Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

31 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Don

Don
 

Yaşlı adam genç karısı ile doktora gitmiş. Doktor muayeneden sonra, "Bazı testlere ihtiyacım var, " demiş.

"İdrar örneği, dışkı örneği ve sperm örneği gerek."

Yaşlı adamın duyması da hafiften özürlü...

Karısına eğilmiş,

"Ne istiyor?"

Kadın bağırmış,

"Donunu!"

***

Her şeyi bir yere toplamak zor ama genelde kolayca başardığımız şeylerdir. Dört aile fakirlikten küçük bir odada yaşama savaşı verebilmeyi başarabiliyor. O sırada tüplü eski TV’lerinde bir yazar çıkıp, “Babam benim yazar olmamı isterdi, ” ironisini izliyor küçük çocukları. Yazarda, “Çocukluğun hep bir karanlık yüzünün olduğunu” söyleyen tıfıl mantık.

Doğrusu:

Çocuklukta bir yönümüz karanlık değil, karanlık bırakılan, bize ait ama herkesten uzakta olan yönümüz; bizi çocuk yapan kendi içimizdeki konuşmalarımız, renkleri anlama çabamızdaki yalnızlığımız.

Her şeyi kendi gezegenimize toplama isteği, zamanı tadında yaşama. Uykuların gerçek tadı, yemeklerdeki tatlar, acılardaki unutkanlığımız, kendilenmelerimiz.

Erişkinlik mi? Yukarıdaki fıkradaki iğreti duruşu örneklemeye katmak. Bizi erişkin yapan kirlenmelerimiz.

***

İlk romanımın yayına girişinin birinci yılı doldu. Neler düşünmüştüm neler oldu, diye şöyle bir muhasebe yaptım. Kısaca şunlardı karşılaştığım:

Ülkemizdeki kitaplara ilgi dehşet kötü ve okuyan insan sayısı bilinenlerden çok çok daha az. Hızlı okuma alışkanlığı geliştirenlerin kitaplara saygısızca kıyımları. Okuyanın gerçek sesi verememesi.

Ses verebilmek.

Bir olayı düşünürken içinizde tiyatro sahnesi kurulur. Bir roman için en kötüsü düz bir sesle okunması. Hem hızlı hem de düz bir sesle okunan bir roman büyük bir haksızlığa uğramış demektir.

Ses vermeden yazılanları tüketmek. Belki de kitap okuma alışkanlığı aşılanacak gençlere fonetik nedirle başlamalı.

Hızlı okuma kitap katilidir. Bir şiiri nasıl hızlı okuyamaz iseniz, bazı romanları da hızlı okuyamazsınız. Okursunuz ama size ses vermez. Ses verebilmek için önce o kitapla anlaşmak gerekli. Oysa dağ gibi önyargılar dururken kim uğraşacak; değil mi?

Yayın dünyası içine girdiğinizde görebileceğiniz en berbat sektör.

Güçlü okuyuculardan güzel yönde eleştiriler almak elimde kalan. Tabii ısrarla kitap okumayan yazma heveslisi birçok değerli blogçuları da unutmamalı.

***

Blog deyince bazı blogçuların özellikle editör seçkilerinde fazla yer bulmaları sonucu iyiden iyiye köşe yazarı olacaklarına olan inançları pekişmekte. Ancak sosyal duruş ve dünya fark edişleri son derece kıt olan bu lokal insanların, şanslarını yeterli görmüyorum. Üstelik medya yapılanması ahbap-çavuş-tanıdık izinden yürürken...Doğrusu köşeleri işgal etmiş çok az yazar gündemi yakalayabiliyor. Yakalayanlarınsa çoğu olayların içindeki gerçek tılsımı çözemedikleri görülüyor. Herkesin laf adaları oluşuyor; ilk dalgada kayboluyor.

***

Donayazmak: Tanınmışsanız hava çıkarsanız taleplidir. Ne ürettiğiniz, hangi yeni bakış açıları getirdiğiniz hiç önemli değildir. Önemli olan yazarlar denen feodal gruplarla tanışıklığınız ve çırpınmalarınızdır. Ürettiğiniz iyiyse yılları bulacaktır fark edilmesi. Adamın veya madamın kitabı daha çıkmadan ön satışa geçilip reklamları başlarsa aklıma şunu getirir: bir ilaç şirketinin ürettiği antibiyotiğin en iyi olduğunu iddia etmek gibi. Hiç mi kötü bir tarafı yok da hala bu ülkede on yıldır roman yazılamıyor deniyor. Ki, destekli bir yazarın 200 bine yakın satan bir romanın okuyucunun aklında küçücük de olsa bir etki bırakmıyor olması yazarı neden düşündürmezki?

Yazdım, sattım, coştum! Edebi bakış bu olmamalıyken, flaşlar hep bu yönde olması heyecan veriyor olmalı yazara.

Neyse efendim; bana yeni bir şeyler vermiyorlar. Anlatıyı kolaycılık görürüm. Çünkü anlatı hırsızlık yapmaya çok müsaittir. Diyaloglar ele verir. O yüzden bol bol anlatırlar. Gelin, hayat bu tarafta.

Sözler insanı mağarasından çıkarır. İlk kelimeler insanın tüm yönleri hakkında fikirler verirler.

***

Arabanızda müzik dinlemeyi bırakmışsanız yaşama hevesiniz kaçmıştır. Ortamda bir gerginlik vardır, örneğin. Evinizin değişmez kralı televizyondaki müziği saymıyorum.

Bugünlerde müzik dinleyemiyorum. Açıkçası içimden gelmiyor. Bugünlerde yaşananlar tarihin hızlandırılmış hali. Tanıklıklar da bize düşüyor.

***

not: seçkim: hayalimdir, kitaplarımı okuyanların içindeki müzikleri de dinlemeleri... zalimdi zaman'dan:

http://www.dailymotion.com/relevance/search/john%2Bdenver/video/x4ppq7_john-denver-annies-song-live_music

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..