Domuz

Törenlerle, Avrupa dan aşı ithal ettik. Bilim adamlarımız, pür dikkat, günlerce aşıyı test ettiler. Aşı günlerce ekranlarımızı işgal etti. Testler bitti. Aşı, hayır dualarla, 81 ile gönderildi. Sağlık Bakanımız, kameralar önünde, kahramanca aşı oldu. Amaa, gelin görün ki, Başbakan, ben aşı olmam dedi. İnanıyorum ki, Cumhurbaşkanımızda aşı olmaz ve AKP li bir çok milletvekili de, aşı olmaktan kaçınır. Bana göre, aşının adı sakıncalı. Domuz Gribi. Sağlık Bakanımız, aşı aleyhinde konuşup, insanları aşı olmaktan caydıran kişiler hakkında, suç duyurusunda bulunacağını söylememiş miydi? Şimdi ne olacak? Başbakan aşı vurulmuyor, Koca başbakan. Hükümetin başı. Elbet bir bildiği vardır, deyip, aşı olmadan kaçınanlar elbette olacaktır. Bunların hastalığa yakalanıp, hayatlarını kaybetmeleri durumunda, Suçlu kim olacak? Saf vatandaşlarımızın kulağına fısıldanan gibi, bu aşı, domuzdan elde ediliyor olmasın. Memleket ıslak imza ile sarsılırken, başımıza bir de, ıslak aşı mı çıktı. Aman Allah korusun, daha neler. Allah ın yarattığı bir hayvanın yaptığına bakın.

Diyelim ki, yeni bir hastalık ortaya çıktı. Hastalık öldürücü, ama, çaresi de var. Çaresi, günde üç öğün domuz eti yemek. Olmaz, olmaz demeyin. Neler olmuyor ki. Cumhurbaşkanımız, Allah a şükür, dindar. Başbakanımızda öyle.

Bakanlarımızda onlardan geri kalmaz. Yarın öbür gün, Fatih Altaylı, Cüppeliyi programına çıkarır, o da, aşı mekruhtur, vurulmayın derse, Fethullah Hoca efendi de. ABD deki malikanesinden fetva verirse, ne olacak? Halkımızı, domuzun şerrinden korumak lazım. Kim korur ki, bizi?