- Kategori
- Haber
Dosdoğru inanmayanlar, sonunda “Helak” olurlar…
Ey Allah’ın varlığına ve <ı>“Bir”ı>liğine, Muhammed’in O’nun son <ı>“Elçisi”ı> olduğuna ve <ı>Kuran-ı Kerim’inı> Peygamberimize indirilmiş <ı>“Son”ı> ilahi kitap olduğuna inananlar…
Bunlara inandığınızı söyleyip de, emredilenleri dosdoğru yapmadıkça başınız beladan kurtulmayacaktır.
Bugün üzerinde durduğumuz en önemli gündemimiz, hiç kuşkusuz ki İsrail’in, Filistin topraklarında ortaya koyduğu vahşettir.
O İsrailliler ki, uğradıkları zulümden kurtaran Yüce yaratana bile kuşkuyla bakmışlardı, Musa’ya da bir zamanlar inanmamışlardı.
Bütün bunları Allah, Kuran-ı Kerim’inde bizlere bildiriyor. Bakınız Bakara Suresinin 40. ayetinden itibaren İsrailoğulları hakkında neler söylüyor.
Bakara Suresi 40. ayet: <ı>Ey İsrailoğulları, size lütfettiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size olan ahdimi yerine getireyim ve artık Benden korkun Benden.ı>
Bundan sonrasını açıp okuyun…
Neden okuyun?
Çünkü Allah, <ı>“…bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki Ben de size olan ahdimi yerine getireyim…”ı> diyor.
O halde <ı>“dosdoğru” ı>inanmayanların sonu <ı>“helak” ı>olmaktır.
İsrail’in bugün Filistin halkı karşısında ortaya koyduğu <ı>“Vahşet”ı> sahnelerine <ı>“Savaş” ı>demek veya <ı>“Meşru müdafaa” ı>demek çok zor, hatta imkânsızdır.
İnananların <ı>“parça parça” ı>oldukları, inanmayanların <ı>“Parçalama” ı>siyasetlerine çanak tuttuklarının farkına varmadıkları bir ortamda, kaçınılmaz sonuçlar da bunlardır.
Zaman zaman bazı yazılarımda <ı>“İnsanlara göstereceğiniz saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ve adalet, başarının temel kuralıdır” ı>ve <ı>“İnsanlara gösterdiğiniz saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ve adalet kadar toplum içerisinde değer kazanırsınız” ı>tezini savunurum.
Bakınız bu kelimeler rastgele sıralanmış kelimeler değildir.
<ı>Saygınını> olmadığı yerde <ı>sevgiı>, sevginin olmadığı yerde <ı>muhabbetı>, muhabbetin olmadığı yerde <ı>merhametı> ve merhametin olmadığı yerde <ı>adalet ı>olmaz…
Bunların hiçbirinin olmadığı yerde de ne yazık ki <ı>İnsanlıkı> olmaz…
Peki, <ı>İnsanlığın ı>olmadığı yerde <ı>İnançlı ı>olmaktan söz edilebilir mi?
O halde yapılması gereken şey, <ı>“Dosdoğru” ı>inanmaktır. Eğer <ı>“dosdoğru” ı>inanmıyorsanız ve Kuran-ı Kerim’deki ifadesi ile de <ı>“Parça parça” ı>olmuşsanız, bilesiniz ki Allah’a olan <ı>“Ahdinizi” ı>yerine getirmiyorsunuzdur.
O zaman Allah sizden yana olur mu?
Öncelikle Allah’ın varlığına ve <ı>“Bir”ı>liğine, Muhammed’in O’nun son <ı>“Elçisi”ı> olduğuna ve <ı>Kuran-ı Kerim’inı> Peygamberimize indirilmiş <ı>“Son”ı> ilahi kitap olduğuna <ı>“dosdoğru” ı>inandıktan sonra gereğini de elbette <ı>“Parça parça” ı>olmadan ve <ı>dosdoğru” ı>yerine getirmelisiniz.
İslam âleminin, İsrail’in Filistin halkına karşı giriştiği <ı>“Katliama”ı> karşı takındığı tavır, bölünmüşlüğün, Kuran-ı Kerim’in söylemi ile <ı>“Parça parça”ı> olmuşluğun göstergesidir.
Bilinmelidir ki <ı>“Parça parça”ı> olmuşluğu ortadan kaldırmadıkça, <ı>“Dosdoğru” ı>inanmadıkça İslam âleminin başına gelenler kaçınılmazdır.
Bu durum, emperyalizmin istediği şeydir. Dünya devletlerinin bu amaç doğrultusunda, İslam âlemi üzerinde oluşturdukları etkinin sonucudur.
Ne zaman ki <ı>“Parça parça” ı>olmuşluğu bitirir ve <ı>“Dosdoğru” ı>inanmaya başlarsak, o zaman dünyada <ı>saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ı>ve <ı>adalet ı>oluşacaktır.
Ancak o zaman kurtuluş vardır…
Atatürk’ün dünya görüşü ve politikası da bu değil miydi? Ama biz bugün dinin arkasına sığınarak ve <ı>“Parça parça” ı>olmuş vaziyette, <ı>“dosdoğru” ı>inanmayarak, bugün zulme uğrayan Arap milletleri gibi arkasından demediğimizi koymuyoruz ne yazık ki…
Ne yazık ki <ı>“Parça parça” ı>olup da <ı>“dosdoğru” ı>inanmayanlar helak olurlar…
Elbette Yüce Allah, <ı>“Parça parça”ı> olmayıp <ı>“dosdoğru” ı>inananların yanında olacak ve zalimleri de cezalandıracaktır.
<ı>06 OCAK 2009ı>