Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '09

 
Kategori
Öykü
 

Donmuş mu? -3

Donmuş mu? -3
 

III BÖLÜM:

Fevzi öğretmen, kestirme olsun diye köy yolundan gitmeyerek, harbeli denen dağa doğru yöneldi. Tipi oldukça şiddetli idi. Adım atmakta güçlük çekiyor burun ucunun ve kulaklarının sızladığını hissediyordu.
Harbelin üst tarafında terk edilmiş iki göz eski bir yapı vardı. Oraya ulaşmak için tüm gayretini gösteriyordu. Sonunda eski yapının yanına geldiğinde, kapının önünde yerde yatan birisini gördü.

Kapıyı itekledi, içeriye rüzgârlı hava girince toz duman ayağa kalktı. Fevzi öğretmen dışarıdaki kişiyi içeri doğru başından sürükleyerek çekti. Kapıyı kapattı. İçeri aldığı kişinin nefes alıp almadığını kontrol etti, nefes almıyordu, nabız atmıyordu. Hemen kapıyı açtı içeri kar aldı adamı soydu bir yandan karla ovalıyor bir yandan nefes verip kalbine mesaj yapıyordu. Tüm uğraşılarına rağmen şahıs ölmüştü, artık yapılacak bir şey kalmamıştı.

Adamı tanıdı. Bu şahıs, beş gün önce köye gelmiş kimsesiz olduğunu söyleyen birisiydi. Köylü ve kendisi yardımda bulunmuştu. Demek şahıs gitmemişti. Bu kolay kolay, kimsenin uğramadığı yerde kalmıştı. Ölen rahmetliye dikkatlice bakınca, kendisine ne kadar benzediğini fark etti!

Fevzi öğretmen hemen kararını verdi. Üç sene sonra emekli olacak ama aldığı ikramiye ile bir evin ancak tuvaletini satın alabilecekti, oysa iki sene sonra bitecek 15 senelik hayat sigortası vardı. Son ödediği pirimin 300 katı ve birikimler kar payları ile yakınlarına verilecekti. Devletten ikramiye falan derken, düşlediği bahçeli evi alabilirdi. Başka kimlikle yaşayacaktı ama olsun dedi. Kendisini bu hallere düşürenler utanmalıydı.

Cesede kendi elbiselerini giydirdi. Onunkileri kendisi giyindi Cesedi dışarı çıkardı aşağı dere yatağı bölümüne indirdi. En son olarak kimlikleri değiştirdi.

Gece vahşi hayvanlar tarafından cesedin parçalanacağını ve tanınmayacağını biliyordu. Kendisini belli etmeden Derinkuyu köyüne geldi köye girişte oturan seksenlik Necip dedenin evinin kapısını çaldı.
—Kim o
Sesini değiştirerek;
—Kimsesiz biri Allah rızası için bir ekmek.
—Dur veriyorum.
Kapı açıldı gözünde bardak altığı kadar kalın gözlüklü Necip dede elinde ekmekle dışarı çıktı.Fevzi öğretmen başı gözü sarılı biçimde ekmeği aldı.
—Dede çocuklar köyden sabah çıkmışlarmış ne oldu?
—Geri döndüler sabahtan beri tipi vardı oğul.
—Sağ ol dede!
Dedikten sonra hızlı adımlarla harbeline doğru yöneldi. Kar artık yavaş yavaş yağıyordu.
Gerisini halletmek kolaydı…

 
Toplam blog
: 371
: 835
Kayıt tarihi
: 14.02.09
 
 

Adalet önce kendimizde başlamalı ve haksızlıklar sorgulanmalı  ve hataların, afetlere dönüşmeden ..