Dört köşe Fatih

Daha dün;
“Tam bir fiyasko yaşattınız"
"Beni resmen bitirdiniz"
"Artık rahatlamışsınızdır"
"Yazıklar olsun...” (Bütün takıma)
“Güzel oynadığın bir maçı da güzel bitir be kardeşim. Bıktım senin yan toplardaki zaafından. Adam gibi oynayacaksan gel Milli Takım’a...” (Tuncay'a)
Demedi mi?
Dedi...
....................

Aynı ağız, bugün de bunları diyebiliyor;<ı>
“İspanya’yı yenemedik diye yerden yere vuruluyoruz. Bu büyük bir aşama. Dünya sıralamasında 1 numara, son Avrupa şampiyonu ama <ı>biz bunu yenemedik diye yerden yere vurulduk. Biz utanılacak bir şey değil, övünülecek bir şey yaptık.”

"Geride 12 puan kaldı, bunları alacağız... Kimsenin şüphesi olmasın”

"Dünyada hiçbir teknik direktör milli maçlar dışında federasyona gitmez, “09.00’dan, 21.00’e kadar federasyondayım."

"Yaptığımız en önemli şey üretmektir. Biz bilgisi olup fikri olanlardanız...”

“Ben bu parayı teknik direktörlük dışında da kazanırım. Bilgi ve tecrübelerimden faydalanacak yerler var...”
....................

<ı>"Coştum yine, dalgalanıyorum ben..."

....................

Mağlubiyet; ne zamandan beri; 'başarı', 'aşama' sayılıyor?
Türk futbol tarihindeki 8- 0’lık gibi hezimetlerin üzeri artık çizildi. Türk futbolu iyi yerlerde. İstense de istenmese de bu bir gerçek ve bu gerçeğin kabul edilmesi lazım. Kimse o günlere atıfla; rakip kim olursa olsun bugün alınan yenilgiler için 'başarı' diyemez... Komik olur.

Eğri değil, doğru oturup doğru konuşalım:

Gerideki bu 12 puan için herkesin içinde şüphe var ve kazanılana kadar da bu şüphe devam edecektir. Ne malum yine "Bitirdiniz beni" denmeyeceği?
Bizler bilgisi olup fikir üreterek başarıyı yakalamışları hep ayakta alkışlamışızdır. Umar ve dileriz 12 puanı almak için günde 12 saatlik çalışmalar boşa gitmez...

En garibi de; “Ben bu parayı teknik direktörlük dışında da kazanırım. Bilgi ve tecrübelerimden faydalanacak yerler var...” demek, diyebilmek.

Bu iddialı sözlerin sahibi ya aldığı ücreti bilmiyor, ya da tanrı tüm aklı fikri ona vermiş, taşan kısmını da bizlere paylaştırmış.

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik haller meydandayken ne güzel konuşmalar bunlar. En iyisi bu konuyu burada keselim. Kırgınlık olmasın…

Kısacası bu...
Başa dönerek son söz dersek:
Önceki yazımda bir teknik direktör futbolcularına bu sözleri sarf ettikten sonra bir daha onlara 'hangi yüzle' bakacak? Demiştim.

Demek ki bu yüzle bakacakmış.