- Kategori
- Gezi - Tatil
Dönüş yolu
Kaçkar dağlarının kızlarıydı adeta buz gibi göller. Üç kardeştiler, üçü de birbirinden güzel. Kıyısında kurulan çadırlarla eğlenceye hazırlanan kumpanyaları andırıyorlardı. Sularında yüzümüzü yıkamak istediğimizde suyunun soğukluğuyla ürperdik, yüzmek isteyenlerin cesaretleri sular dizlerine geldiğinde kırılmaya başlamıştı. Sanki bizi doğayla başbaşa bırakın , kalabalığı sevmiyoruz der gibiydiler. Yanımıza aldığımız sandviçleri yerken , güzel havanın iştahımızı açtığını farkettik, doyumsuz güzellikteki su da iştahı açmada en büyük etkendi. Mis gibi hava , buz gibi sular, ünlü parfümleri bile kıskandıracak güzel çiçek kokuları arasında dönüş için hareketlendik, akşam olmadan yola çıkmalı gün ışığından faydalanmalıydık, aksi takdirde yolu bulmak zorlaşırdı. Yol patika bile sayılamıyacak kadar belirsiz, işaret taşlarıyla belirlenmiş güzergahtan ibaretti.
Üç saatte çıktığımız yolu dönüşte bir buçuk saatte tamamlayıp Yukarı Kavrona vardık. Biraz dinlendikten sonra arabamıza binerek kaldığımız yere doğru yola çıktık, Aşağı kavron, Ayder, Çamlıhemşin derken Ardeşen'e gelmiştik, hava da iyice kararmıştı. Tabi hala o güzelliklerin etkisi altındaydık, nedense açlık hissimiz de orda kalmıştı. Dinlenirken demli Rize çaylarımızı yudumlayıp günün kritiğini yaptık dostlarımızla. Yaşamak ;ama doyasıya yaşamak böyle olsa gerekti..