Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '07

 
Kategori
Dostluk
 

Dostlarıma ithaf ediyorum

Dostlarıma ithaf ediyorum
 

Beni benden daha çok tanıyıp, güvenip, seven,

Ve akıllarına, yüreklerine güvendiğim, sevdiğim,

Hatalarımın teklifsiz kefili, günahlarımın şahidi dostlarım.

Bu günlüğün, bugünkü bölümü size ithaf edilmiştir :))

Onlar benim dostlarım,

İsimlerini yazmıyorum kendilerini biliyorlar.

Dün bana çok takıldılar.

“Bir fincan kahveye bizi sattın, bloğuna Sevinç Hanımı yazdın bizi yazmadın, az kahvemizi de içmedin” diye başımın etini yiyip beni gülme krizine soktular.

“Sizin neyinizi yazayım? zaten yeterince hayatımdasınız, bir de yazdığım günlüğüme mi gireceksiniz?, lütfen yazara müdahale etmeyin, bana karışmayın” dediysem de dinletemedim.

“Sen bizim her şeyimize, giyimimize, saçımıza karışıyorsun, bizde senin yazdıklarına karışırız” dediler.

Onlar benim dostlarım,

Birbirimize baktığımız anda kahkahaları patlatıyoruz.Kullandığımız ortak dil yüzlerimize yansıyor. Konuşmadan neye ve kime güldüğümüzü biliyoruz. Baktığımız ve güldüğümüz her neyse aklımızdan geçen aynı, yorumlar çeşitli, zaten çoğunlukla dalga geçtiğimiz kişiler kendimiz.

Bir obje, konu veya kişinin beynimizde algılanışı ve verdiğimiz tepkiler farklı değil, yaşanılan üzüntü veya mutluluk, sevinç ya da hüzün.

Gözlerimizdeki bulutlanma, haber verir kederi, üzüntüyü, anlatmaya gerek kalmadan.
Aynı dünya görüşüne sahibiz, ülkemiz ve dünyadaki gelişmelerden aynı oranda endişeliyiz aynı oranda sorumluyuz, aynı oranda söyleyecek sözümüz var.

Onlar benim dostlarım.

Değer yargılarımız benzer.

Kişiliklerimiz çok farklı olsa da uzun yıllar birlikte yaşayan karı kocalar gibi birbirimize benzemeye başladık galiba zamanla.

Yaş farkı çok fazla değil, ama gizli bir hiyerarşi mevcut aramızda. Büyükler ve küçükler sınırlarını biliyor. Büyükler birkaç yıllık yaş deneyimini çok bilmişlik edasıyla kullanmaktan zevk alır gibiler, biraz da ukala.

Birbirine kızar, eleştirir söylenebilirsin, fakat bir başkası aynı şeyleri içimizden birisine yapacak olsa, yavrularını koruyan anne kedi gibi hırçınlaşmak ve karşı tarafı düşman ilan etmek doğal tepkilerden.

Eksikliklerimizi, sakarlıklarımızı, zaaflarımızı, hatalarımızı gizleyip saklamak gibi bir derdimiz yok birbirimize karşı. Çünkü biliyoruz ki yargılanmıyoruz. Eleştiriyoruz, eleştiriliyoruz ama akla dayanan, düşmanlık içermeyen, yapıcı eleştiriler bunlar, iyi niyetinden asla kuşku duymadığımız.

Sözlerimizin yanlış anlaşılmayacağını bildiğimiz için eğip bükmeden konuşabiliyoruz, dalkavukluk yapmadan söylemek istediğimizi söylüyoruz, biliyoruz ki o bizim ne demek istediğimizi, yüreğimizden çıktığı gibi anlar.

Sevgimizi saklamıyoruz, ”seni seviyorum” deyip, yüreğimizin bütün gücüyle birbirimizi kucaklayabiliyoruz.

Onlar benim dostlarım.

Aynı ailedeniz. Bir sürü annemiz, babamız, erkek ve kız kardeşlerimiz var. Çocuklarımız ve arkadaşlarımız var. Akrabalarımız var. Ailemiz çok büyük.

Ve ne kadar anne, baba, kardeş, eş, çocuk ve arkadaşımız varsa onlar kadar çok sorun, sevinç ve üzüntümüz, mutluluğumuz var.

Çıkarsız bir ilişki değil bizimkisi. Karşılıklı çıkar ve beklenti içindeyiz her birimiz. Sevgi, güven, sorumluluk, bağlılıktır beklenti ve çıkarımız.

Onlar benim dostlarım,

Çok zaman oldu tanışalı. Çok güzel günler yaşadık. Pişmanlıklar, keşkeler, kavgalar, acılar, umutsuzluklar, yaşadık birlikte. Dostluğumuzun hamurunda mutluluklar kadar acılar da var paylaşılan.

Diyorlar ki; “Bu zamanda dostluklar arkadaşlıklar bulmak zor”. Doğrudur belki. Ben onları bulalı çok oldu. Ama sonradan yüreğimin açık kapısından ismine dost diyeceğim çok kişiler girdi, hem de anlamına ihanet etmeden.

Onlar benim dostlarım, isimlerini yazmıyorum kendilerini biliyorlar. Onları seviyorum

 

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..