Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '10

 
Kategori
İzmir
 

Dondurma deyip geçmeyin...

Dondurma deyip geçmeyin...
 

Çocuklar dondurmayı çok sever


Hafta sonu Çeşme'deydim. Eylül'de Çeşme'nin tadına doyum olmaz. Güzel havanın son kırıntıları, sarı yaprakların sırtına binmiş oradan oraya uçuşuyordu. Çarşı sakindi. Çeşme'nin bu halini çok seviyorum. Dingin ve serin. Rahat geziliyor. Dükkanların çoğu açık. Dilim damağım kuruduğu bir anda gözüm meşhur Rumeli Pastanesi'ne takılıyor. ''Sakızlı dondurma nasıl da iyi gider şimdi, '' diye mırıldanıyorum. Tahta sandalyelerden birine oturuyorum. Bir iki dakika sonra nefis bir karışık geliyor. Dalıyorum... Hem dondurmaya hem de hayallere. Çocukluğuma gidiyorum pupa yelken.

Okul yolu o zamanlar çok uzun gelirdi bize. Asında durup oyalanmasak küçük adımlarımızla on dakikalık bir yoldu. Yıkana yıkana siyahtan griye dönmüş önlüklerimizle dizilirdik vitrinlerin önüne Japon askerleri gibi. Aval aval bakardık. Tatlıcılar, gevrek-börek fırını, kırtasiyeci, fotoğrafçı, bisiklet satan mağaza...

Hıdrellezle birlikte Prizrenli tatlıcı Sakıp Amca dondurmaya başlardı. Ama ne dondurma, sakız mübarek!...Sakıp Amca'nın dondurmasının üzerine yoktu. Bazen tahta fıçıyı önüne almış dondurma yaparken görürdük onu. Çevirirdik arkadaşlarla etrafını. Meraklı gözlerle izlerdik. Fıçının içinde silindir şeklinde, içi süt dolu çelik bir kap vardı. Fıçı ile çelik kap arasına buz parçaları döşenmişti. Sakıp Amca çelik kabı düzenli olarak çevirerek içindeki sütlü karışımı dondurma haline getirmeye çalışırdı. Bizim izlediğimizi görünce hızlanırdı Sakıp Amca. Hayli zor ve sıkıcı olan bu çalışmanın sonunda süt, dondurmaya dönüşürdü. Biz bu işlemi birkaç dakika izledikten sonra tahta çantamızı alıp yola koyulurduk. Okul dönüşü harçlığımızdan artırdığımızla o dondurmadan alıp tadına bakardık.

Prizrenli Sakıp Amca'nın el emeği ve alın terinden olsa gerek, o dondurma bize çok lezzetli gelirdi. Günümüzde birkaç dondurmacı dışında o tadı bulamıyorum. Çünkü her şey makineleşti. Kremayı paketleyip dondurma diye yutturuyorlar. Ağustos sıcağında ambalajını açtığınızda birkaç dakika içinde eriyip akıyor. Oysa gerçek dondurma öyle mi olur?

Gördünüz mü, bir dondurma beni nerelere götürdü? İyi de oldu. Dinlendim. Şimdi bu enerjiyle marinaya kadar yürüyebilirim.

Eylül'de Çeşme'nin tadına doyum olmuyor. Size de öneririm.

 
Toplam blog
: 233
: 980
Kayıt tarihi
: 07.01.10
 
 

İzmir doğumluyum. Ege Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu mezunuyum. Kısa denilebilecek bir sür..