Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Domuz gribi ve Türkiye gerçeği

Domuz gribi ve Türkiye gerçeği
 

İlk kez bu yılın başında Meksika’da ortaya çıkarak birçok kişinin ölüme neden olan Domuz gribi daha sonra başta ABD olmak üzere birçok ülkeye hızla yayılmıştır. Normal koşullarda domuzda görülen A (H1N1) tipi virüsün neden olduğu bu salgın domuzdan insana ve insandan insana bulaşarak çok hızlı bir şekilde yayılabilmektedir. Hastalıktan korunma ve tedavi yöntemleri ilgili yetkililer ve konunun uzmanı kişiler tarafından farklı şekillerde kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ancak kuşku ve tedirginliğin hayatımızın günlük parçası haline geldiği bu günlerde, bu salgın hastalık hakkında farklı spekülasyonlar yapılmaktadır. Yetkililerin verdiği bilgiler toplumu tam anlamıyla tatmin etmemesi kamuoyunda bu hastalıktan korunmak amacıyla yapılması düşünülen aşı konusunda farklı yaklaşımların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Toplumun bir kısmı aşının mutlaka yapılması gerektiğini savunurken, diğer bir kesim ise aşının hem gerekliliği hem de etkinliğine karşı ciddi endişeler taşımaktadır. Aşının güvenirliği konusunda endişeyle yaklaşan diğer bir kesim ise aşının dışarıdan getirildiğine dikkat çekerek farklı amaçlar için kullanılabileceği görüşünü bildirmektedirler.

Dünyada bu tür ilk salgın 1918 yılının başlarında ABD’nin Kansas eyaletinde tespit edilmiştir. İki yıl içinde salgın hızlı bir şekilde yayılma göstererek Türkiye dâhil hemen hemen bütün ülkelerde görülmüştür. İspanyol gribi veya İspanyol nezlesi olarak adlandırılan bu salgında yaklaşık 50-100 milyon kişinin hayatını kaybettiği bildirilmiştir. Ülkelere göre farklılık göstermekle beraber bu salgında ortalama olarak dünya toplam nüfusunun yaklaşık % 5’nin hayatını kaybetmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization, WHO), 25 Ekim 2009 sonu itibariyle 441, 661 kişiye domuz gribi teşhisi konulduğunu ve dünya genelinde ise toplam 5, 712 kişinin bu hastalıktan dolayı hayatını kaybettiği bildirmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü bu salgın hastalık ile mücadelede alınacak önlemler ve tedavi için neler yapılması gerektiğini dünya kamuoyuna duyurmuştur. Yetkililer, çocuk, yaşlı, hamile ve hastalarda domuz gribine yakalanma riskinin diğer insanlara göre daha fazla olduğunu, ilaç ile tedavisinin yapılabileceği gibi aşı yapılarak da bu hastalıktan korunabilineceği belirtilmektedir. Ancak hastalığın hızla yayılmaya devam ettiği birçok gelişmiş ülkede yapılan kamuoyu araştırmaları hastalığa karşı duyulan korkuya rağmen insanların büyük bir kesiminin domuz gribi aşısına şüpheyle baktığını ortaya koymuştur. Elde edilmesi 3-4 aylık bir zaman alan domuz gribi aşısının ne kadar etkili olacağının bilinmemesi bu kesimleri aşı olmaya şüpheyle bakmasına sebep olmaktadır.

Dünyayı etkisi altına alan bu salgın hastalık son haftalarda birçok bölgemizde görülerek ölümlere neden olmuştur. Aşı olma konusunda dünya kamuoyunun duyduğu endişe ise ülkemizde daha yoğun bir şekilde görülmektedir. Birçok alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de dışa olan bağımlılık toplumda ithal aşılara olan kaygıları artırmaktadır. Hatta bu ithal aşıların farklı amaçlar için kullanılabileceği öne sürülerek adeta bir “ulusal endişe“ oluşturulmaktadır. İnsan sağlığını ilgilendiren bu konu hakkında benzeri görüşlerin ortaya çıkması Türkiye’nin bilim, sağlık ve teknolojik altyapı yetersizliği gerçeğini gözler önüne sermektedir. Türkiye’de domuz gribi tanısı koyabilecek düzeyde gerekli altyapı donanımına sahip sadece 2 adet laboratuar mevcuttur.

Aslında bu yaşananlar ülkemizde geçmişte olduğu gibi şimdi ve daha da vahimi geleceğe yönelik de bir bilim ve teknoloji politikasının olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu sebeptendir ki çok büyük paralar harcanarak ABD ve AB ülkelerinde bilimin farklı alanlarında yetiştirilen bilim adamı, doktor, mühendis vb gibi vasıflı insanlar ülkeye dönmek yerine daha gelişmiş bir ülkeye göç etmişlerdir. Beyin göçüyle bilim insanları barındırılmadığı gibi mevcut üniversite ve araştırma merkezleri altyapıları yetersizlikleri de domuz gribi örneğinde görüldüğü gibi birçok hastalığa teşhis koyabilecek düzeyde bile değildir.

Sonuç olarak insanoğlu pozitif bilim sayesinde karşılaştığı birçok sorunun üstesinden gelmeyi başarmıştır. Domuz gribi konusunda mevcut koşullar değerlendirildiğinde yetkililere uyulması en sağlıklı çözüm olacaktır. Bilimde başarı ve gelişmeler gelecekte de toplumları bütün alanlarda öne çıkaran en büyük unsurlar olacaktır. Bilimsel anlamda bulunduğu toplumu öne çıkaracak politika üretemeyen toplumlar ithal edilen bilim ve teknolojiye karşı çeşitli endişelere girmesi çok da bir şeyi değiştirmeyecektir.

Not: Adiyamanda Bugün Gazetesi (4/11/2009)

 
Toplam blog
: 87
: 2735
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden 1997’de mezun oldum. Aynı Üniversitede yüksek lisans ve..