Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Dört bin perdeyle örttüm seni, sırf üşüme diye...

Dört bin perdeyle örttüm seni, sırf üşüme diye...
 

Ücra bir çekmece köşesinden fırlayıverdiler. Düştüler işte şu kış günü peşime...
Kovsam; gönül razı olmayacak, gel desem; olacak iş değil..

Bak yeminle ben istemedim bu defa; ister inan istersen inanma...
Hatta dedim ki kendi kendime; "ahh ya ne güzle unutulmuşsa bir çekmecenin ücra bir köşesinde bunca zaman
ne vardı kalaydı ya orada..." Ama gel gör ki olmadı işte...

Yapamadım...elvermedi kalbim; bu soğukta, üstelik boynu bükük bırakamadım işte oracıkta...
Ne yapmalı? dedim önce kendime...
Sonra dedim ki, gel bu defa çok da fazla sorgulama...

Aldım çekmeceden seni ve ardın sıra kalmış onüç senemi..
Korka korka baktım gözlerine önceleri...

Korktuğum kadar varmış...
Zaman akmış...
Meğer hatıralar da ihtiyarlarmış...

Bir kaç fotoğraf beraberdi...Oldu olacak kırıldı nacak misali, tek tek tek aldım önüme hepsini...
Her fotografta aynı olan şeyleri aradım önceleri.
Güzeldi...bulduklarıma epeyce gülümsedim...

Mesela: Herbirinde eğer bir sen, birde ben varsa; aramızda duran bir kaç kişi de olsa, yüzü hep bana dönük halini görmek güzeldi...ne yalan söyleyeyim sevindirdi bu hınzır halin beni...
Bak işte o an, çocukça bir gururla boyanıverdi kalbim...

Sonra sonra yoruldum galiba.
Hala her ne kadar burada da olsa bedenim, bu uzun soluklu yolculuk epey farklıydı, itiraf etmeliyim.

Önce yıllardan geçtim...
Bir bir yüzleri dolaştım...
Bir bir tüm gözlerin en ücra ışıklarını bazen tam yanarken, bazense sebebsiz sönerken gördüm.

Dokunuşlara değdi ruhum.
Gülümsemelerin nedenini hissettim.
İstekleri fark ettim.
İstemeyişlerin maskelenişini bildim.

Her bir dokunuşta şimdiki zamanın gözleriyle geçmişi yaşadım...

Al bir itiraf daha sana; ama inanılmaz gelsede ne olur gülme bana...
Öyle derinlere gittim ki, kalmak istemekten korktum.
Hatta; "ya çok istersem ve olursa" bile dedim. O an içimden; "ya dönemessem" diye geçirdim
Bu nasıl olacaksa?...Olmadı tabi...dönmeliydim.

Ardından henüz sütten kesilmemiş bir annenin bebeğini emzirişindeki gibi özenle yasladım seni göğsüme.
Yüzüne bakarken istemsizdi ama, derin bir nefes de çekmişim işte...Bak bunu da, şu an anımsadım.

Sonra bir an için pencereye doğru kaydı bakışlarım, hala yağıyordu insafsız kar....
O an, sende benim gibi üşüyormuşsun gibime geldi. Ve ısın istedim....her şeyden çok...
Belkide artık ısıtamadığımdandır yüreğini...bilmem ki...
Orada ki seni olsun sarıp sarmalayayım da üşümesin dedim...

Komik değil mi?...
Biliyorum...boşver ciddiye alma sen beni.
Ciddiye alırsan çünkü, şimdi duyacakların daha da şaşırtacak; en iyisi mi sadece dinle sen beni.

Çünkü bana bu yaptıklarım da yetmedi...
Ardından örtmek için üzerini, başucumdaki kitaplardan birine uzandım.
Ve bu örtü, senin mısraların olsun istedim.
Nedense onu seçiverdi işte ellerim...

"Bir şairi, ben değilsem de, kendi mısralar ısıtabilir " dediğimdendi belki? ...
Belki şimdi uydurdum, belki de bu seçimin nedeni bu da değildi...
Öff bilmem ki...

Dur, bitmedi...
Epeyce itina, ondan daha da fazla şevkat ve özenle yerleştirdim sayfaların arasına seni...
Ve işte o anda, tam o anda birden midemde bir şeyler burkulur gibi oldu...
Off tanıdıktı bana bu sızı...
Bu kadarına dayanamamıştım belliki...

"Yine mi ?" dedim, kızdım , hatta söylendim bile kendime...
Bilir misin sen, bende özlemin evidir orası...öncemidemde hissederim çok özlediğimde seni..
Orda başlar hep bende bu can sıkıcı sayıklamalar...

"Kızma" dedim sonra kendi kendime, anlayışlı olsan azcık özüne...üzerine fazlaca gitme...
Gül geç işte haline...

Örtmeden önce o dört bin perdeyle üzerini sana son bir defa daha dokunsun istedim gözlerim.
Uzandım mısralarının arasından bana bakan sana...
Öptüm gözbebeklerinden seni...
Sen; dokunduğumu hissetmedin...
O zamanda dokunurdum... sen yine, bilmezdin...

Her notanın sesinle öpüştüğü o her hecede, bir tek katre...
Gözden akmaksızın, usul usul, inceden süzülürdü içime...

Sen bunu da bilmezdin ki...
Hala dahi bilmessin...

Yeter dedim... gitmeyeceğim bir daha böyle uzaklara.
Hem ne oluyorsa bana, bu karda kışta, birde bu gece ayazında...

Söz verdim sonra kendi kendime...
Nereye kadarsa?...sorma...
Belki bir daha ki bozuluşun ardından gelecek, bir daha ki yeni söze değin, ama varsın olsun...

Velasıl geridöndüm senden işte, böyle söylene söylene de olsa...

Neden anlatıyorsam daha hala ben bunları?
Seni seviyor muyum ne?
Öyleyse de; bundan sana ne...



Yer: Karlı bir gece geçmişte bir yerlerde
Zaman: 17.02.2008
Vakit: 20:45

Sevgi ve ışıkla
Ayna




 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..