Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Dört yolcu iki anne

Pendik-Şişli arasında çalışan çift katlı otobüsün alt katında ve en arka koltukta yolculuk etmekteydim. Bir anne, arkadaki beşli koltukların en solunda oturmuş, elindeki şişlerle bir bebek süeteri örüyordu. Yüzü cama dönüktü, camdan da dışarıya bakıyordu ara sıra...

Bir süre sonra, durakların birinde otobüse binen bir anne de gelip, elindeki şişlerle örgü ören  annenin tam karşısına oturdu. Güler yüzlüydü. Giysileri siyahtı. Kendisi de, elbiseleri kadar olmasa da karaca biriydi. Kısa boylu ve tombulcaydı. Koltuğa oturur oturmaz içten bir tebessümle, anneyi selamladı, örgü ördüğü için de "Kolay gelsin!.." dedi.

Örgü örmekte olan anne de cana yakın birisiymiş ki, bir "kolay gelsin" cümlesiyle sohbete başladılar. O kadar çabuk anlattılar ki, hayatlarını birbirlerine, şaşırıp kaldım. Sonradan gelen anne Mersinliymiş...

"Ben erken evlendim", dedi ve kendini anlatmaya devam etti. "Erken evlendim, çocuklarım benimle beraber büyüdüler. Beş çocuğum oldu. Hiçbirini okutamadım. Okumadılar!.. Kızım, evlenmek istiyor; yakında düğün yapacağız... Okul yerine, zamanlarını bilgisayar başında tükettiler. "Bana da öğretin" dedim, ama bana öğretmediler. Biliyorum az çok da, şu "fesbuk" mudur, nedir oraya giremiyorum. Cahil kaldım, ben kendimi geliştiremedim...Hata yaptım..."

Mersinli olan annenin şu cümlesi içimi sızlattı:

-Ben erken evlendim, çocuklarım da benimle beraber büyüdüler...

Bir de, bir yandan İstanbul gibi bir yerde beş çocuğu büyütürken, kendini nasıl geliştirecek... Bu şehrin çilesi var, geçim derdi var, okulu var, okul masrafı var; var var var!... Bunlarla başa çıkmadan, ne rahat bir hayat yaşanır, ne de insanın kendini geliştirmesi mümkün olur...

"Çocuk gelinler..." haberleri sık sık çıkar ya basında; çoğu da büyümüyor ki...  Ya bir kurşuna, ya bir tekmeye, ya da bir tokata kurban gidiyorlar!.. Çocukları da kalıyor öksüz!..

Hiç unutamadım, Mersinli, o güler yüzlü annenin sözlerini!..

-Erken evlendim, çocuklarım benimle beraber büyüdüler!..

Anneler de büyürmüş demek ki, çileyle, meşakkatle karışık; çocuklarıyla beraber...

Örgü ören anne Erzincanlıymış... Kapalıydı, cana yakın ve O da güleryüzlü idi. "Ben çocuklarımı okuttum. Üç çocuğum var, üçünü de okuttum. Televizyon izlemedim ya da sesini çok kısarak izledim. Destek oldum onlara. Kazancımızı, çocuklarımızın eğitimine yatırdık. Karşılığını aldık ama... Şimdi mastırlarını yapıyorlar. Üç çocuğumdan da çok memnunum... Ben, bilgisayar kursuna gittim, iyice öğrendim ki beni kandıramasınlar, zarar verici sitelere girmesinler. Beni kandıramadılar... Şimdi zaten büyükler... İnşallah, Allah, herşeyin hayırlısını nasip eder onlara..."

Yorgundum... Çok konuşmaya bayılmama rağmen bu kez araya girmemeyi, konuşmamayı tercih ettim. Her iki anne de akıllıydı aslında... Ancak hayat prensipli yaşandığında başarı daha kolay elde ediliyor... Biri, belli ki daha prensipliydi...

Mersinli anne indi birkaç durak sonra, hepimize "iyi akşamlar" diyereki iyi dileklerde bulunarak...

Daha sonra, otobüse yeni binen kara paltolu, kotlu, çizmeli bir kızımız gelip örgü örmekte olan annenin tam karşısına oturdu. O da "Kolay gelsin!.." dedi, örgü örmekte olan anneye; ama çok fazla konuşmadı... Cebinden çıkardığı telefonla annesini aradı, yolda olduğunu ve az sonra evde olacağını söyleyip telefonu kapattı. Cep telefonunun kulaklıklarından müzik dinlemeye başlayarak, ara ara da uykulu gözlerini bir kapatıp bir açıyordu...

Örgü ören anne de indi... Güler yüzle ve selamlayarak bizleri gitti, O da...

Ben de iki durak sonra indim....

Annemin yaptığı çörek ve börek torbasıyla yürüdüm, yalnızlık  evime doğru...

İnsanlarımız ne kadar seviyor birbirlerini... Hayatın normal akışı içinde, hep doğal bir sevgi var, hepimizin içinde, yüzünde, selamında, konuşmalarında...

Akrabayız sanki birbirimizle...

Dertlerimiz çok... Acılarımız içimizde, evimizde; ama yüzümüzde her zaman bir tebessüm var...

Pendik-Şişli hattında yolculuk ederken, o otobüsün en arka koltuklarından birine oturarak yolculuk ederim ve her seferinde de insanımızın bir, ya da birkaç hikayesine tanık olurum...

Aslında bu hikayeler hepimizin hikayesi değil mi?!..

 

 

 

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..