Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dönem ödevi

Dönem ödevi
 

Lisede öğrenciyken, edebiyat derslerimin en sevdiğim yanı,
kompozisyon sınavları için ayırılan ders saatleri olurdu.

Bana rol model oluşturacak denli etkilemiş olan ve bugün de;
Duruşundan, söyleyişinden, bakışından inanılmaz derecede etkilendiğim,
bence okul öğrencilik hayatımın bir numaralı öğretmeni olan,
bugün bile meslektaşım dostlarımı kendisine benzer çizgide olanlardan seçtiğim,
gençliğimin 'Tina Turner'ı' , -bütün 80 öncesi kuşağın benim sınıfımdaki temsilcileri saydığım
sınıf arkadaşlarımın hayranlık duyarak hatırladıkları REYHAN HOCAM geldi aklıma bu sabah.

Sevgili Gülgünüm'ün son blogunda, bu kez kendisinin bana yol gösterdiği konu açma davetini
severek kabul ediyorum. Aslında Gülgün Karaoğlu'nu, beni blog yazarı olmaya teşvik etmeye
başladığı günden beri,
örnek yazıları ve davetkar konularıyla ve de yaşama karşı sergilediği esas duruşuyla
bir çeşit kendi kuşağımın Reyhan Hocası kabul ediyorum..

Kendimi ifade etme maraklısı olmamdan dolayı, kendi kendimi çok yorduğumun farkındayım.
Her anlatım, ifade tarzı, her edebi sunum, her melodi yorumu, her icraat bir çeşit kendini ifade
biçimidir aslında. Yine de, bu yazıyı sadece kendimi ifade etmek anlamında adlı adınca; ''bence şu: ŞUDUR ama sakın ha yargıda ve hükümde bulunduğum sanılmasın, sadece BENCE''demeye gerek duymadan yazmaya çalışayım bakayım. Kompozisyon sınavlarında da öyle
yapardık Reyhan Hocamın direktifleriyle. Dönem ödevi kıvamında hissetmeye çalışarak
biraz da titizlenmek lazım, sonuçta kanaat notu ve dönem sonu not ortalaması bakımından
çok önemlidir bu işler.

NAMUS NEDİR

Namus bence, akıllı olabilmektir.

Kendine karşı dürüst ve içsel yargılarında samimi olabilmesidir insanın.
Kimine göre doğru kimine göre yanlış olabilmesine izin verebilmektir olan bitenin.
Yargısızlığa ve hüküm vermemeye, kötü niyet beslememeye derin bir saygı duyabilmektir.

Yaşanmışlıklardan özet çıkarmaya çalışmaktır.
Düşünsel gözlemlerden, ''yaptıkları yapacaklarının teminatıdır'' süzgecinden geçirmelerden
sıyrılmaya çalışmamaktır bir çırpıda pratik manevralarla.

Kendi zekasının farkına varmışlığın çok üstüne gitmeden, başkalarının da nerede durduğunu
farketmeyi reddetmemektir ısrarla....

Ayrıca namus,
haram yememektir,
kutsal değerleri fazla önemsemenin _bir çeşit altından kalkamamanın hayatın bu sebeple_
inceliklere dikkat ediyormuş maskesi kullanılarak, alenen aşağılanmamasıdır mesela.

İyilerin daha cesur olduğu yerde namustan söz edilebilir.

Küreselleşme adındaki kandırmacayı, ''tüm dünya ulusları kardeştir'', ''sınırlar olmasın''
sloganlarıyla, GÖNÜLLÜ SAFTİRİK İNSANLAR MARŞI na dönüştürmeye çalışmamaktır namus.

Durun bakalım, ne oluyor aslında?? Sorularını duymazdan gelmemektir.

Sera gazı salımına karşı açılan ''Kyoto'yu İmzala'' kampanyasına imza atmaktan çekinmemesidir
insanların; ''Adımın açıkça belli olacağı bir toplu imzalı dilekçede, meclise gidecekmiş hem de!!
mimleniriz falan mazallah'' dememektir namus bence.

Başkalarının mutsuzluğu üstüne mutluluk oluşturmamaya dikkat etmektir namus.

Kendini oyalamamaktır, kendini boşu boşuna kandırmamaktır:
'' Nasıl olsa benim yüzümden değil başkalarının mutsuzluğu.''diyememektir.

Bazen, salak görünmeyi uyanık ve cingöz görünmeye tercih etmektir.

Açık gözlü olmakla, açgözlü olmayı karıştırmamaktır namus.


Birdenbire, ne kadar çocuk saflığıyla hareket ettiğini farkedip bazen bu durumda olmaktan bunalmaktır.

Yakası açılmadık küfürleri minicik çocukların ağzından duyunca dehşete kapılmaktır.
Onların dilinden konuşmaya çalışmaktır ama yine de.

Mesela...


Namusun, çok uzun olmayan bir - iki sözlük tanımı var zaten :

namus(isim) Ar.namus 1.Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık.

2.Dürüstlük, doğruluk


Alıntı: Türk Dil Kurumu - TÜRKÇE SÖZLÜK

 
Toplam blog
: 66
: 576
Kayıt tarihi
: 26.01.09
 
 

1963 doğumluyum. İngilizce öğretmeliği yapıyorum. 20 yaşında bir oğlum var. İzmir' de yaşayan şan..