Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '09

 
Kategori
Sivil Toplum Kuruluşları
 

Domuz gribi hakkında

Domuz gribi hakkında
 

"TÜKORDER" Genel Başkanı, Öner SAMANLI "Domuz gribi, ktuş gribine benzemez çok daha tehlikelidir."


“TÜKORDER” TÜKETİCİYİ KORUMA VE BİLİNÇLENDİRME DERNEĞİ GENEL MERKEZİNDEN BASIN AÇIKLAMASI

DOMUZ GRİBİ YAYILIYOR

Meksika'da domuz gribinden öldüğüne dair, 28.03.2008 tarihinde ki kişi sayısı 159'a çıktığı dünya kamuoyuna haber kanalları vasıtasıyla ulaşmıştır. Bununla birlikte, Meksika hükümetinden yapılan açıklamada, bu ölümlerden 26'sının domuz gribinden olduğunun kesinleştiği, şüpheli vaka sayısının ise 2 bin 498'e çıktığı, 1311 kişinin, domuz gribi olduğu şüphesiyle halen hastanelerde tutulduğu belirtilmiştir. ABD'de ise, DOMUZ GRİBİNDEN ölen sayısı çok daha fazla olduğu halde bu ciddi vaka kamuoyundan gizli tutulmaktadır.

Yeni Zelanda'da da, yeni domuz gribi vakalarına rastlandığı bildirilmiştir. Yeni Zelanda'daki sağlık bakanlığı yetkililerine göre bu ülkedeki kesinleşen vaka sayısı 14 dür. Kanada'da saptanan 6 domuz gribi vakasına 7 yeni vaka daha eklenmiştir. Kanada Halk Sağlığı Teşkilatı Şefi Dr. David Butler-Jones, yaptığı açıklamada, "Ontario eyaletinde 4, Alberta eyaletinde 2 ve British Colombia'daki 1 yeni vakayla birlikte ülke genelindeki vaka sayısı 13'yükseldi" açıklamasında bulunmuştur.

AVRUPA KORKUNÇ OLAYI ÖTELEMEYE ÇALIŞIYOR

Domuz gribini, büyük domuz eti tüketicileri olan AB. Üyesi ülkeler, Avrupa tüketici pazarının olumsuz etkilenmesini de ötelemek için, hemen bir çözüm üreterek, domuz gribinin adını, ''novel gribi '' adı verilmesi önererek, bu tür hastalığın ülkelerinde de görülebildiğine dair ilk işaretlerini vermiş bulunmaktalar.

Basına yansıyan haberlerde, Avrupa'da kesinleşmiş 200 den fazla hastalık vakası olduğudur.

Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü Nina Papadoulaki, şu ana kadar İspanya ve İngiltere'de 2'şer, Almanya'da ise 3 kişide hastalık tespit edildiğini, 104 vakanın da müşahade altında bulunduğunu açıklıyor olsa da, bu rakamların her birinin, onda bire indirgenmiş olduğu kesindir, diye açıklamalarda bulunuyor. Papadoulaki, virüsün insandan insana bulaştığını dikkate alarak Komisyonun hastalığa bir hayvan adı vermek yerine (novel gribi) demeyi tercih ettiklerini belirtiyor. İzahı çok basittir, çünkü AB. Üyesi ülkelerdeki et tüketicisi insanların, %96 sı Domuz eti ve mamullerini tüketmektedir.

Burada altının çizilmesi gereken en önemli husus da, yetkililerimizin, Türkiye’de domuz gribi vakasının söz konusu olamayacağına dair kamuoyuna yapılan yanlış ve iyimser mesajlardır.

Özellikle 30 yaş altı ABde Yaşayan tüm Türk gençliği, domuz eti ile dana veya koyun etleri arasında ayrım yapmaksızın tüm faast-food ürünlerini tüketmektedirler. Şu an ülkemizde belki de, domuz gribinden söz edilemeyebilir, ancak, hergün onlarca, Avrupa ve Amerika üzerinden havaalanlarımıza inen uçaklardaki yolcular ve Türk vatandaşlarımızın yanısıra da, yabancı turist geldiği göz ardı edilemez. Bunların geldikleri ülkelerde domuz eti tüketimi yapmış olabileceklerini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu nedenle de, vaka çok önemlidir ve ciddiye alınmalıdır. İvedi, ciddi önlemlerin acilen alınması gerekmektedir.

BU İŞ, “BENDE RADYASYONLU OLDUĞU İDDİA EDİLEN, ÇAYDAN İÇİYORUM, BAKIN BİŞEY OLUYOR MU”, DEMEEYE BENZEMEZ

Peki domuz gribi olduğunu ötelemeye çalışan AB. Ülkesi, 27 ülkenin sağlık bakanlarını neden, bir araya getiren toplantı ile, hastalığa karşı koordineli hareket etme, izleme, gözlem, teşhis ve tedavi yöntemleri tartışılmaktadır.
Kendi önlemlerini ciddi boyutta değerlendiren bu ülkeler, hastalığı, kuş gribinde olduğu gibi yine az gelişmiş ülkelere, ve ülkemize pazarlayacaklardır.

Hedefte en büyük gelir sektörümüz olan turizm vardır. Bu hedef özellikle Yunanistan, Fransa, İspanya ve İtalya gibi Akdeniz sahillerinde bulunan ülkelerin media-idealarına rahatsızlık vermektedir.

ÜLKEMİZ ET SEKTÖRÜNÜN SÖZ SAHİPLERİ KADAR İYİMSER DEĞİLİZ

Basından aldığımız haberlere göre, Et Üreticileri Birliği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Kayar, Türkiye'de domuz gribiyle ilgili, et sektörü açısından korkulacak bir durum olmadığını kaydediyor. Yaptığı açıklamanın bir bölümünde de; devamla, Meksika'da başlayan ve daha sonra Avrupa'ya sıçrayan domuz gribi, Türkiye'de de tedirginlikle karşılandığına değiniyor, domuz gribi nedeniyle Avrupa'ya yapacağı seyahati iptal ettiğini belirtiyor. Demek ki sadece domuz eti ve mamullerinin yenilmesiyle değil, tıpkı diğer grip vakalarında olduğu gibi havadan, sudan, ortak ortamlarda bulunulmadan da bu virüsü kapmak mümkündür.

Türkiye'de Tarım ve Köyişleri Bakanlığından ruhsatlı domuz çiftliği bulunmadığını ifade eden Kayar, “Şu anda kayıt altına girmiş domuz çiftliğimiz yok. O nedenle Türkiye'yi tesiri altına sokabilecek bir sıkıntı gözükmüyor. Ayrıca domuz gribi, domuz etinden değil, domuzun kendisinden insana bulaşıyor” diyerek, çok büyük bir yanılgısını kamuoyunun tartışma platformuna taşıyor. Oysa ülkemizin muhtelif bölgelerinde Domuz Çiftlikleri bulunmakla birlikte, doğal hayatımızda da, domuz bulunmaktadır. Yine yukarıda da açıklandığı üzere salt domuz eti ve mamullerini tüketmek gerekmemekte olup, enfeksiyon başka yollarla da rahatlıkla insanlara bulaşabilmektedir.

TÜRKİYE’DE EKMEK ARASI KÖFTEYİ, EKMEK ARASI DÖNERİ, TANTUNİYİ, KEBABI 1-2 TL. ARASINDA YİYENLER SAĞLIĞINIZI LÜTFEN ÖNEMSEYİNİZ…

Standartlara uygun vasat bir kırmızı etin kg. fiyatı, 18-24 TL. arasında bulunmaktadır. Bir porsiyon yiyeceğe bırakınız 100 gr. eti, 50 gr, et konulursa, bunun sadece et maliyeti, 1, 2 ile 2 TL. dır. Nerede ekmeği, nerede sosu, nerede diğer garnitürü vb.

"Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü'nün yurt dışından gelebilecek olası hastalıklar nedeniyle et ithalatına izin vermediğini, Türkiye'deki et fiyatları dünya piyasalarından çok pahalı olması nedeniyle ihracat da söz konusu değildir" Türkiye'nin şu anda kırmızı ette ithalata ve ihracata kapalı bir durumda olduğunu ifade edenlere ise cevabımız nettir. Tekrar ediyoruz, bu büyük tehlike arz eden hastalık, şu anda yüzlerce ölüme neden olmuş önemli bir insan ve hayvan sağlığı problemidir. Daha da önemlisi ülke ekonomini yıkıma uğratabilecek kadar da tehlikelidir. Çünkü domuz gribi insandan insana bulaşarak hızla yayımaktadır.

BİZİM GÖREVİMİZ, HEPİMİZ BİRER TÜKETCİYİZ, “ULUSAL HEDEFİMİZ İSE BİLİNÇLİ TÜKETİM TOPLUMU OLUŞTURMAKTIR”

"TÜKORDER" Genel Başkanımız, Öner SAMANLI
'nın, "Domuz gribini, hükümet yetkililerimizin, daha önce gelmiş geçmiş hükümetlerimizde olduğu gibi, bakın ben de o radyasyonlu denilen çaydan içiyorum, turp gibi sağlıklıyım denilmesine benzetmemelidirler." uyarısı yerel ve ulusal medyalarda geniş yankı uyandırmıştır.

Meseleye ilişkin olarak, Türkiye Sağlık ve Tarım bakanlıkları koordineli bir şekilde acil kriz masası oluşturmak zorunda olduğunu bir kez daha yinelemekte gereklilik vardır.
Bütün Avrupa alarmda da olsa, her ülke girişine termal kamera takmış bulunsa da, ateşli olan insanları termal kameradan tarıyorlar ve karantinaya alıyorlarsa da, bunları yakından takip ederek, sağlıklı müdahale önlemlerinin genişletilmesi şarttır. Özellikle güney ve güneydoğu sınır kapıları çok daha büyük tehlikelere maruzdur. Irak ve güneye gidip gelen tır ve kamyon şöförleri bu ülkelerde bulunan ABD askerleri ile yakın temas içerisindedirler. Büyük havaalanlarına termal kameralar koyanlar, bu meseleyi biraz daha önemseyiniz ve bu önerilerimize kulak veriniz.

Grip olan insanların şu anda Avrupa'ya ve Amerika’ya gitmemelerini öneren uzmanlar, bu durumda o kişilerin orada karantina bölgesine alınırlar ve normal grip olsalar bile orada domuz gribi bulaşabilir, diyerek insanların ekonomik ve sosyal faaliyetlerine engel olmak yerine neden tüm sağlık önlemlerini almayı gündeme taşıyamıyoruz bunu da anlamamız mümkün değildir.

Efendim, ben, “TÜKORDER” Genel Başkanı olarak, önümüzdeki hafta, Belçika’da yapılacak olan Uluslar arası Tüketiciler Federasyonunun toplantısına katılmaktan vazgeçtim, böylece kendi önlemimi aldım demekle acaba kişisel olarak kendi sorunumu mu çözmüş olmaktayım, yoksa ulusal bir sorunun çözümünde yer almış mı oluyorum.

İnsan sağlığı açısından, bir dönemler çay konusunda ne denli geniş ve duyarsız davranan bir ülke olduğumuzu sayın bakan bize radyasyonlu çaylardan kendisinin de kameralar önünde içtiğini anımsayınız.

Et sektörünün yetkililerinin dikkatini çekmek istediğimiz esas konu şudur.

Kamuoyunu “Çünkü bizim domuzla uzaktan yakından alakamız yok” diyerek yanlış bilgilendirme yapamazsınız. Bizim insanımızın asgari ücreti net olarak 427 TL. dır. Bu insan bir aile reisi ise, ne yiyip ne içecektir. Kentlerdeki tüm ucuz et pazaryerlerini, kentin tüm Zabıta Müdürlükleri bilmektedir. İnsanımızın enfeksiyonlara karşı bağışıklık sistemi zayıftır, sağlıklı beslenmeden uzak oldukları için vücut dirençleri zayıftır, insandan insana hızla yayılan bu hastalığın acil önlemleri bizleri ve kamuoyunu tatmin edici şekilde ortaya konulmalıdır.

“TÜKORDER” BASIN BİLDİRİLERİNDEN olup da, bu sayfalarda yer alan, kaçak et ile ilgili haberlerimiz lütfen ciddi olarak yeniden okunmalıdır.

Ucuz et ve ucuz etten yapılan mamullerin, menşei ne etidir.

Kuş gribinde maske satışlarında yüzde 30 artış yaşadıklarına dikkat çeken bir kısım, maske üreticisi firma yetkilileri ise, maskede aylık 3 milyon adet üretim yapıyoruz ve şu anda üretimimizi ancak yetiştiriyoruz. Bir talep artışı olması durumunda yedek makinelerimizi devreye sokabiliriz. Biz iç pazarın yanı sıra Yunanistan, Türk Cumhuriyetleri, Makedonya'ya ve Kıbrıs'a ihracat yapıyoruz. Bu konuda özellikle yurt dışından bize farklı talepler gelebilir, şeklinde konuşmaktadırlar, bilinmelidir ki, sağlık sektörünün tüm üreticileri, ortaya çıkan tüm hastalıkların panzehiri olan ilaçları ve korungaçlarını üreterek, servetlerine servetler katmaktadırlar. Mesele maske ile korunmak olmamalı, meselemiz ulusal sağlık problemimiz olarak algılanarak, karşı önlemler alınmalıdır. Aksi taktirde faturalar ise yoksul ve yoksun sınıfların üzerine çıkacaktır.

Domuz eti yemiyorum ki, bana hastalık bulaşmaz demek, ben sünnetliyim, bana AIDS bulaşmaz diyebilen cahil zihniyetin bir kopyasıdır.

“TÜKORDER” sağlıklı et üreticilerinin yanında, sahtekarların ise karşısındadır.

Tüketicilerimizin, bu süreçte hem kırmızı hem de beyaz et tüketiminde bilinçli hareket ederek, sağlıklı tercihler yapmalarını,

Et ve gurubunun protein ve besin değerine eşlik eden diğer tarımsal ürünleri tüketerek, durumu yakinen izlemelerini öneriyoruz.

Öner SAMANLI

“TÜKORDER”

TÜKETİCİYİ KORUMA VE BİLİNÇLENDİRME

DERNEĞİ GENEL BAŞKANI

İletişim: tukorder@hotmail.com

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..