Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Dörtleme 4. "Gülen Nar" al ki; gülüşü tanesinden haber verir.

Dörtleme 4. "Gülen Nar" al ki; gülüşü tanesinden haber verir.
 

YİĞİT KİŞİLERLE SOHBET, SENİ YİĞİTLERDEN YAPAR...ANCAK "NAR"I BİLENLER YİĞİTÇE GÜLÜMSERLER...GÜLEN NAR DİLE GELDİ VE CAN SUSTU!...işte O ÂN; GÜLDÜM!


Şu birkaç gündür bir parça yorulduğumu hissediyorum. Ama yorulduğuma da değdi, hani. Hem zaten arada sırada silkelenmeli insan. Kendine gelmeli… Oturduğu yeri, baktığı  yeri,  gördüğü yeri, yazı yazdığı, okuduğu, konuştuğu, soru sorduğu, cevap verdiği yerleri de değiştirebilmeli insan. Değiştirsin ki; iyi görsün! Hatta, yüreğimizi sükûnete erdirecek “o huzurlu” yeri bile zaman zaman yenileyebilecek “yürek taşımalı”… Bu değişiklikler “insan”a iyi geliyor. Hem tazeleniyor, hem neşeleniyor; hem de güçleniyorsunuz… Ve net görüyorsunuz!
Değiştirmeyeceğiniz, değiştiremeyeceğiniz şeyler de var tabii… Değişmez varlıklarımızı (Ne yazık ki; “hazinelerimizi” ifadesini tüm insanlara kullanamayacağım için, “varlıklarımızı” demek durumundayım!) tamamı ile yazmaya kalkarsam,  onlarca yeni denemeye ulaşırım. Ancak, bu yazımda insanın değiştiremeyeceği –Allah vergisi olan- dört temel varlığımızı söyleyebileceğim, yalnızca: “akıl”,”yürek”, “göz” ve “gülüş”…
“Allah, bu varlıklarını bütün ömrü boyunca birer “hazine”titizliğinde taşıyabilenlerden  eylesin bizi “demekle yetiniyor; bir ağacın gölgesinde hem yazımı yazmak hem de yazımı/YAZIYI okumak için, “yüreğin sessiz huzuruna” yeniden dönüyorum. Sessizlik, huzur ve güç… Ne âlâ!
Güçlü ve derinden bir yürek dile geldi:
“Tatlı olan nar tanesi olur. Çürümüş olanın SESİ olur. Mânâ ile birlikte olan bizzat ortaya çıkar. Çürümüş olan ise rüsva olur. EY SURETE TAPAN!  GİT, MÂNÂYA ÇALIŞ! Zira mânâ suret bedenine kanattır!
MÂNÂ SAHİPLERİNİN DOSTU OL Kİ; HEM İHSAN BULASIN VE HEM GENÇ OLASIN.
Bedendeki mânâsız can, kuşkusuz kındaki tahta kılıç gibidir. Kınında oldukça kıymetlidir; kından çıktıkça yakılmak için araçtır. TAHTA KILICI SAVAŞA GÖTÜRME. ÖNCE DÜŞÜN, İŞİN AĞLAMA OLMASIN.
Tahtaysa git başkasını ara;  elmassa neşeyle yaklaş. Kılıç, velilerin cephaneliliğindedir. Onları GÖRMEK sizin için kimyadır/iksirdir. Bütün bilginler böyle demiştir böyle: “BİLGİN, ÂLEMLERE RAHMETTİR…”
“NAR SATIN ALIYORSAN, GÜLEN NAR AL; GÜLÜŞÜ TANESİNDEN HABER VERİR!”
İşte Dostlar, O Ân, nar ağacının dalına sükûneti bozmadan elimi uzattım ve “gülen nar”ı edeple elime aldım.Gayrı ihtiyarî elimdeki gülen nara baktım. İçimde, yine aynı sesi duydum; aynı neşeyle devam ediyordu:
“Ey onun mübarek gülüşü! Gönlü, ağzından can kutusundaki inci gibi görünür. Gülen nar, bahçeyi güldürür. YİĞİT KİŞİLERLE SOHBET, SENİ YİĞİTLERDEN YAPAR. Sen kaya ve mermer taş olsan; “gönül sahibine varırsan” mücevher olursun. Temiz kişilerin sevgisini canına yerleştir. Sadece, hoş gönülleri sev.”
Elimde gülen narım olduğu halde; uzaklara, çok uzaklara baktım: Bir toz bulutu gördüm belli belirsiz. Sanki tahta kılıçlar da şakırdar gibiydi. Neyse!.. Bana öyle gelmiş olmalıydı. Hiç istifimi bozmadım! Ben ki güzel seslerin müptelasıyım. Ağaca yaslanmış halde, elimdeki -nasibim- gülen narı daha bir sıkı sardım.
Yüreğim, Gülen Nar’a güldü…  Gülen nar, cana güldü. Güldük…
Ben sustum; gülen nar dile geldi…İşte, bu vakit hazinem elimdeydi...

Yegâh Elif Mirzâde 
 

 
Toplam blog
: 191
: 769
Kayıt tarihi
: 21.07.09
 
 

“Yazı yazmak” bir Yürek Yolculuğudur. Okumak ve yazmak bana Edebiyat alanının kapılarını açtı… Ed..