- Kategori
- Deneme
Dokunuşlarından uzak bir ürperti...
Benim olmadığım bir yerde, beni anımsatan şarkılar eşliğinde rakını içerken ara sıra ıslanan gözlerini düşünmek bile yetiyordu beni üzmeye. Parmaklarını o incecik bardağın üzerinde gezdirirken, o soğuk camın yerinde tenimi hissetmek istediğini bilmek, dokunuşlarından uzakken bile ürpermek, titremek.
Özleme tampon diye rakıyı basmak, ne işe yarar? Müziğe yaslanıp sızılarını azaltmaya çalıştıkça; daha çok fışkıran kanı durduramayacak kadar bitkindim oysa. Bir iki kadeh devirsem sarhoş, bir iki gözyaşı döksem kendimi verem sanacak kadar kesik bir öksürüğe dönüşürken hasret, sen bana teninin sızısıyla sevişmekten bahsediyordun. Gözlerim kapalıydı diye izin verdim usulca yanıma sokuluşuna.
Çorak bir yaz sonrası yağan yağmur gibiydi dokunuşlarımız, her temas bir doluya, her öpücük bir sele dönüşüyordu. Sırılsıklam oluyorduk, saç tellerimizden tenimize düşen damlalar kadar yakındık birbirimize. Derin derin soluyorduk, uzun uzun yaşıyorduk.
Şimdi İstanbul’daki bir meyhanede çalan arabesk şarkılar kadar uzaksın bana. Korkuyorum, ömür bitmeden bul beni…
Burcu...