Dolar milyarderleri

Seçim tarihine yaklaşıldıkça siyasi liderler oy alabilmak için seçmenlere vaadlerde bulunuyorlar. Yeni doğacak bebeklere çeyrek altından tutun evlenecek çiflere ev veya kredi imkanlarından söz ediyorlar. 

Bugüne kadar seçim meydanlarında alışılmadık yarış içerisindeler Parti Liderleri.. İlk kez vatandaşı ilgilendiren ekonomi vaadler çarpışıyor seçim meydanlarında. Demokrasi adına iyi bir gelişme olduğunun altını çizmek isterim.. Ha, yeterli midir?.. Değildir. Zira bundan sonraki seçimlerde "Önce İnsan" unsurunun öne çıkması bağlamında başlangıç için iyi bir gelişme olarak değerlendiriyorum.. 

Peki seçmen bu vaadlere inanıyor mu? İnanmak istiyor ancak bugüne kadar vaadlerin gerçekleşmediğini gördüğü için ikilem yaşıyor. 

Bu konuda Kılıçdaroğlu'nun denenmemiş bir lider oluşu kendisine avantaj sağlayacağını düşünüyorum.. Eğer her seçim meydanında ekonomik iyileştirme vaadlerinin üzerine gaf yapmadan gidebilirse inandırıcılığı daha fazla olabileceğini düşünüyorum.. 

Aslında liderler, bütün bu vaadleri değil de sadece İhale yasasını değiştirip yolsuzluğu sıfırlama noktasında inandırıcı somut verilere dayalı vaadlerde bulunmuş olsalar hiç bir ekonomik vaadlere gerek kalmadan vatandaşın ekonomik sorunlarının ortadan kalkacağı gibi ülke'nin kalkınma çıtasını da yükseltmiş olurlar. Çünkü neredeyse nefesten bile vergi alan bir ülke'nin vergi geliri küçümsenecek bir rakam değil dir. 

Ya, kayıt dışı ekonomiye ne dersiniz? Yarın itibariyle kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmış olsun, inanın Türkiye dünya ülkeleri sıralamasında ilk onda yer alabileceğine inanıyorum.. Peki neden kayıt altına alınamıyor dersiniz? Türkiye ekonomisi on-onbeş dolar milyarderlerin elinde de ondan.. 

Kısaca küresel ekonomi kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almaya sıcak bakmadığı sürece vatandaşın yaşam standardının düzelebileceğine inanmıyorum.