Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '15

 
Kategori
Öykü
 

Dönüş

Dönüş
 

DÖNÜŞÜM


İncecik bir kitaptı elindeki. Ön yüzünde “Dönüşüm” yazıyordu. Üstünde de Franz Kafka… Kafka, kitabın yazarı olmalıydı. Gençliğinde çok roman okumuştu ancak Kafka’nın kitaplarına pek denk gelmemişti. Bu nedenle klasiklerden Kafka’yı fazla tanımazdı.

Aslında o gün roman okuma gibi bir niyeti yoktu. Fakat, işlerden çok yorulmuş, daha değişik bir şey yapmak istiyordu. Şimdi; elinde, nereden bulduğunu anımsayamadığı bir kitap bulunuyordu. Arka kapağı çevirdi. Şöyle yazıyordu : “Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu”.

Cümleyi tekrar okudu. Kendi kendine güldü. Mesleki  çalışmalarının yanısıra , yıllarca çok sayıda araştırma, inceleme eserleri okumuştu ancak bu kitaplar çok ciddi, akademik kitaplardı. Uzun yıllar böyle basit cümlelerle yazılan kitaplar okumamıştı. Anlaşılan klasik romanlardan bir uzaklaşmış, tam uzaklaşmıştı.

Bir an için Kafka’nın ince kitabını bir kenara fırlatayım mı yoksa okumaya başlayayım mı diye tereddüt etti. Roman nasıl olsa çok kısa, okuyuvereyim gitsin, bugün de biraz  hafif takılalım diye mırıldandı.

Okudukça “Dönüşüm” ün aslında kendisini edebiyata döndürdüğünü bir süre sonra anlayacaktı.

Sahifeleri çevirdikçe aklı bir yandan ekmek parası kazanmak zorunda olmadığı okul yıllarına gidiyordu. Ne büyük bir edebiyat tutkunuydu o yıllarda…

Elektrik açık kalmasın diye mum ışığında okuduğu Dostoyevski’yi, Tolstoy’u, Jack London’u, Steinbeck’i hatırladı.

Okul kütüphanesinden aldığı romanları teneffüs zamanlarında bile hazmederdi. Öğretmenin izinli olup gelmediği günlerde ise boş sınıfta oturur büyük bir zevkle dünyanın en önemli edebiyat eserlerini okurdu.

Kafka’nın ortalarına geldiğinde “Hay Allah !” dedi kendi kendine “Bana ne oluyor ?” “Sanki kötü bir rüyadan uyanmış gibiyim. Bir edebiyatçıya dönüşmeye başladım. Üzerime bir farklılık geldi. Kendimi daha canlı hissetmeye başladım.”

Askerlik, iş hayatı, ekmek parası kazanmak, evlilik, çoluk-çocuk sahibi olmak başka şeylerdi, edebiyat dünyası ise bambaşka bir şey…

“Galiba bu küçük kitap büyüyü bozdu. Büyü mü yapılmış bana, ne olmuş da edebiyattan bu kadar uzaklaşmışım.” Sefiller’i, Savaş ve Barış’ı, Suç ve Ceza’yı, Açlık’ı, Goriot Baba’yı, Madam Bovary’i  anımsar gibi oldu…O yıllarda geceleri ‘Arkası Yarın’ ve ‘Radyo Tiyatrosu’nu zevkle dinlerdi. Dünyanın en ünlü yazarlarının eserleri seslendiriliyordu.

“Dönüşüm” ün sonlarına doğru geldiğinde evrensel romancıları, şairleri, öykücüleri uzun yıllar atlayıp geçtiğinden dolayı bir utanç duydu. Aslında mutluluk edebiyattaydı. Nasıl böyle bir hata yaptım diye hayıflandı. Herhalde Gogolları, Balzacları, Proustları, Çehovları, Lagerlöfleri, Aytmatovları, Zweigleri diğer kitaplardan iyi ayrıştıramamışım, edebiyatı basit görüp es geçmişim, dedi.

Birden aklına Panait Istrati geldi. Ne güzel romanları vardı. Sokak Kızı, Akdeniz, Kodin, Baragan’ın Dikenleri… Jules Verne’nin ve Michel Zevaco’nun macera romanlarnı bile okurken ne kadar mutluydu. Sinclair, Stendhal, Zola, Woolf, Joyce, Caldwell, Faulkner, Camus, Gide, Daudet, Gorki, Puşkin, Kazancakis  gibi edebiyatçılar birer resmi geçit yaptılar önünde. ..Aman Allahım ne kadar özlemişim dünya edebiyatçılarını…

Aslında bunları yeni kuşak arkadaşlarına sıralasa belki de gülerlerdi kendisine. Çünkü son zamanlarda  Kundera, Bukowski, Grange, Coelho, Coetzee, Umberto Eco, Marquez, Mişima, Malouf, Kerovac, Auster, Vasconcelos, Saramago, Palahniuk gibi yazarlar çıkmıştı ortaya…

 

Kafka’yı bitirdiğinde kendisini taze bir kan bulmuş gibi zinde hissetti. Halbuki Franz’ı biraz kötümser bulmuştu  ama  bu durum bile şok etkisi meydana getirmişti onda.

 

Eski bir hazineye yeniden kavuşmuş gibiydi.

 

Edebi mutluluğa dönüş yapmıştı.

 

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..