Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '11

 
Kategori
Öykü
 

Dört yıllık kısa öykü (adam ve kadın)

Dört yıllık kısa öykü (adam ve kadın)
 

Bir anlamı olmalı der bu kalp çarpıntısının. Aradan geçen koskoca dört yıl bozmuş olmalıdır ilk aşkın büyüsünü. 

Önce durur düşünür uzun uzun. Sonra kendini deneme dürtüsüyle gidip görmek ister adamı. 

Hazırlanır ve alelacele çıkar evden. Şans bu ya trafik açık, etraf sakindir bu yaz günü. Geçen yılları anımsar birden. 

İlk buluşmalarını, son görüşmelerini ve bir süre hiç görüşmemelerini. İçi kırıktır aslında, bir tarafı sessizce sitem eder adama. 

Güneş gücünü kaybetmişçesine batma yolunda ilerlerken beklenen an gelmiştir. Kadın sakin, kendinden emin buluşma yerine ilerler. 

Beklemediği ancak istediği bir an a tanıklık etmektedir. Telefonunu çıkarır çantasından ve göremediği adamı ararken gözleri, bir yandan da anlamsız bir telaş sarar içini. 

İlerlemesini söyler adam bulunduğu yerden yukarı. Kadın ilerledikçe dörtlüleri yanan ve kendini beklemekte olan aracı görür. 

Gittikçe çoğalan kalp çarpıntısı adamı görmeyi kaldıramayacağının sinyalini verircesine oradan uzaklaşmakla kalmak arasında gelgitler yaşatır. 

Adam kadını görmüştür dikiz aynasından ve çoktan koşarcasına inmiştir arabadan. Yerin, saatin, zamanın ve hatta geçen zamanında bir önemi yoktur o an. 

Uzak şehirlerde çarpan iki yüreğin birleşme anıdır şimdi. Kadın güçlüyü oynamak istercesine sağlam durma çabasında, adam ise her zamanki sevecenliği ile onu görmüş olmanın mutluluğunda. 

Arabaya bindiklerinde kadın yüzünü ezberlemek istercesine adama bakmakta. Öyle ya yıllardır hikayeleri hep ayrılıkla sonlanmakta. 

Onlar yakalayamadıkları zamanın pençesinde savruldukça, birbirlerinden inatla vazgeçmeyen iki aşık. Kadının kırgınlıkları var. Terk edilmişliklerine, yalnızlıklarına sebep görüyor adamı. 

Ama bu sefer kararlı, tek kelam etmeyecek ona. Suçlamayacak ve yıldırmayacak. 

Razı gelecek belli ki senede bir defa onu yaşamaya. Yol biterken varırlar gidecekleri yere. 

Konuşacak ne çok şey vardır oysa. Kadın kendi gibi olabilse defalarca atlayacaktır boynuna. 

Gün gün anlatacaktır çetelesini tuttuğu ayrılığın günlerini. Bu kez de fırsat bulamazlar uzundan uzadıya anlaşma yolu aramaya. 

Bilir kadın. Adam yine gidecektir uzaklara. Vedalaşmayı sevmeyen tavrıyla uzaklaşacaktır aşkın başladığı yerden ve gidecektir derin yalnızlığa. 

Onların kaderidir ayrılık. Kavuşmak hayalleridir, sevmekse boyunlarının borcu gibidir. Aylar, yıllar geçse ummadıkları anda yolları kesişir. 

Kadın kendini bu aşkın çıkmazına feda edercesine kapatmıştır başkalarına. 

Adam yollar uzaklaştıkça gaddarlığa bürünür, duygularını İstanbul’da bırakıp donukluğunu alır yanına. Alışmıştır artık kayboluşlara. 

Vedalar sarsar onu. Bu nedenle her seferinde sessiz olur gidişleri. 

Çünkü bilir kadının kaldırmaz yüreği. Saatler geçmesin isterken kadın gün bitiverir adamın yanında her zamanki hızıyla. 

Doyamamışlardır birbirlerine. Ama alışmışlardır birbirlerini bulup bulup kaybetmeye. 

Adam kadını eve bırakır yarın görüşmek üzere. Ancak kadın bilir ki adam dönmeyecektir, yarın gidecektir habersizce uzak şehrine. 

Vedalaşırlar ama en sıradan halleriyle. Kalpler yanıyordur içten içe. Bu senede son kez birbirlerine bakıp her seneki yalanlarıyla “yarın görüşürüz” deseler de dolar gözleri ikisinin de. 

İşte böyle dört yıllık bir hikaye. 

Adamın adı Sadettin. Kadının adı yok. 

Ve hiç olmadı zaten. Kadın karmaşık hayatların bitmeyen bekleyişlerinde, giden yolcunun arkasından el sallar kendince. 

Adı hüzün olur kimi zaman, gurbet olur, yol olur, yaş olur, hasret olur, aşk olur, kavuşmak olur ve sonra yine kaybetmek olur… 

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..