Dolmakalem sevdası

Öncelikle bir bilgi verecek olursak modern dolmakalemi 1884 yılında L.E. Waterman icat etmiştir. Mürekkepli kalemler başlıca üç türe ayrılır: Tükenmez kalemde bir tüp vardır. Bu tüpün içinde özel bir mürekkep ucunda da bilye bulunur. Dolmakalemlerin bazıları kartuşludur. Ama çoğunda bir kovan bir uç bir besleme yeri, bir depo ve bir dolma mekanizması bulunur. Nasıl icat edildiğini merak ettim ve araştırdım ama sadece bu bilgileri elde edebildim.

Ben size daha çok işin manevi boyutunu yazmak istiyorum. Geçenlerde TRT de dolmakalem ile ilgili çok güzel bir belgesel izledim. Bir kalem tutkunu ve koleksiyoncusu (henüz daha çok yeniyim) olarak çok beğendim. Bunda tarih tutkum ve antika merakım tetikleyici rol oynamıştır eminim. Bu belgesel fikirlerimi çok değiştirdi ve artık tükenmez kalem sevimsiz gelmeye başladı. Ayrı bir asaleti var dolmakalemin, çok farklı diğer kalemlerden. İsmini bilmiyorum ama belgeseldeki dolmakalem tutkunu bir bayan dolmakalemin mürekkebini damarlarında akan kana benzetmişti. Ve kafasında dolaşan düşünceler o mürekkeple kağıda döküldüğünde inanılmaz rahatladığından bahsediyordu. Bu tanımdan çok etkilendim ve en kısa zamanda bir dolmakalem edineceğim. Koleksiyonumun padişahı olacağından da eminim.

Biz artık dolmakalemi bir nostalji olarak nitelendirsek de hala fanatikleri oldukça fazla. Bende artık bunlardan biriyim. Çünkü artık yazmak istediklerimi tam anlamıyla, hislerimle birlikte kağıda ancak dolmakalemin iletebileceğini düşünüyorum.
Belgesel ayrıca dolmakalemin siyasi iktidarını da ele almıştı ama ben ondan bahsetmeyeceğim.
Bundan sonra dolmakalem kullananlara daha farklı bir gözle, hatta alıcı gözüyle, bakacağımı düşünüyorum.