataklık eden sadece HDP'li vekiller, belediye başkanları mı olacaktır.

 

HDP'li Sırrı Süreyya Önder açıkca önümüzdeki günlerde yargılanmaları halinde, PKK'ya yardım ve yataklık edenlerin, Kandil'e elçi gönderenlerin, çözüm aşamasında yapılan anlaşmaların, halktan gizlenen protokollerin v.b durumların mahkemelerde açıklanacağını ifade ederek, 

 

"Biz suçluysak, teröre yataklık ettiysek, en az bizim kadar hükümet de, eski başbakanda suçludur " demeye getirmektedir.

 

Görünen o ki gelecek günlerde, adına "çözüm süreci " denilen gizli kapaklı  hesaplar, anlaşmalar bir bir gün yüzüne çıkacak, bugün askerimizin, polisimizin döktüğü kanın hangi ihmaller, hangi engellemeler ve hangi "görmemezlikler" sonucu döküldüğü görülecektir.

 

Kim bu vatan için yanlış yapmışsa, siyasi geleceği için kim kirli hesaplar içine girmişse dökülen bu kanların hesabını vermek zorundadır ve bu millete bu hesabı vermelidir.

 

OSMAN ÖZEKER 21.05. 2016