Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dönemeç

Dönemeç
 

<ı>

Bir komedi filminde izledim. Kahramanlarımız, iflasın eşiğine gelip çalıştırdıkları işyerini kapatma durumuna gelmişlerdi. Sızlanıp duruyorlardı, ' yolun sonuna geldik ' diye...

İçlerinden bir tanesi olaya çok başka bir boyut getirdi...

' Yolun sonu diye birşey tanımıyorum, yolun sonuna geldiğimi anladığım an kendime mutlaka dönecek başka bir yol bulurum ' ...

' Sen öyle avut kendin ' diye filmde oynayan rol kahramanıyla gereksiz bir polemiğe girdiğimi farkettim...

Çok büyüleyici bir cümleydi. Hani kedinin ciğere uzanamadığı gibi...

Bu olayın üzerinden kaç gün geçmesine rağmen cümlenin büyüsünden kendimi alamıyorum. İçimden, ' acaba doğru olabilir mi, doğruluk payı varsa hangi şartlarda geçerli olur ' gibi bir sürü cevapsız soru cümlesi geçiyor...

Kurduğu büyüleyici cümlede rol kahramanının haklı olduğuna karar verdim. Hayatta mutlaka dönecek başka dönemeçler vardır. Tamam belki her dönemeç bizi memnun etmeye yetme, hatta bazen burnumuz duvara bile toslayabilir ama yine de dönemeç dönemeçtir...

Özlü sözler kitabının bkz. 66. maddesi şöyle der, ' verilen en kötü karar bile hiç verilmeyen karardan daha iyidir ' ...

Biz insanlar korkağız korkak. Karanlıktan kork, fareden kork, öcüden kork, höllümden kork, dungangadan kork, gölgeden kork, büyükten kork, küçükten kork, amirden kork, memurdan kork, yüksekten kork, kendinden kork...

Öyle bir toplum olduk ki kuştan bile korkuyoruz artık...

Bizim nemize gerek farklı dönemeç mönemeç aramak bulmak. Korkarız tabi. Ya bilmediğimiz o dönemeçlerde öcüler varsa, ya bizi ham yaparsalarsa...

Unutmadan, bir de bizim yerimize karar veren başkaları var. İyi veya kötü. Yemeğimizin tuzundan tutun da giydiğimiz kıyafetin renginden, ayakkabımızın topuğuna kadar bizim yerimize karar verebilirler. Dönemeçlerimizi belirleyebilirler...

Kimdir bunlar?

Anne, baba, abi, eş, öğretmen, müdür, komşu, akraba, eş, dost, amir, memur v.s...

Kişiliksiz olduk kişiliksiz!

Bu yüzdendir o dönemeçleri bulamadığımız. Bulmaktan geçtim aramaya bile cesaret edemediğimiz...

Üzerine bir de kulp yerleştirdik, ' kaderimse çekerim '...

Sanki Kadıköy-Pendik hattının minibüsçüyüz. Sanki kaderin bizden başka işi gücü yok. Kader mi bizi çekiyor biz mi kaderi çekiyoruz belli değil. Hem korkağız, hem tembeliz, hem de yalancıyız. Bu da yetmiyor, kadere iftira ediyoruz...

Çalışın arkadaşlar, çalışın. Her tükendiğinizi hissettiğinizde, o gün ölecek gibi davranmayın. Kendiniz ölüp düşmanı sevindirmeyin. Bütün erkekler HEMAN bütün kadınlar ZEYNA dır. Bize dönemeç mi yok. Yeter ki dönemeçleri aramaya niyetimiz olsun. Dönemeç yoksa bile yoktan varetmeyi bile başarabiliriz.

( Artık bir yaşam belirtisi gösterin yani sizde...)

Höllüm’e gelince, sanıyorum onun dunganga ile birince dereceden bir akrabalığı var. Kuzenim, kızı Eda’ yı hep höllüm ile korkutuyordu. O yavrucak da çok korkardı da, annesi, ' 'uyu yoksa höllüm gelip seni yer ' dediği zaman anında derin bir uykuya dalardı...

Bizim kuzen, ' höllüm ' olayını nasıl huşu içinde söylüyorsa benim ile uyuyasım gelirdi...

<ı>

Korkularımız korkun bizden...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..