Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '10

 
Kategori
Deneme
 

Dönüşüm Muhteşem Oldu

Dönüşüm Muhteşem Oldu
 

Gidişim suskun olmuştu… Sessizce atılmıştı adımlar… Usulcacık basılmıştı ayak uçlarına… Yol-yordam bilmeksizin katedilmişti mesafeler… Gece-gündüz demeden yol alınmıştı üstelik… Saymadım, sayamadım sizsiz geçen günleri… Doymadım, doyamadım size ben…

Ansızın haber gelivermişti… Daha yapacak çok şey vardı oysa… Veda edecek vakit bile bulamadan… “Ceketimi alır giderim” kolaylığında olmuştu belki ama çok şeyler sökerek yüreğimden… Canımdan bir can kopartarak…

Gurbet vardı yolun sonunda… Gidilecekti elbet, gidilecekti de acaba dönüşü olacak mıydı… Gözlerimi açtığım yerden başka bir yerde görebilecek miydim renkleri? Duyacak mıydı ağır aksak kulaklarım alıştığım tınıların dışındakileri? Görmeden, duymadan, yaşamadan bilemezdik elbet…

Damla damla biriken hasret denizlerini bir anda boğazdan geçirmek nasıl mümkün olabilirdi? Sayfa sayfa yazılan romanları bir çırpıda okuyuvermek nasıl gerçekleşebilirdi? Adım adım gidilen yolları bir kanat çırpışı zamanda aşıvermek imkanı nasıl bulunabilirdi?

Mevsim döngüsü gibi seyreden ömrün hangi durağında olduğumuzu bilmeden geçirdiğimiz günlerin özetini hangi satıra iliştirebilirdik? İklimin vazgeçilmezi değişimin özüne inemeden nasıl geliştirebilirdik zihin denilen bilinmez deryayı?

Günlerin devr-i daiminden ders alan alışkanlıkların gölgesinde nasıl güneşlenebilirdik yenilikler coğrafyasında? Saatlerin vurdumduymazlığından cesaret alan saniyelerin fütursuzluğunu nasıl defedebilirdik yitip giden anlardan?

Nasıl korkabilirdik korkusuzluğun kuyusundan çıkrıkla çekilen kovalardan damlayan sular gibi düşmekten? Nasıl üzülebilirdik çimenlerde kaybolan ayak izlerinin örgüsünde gizlenen duyguların yitiminden? Neden kaybolurduk, bulunamayan labirentin bilinmeyen bilmem kaçıncı duvarındaki delikte?

Kelebeğin kanatlarından çıkan melodi gibi nağmeliydi geçen zaman…
Örümceğin ağını örmesi kadar geçen süre gibiydi aradan geçen zaman…
Leoparın avını beklemesi gibi sabırla bekledim dönüşü…
Kuşlar gibi özgürlüğümden ödün vermeden…
Artık göç zamanı gelmişti…

Suskundum giderken… Geride kalışıma üzülmedim… Ümidimi kaybetmedim… Sevincimi ertelesem de kederi azdırmadım…

İşte yeniden buradayım…
Yeniden sizlerleyim…

Belki hergün, belki üç günde bir; belki bir satır, belki bir paragraf; belki nokta, belki bir virgül; belki bir kategori…

Sayın yazarımın uygun gördüğü kadar, izin verdiği müddet…

İşte geri geldim…
Özlemim dindi…
Sessizliğim bitti…

Dönüşüm de sessizce oldu belki ama bana göre muhteşem oldu…
Çünkü siz muhteşemsiniz…
Size gelenler de…

Yeniden merhaba…

Seyfi Aslan (Asistan/Redaktör/Yardımcı/Tamamlayıcı/Bütünleyici Kişilik)

(Bu yazı GöNüL PeNCeReM için yazılmıştır)

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..