Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '08

 
Kategori
Dostluk
 

Dostluk böyle olur işte...

Dostluk böyle olur işte...
 

Kış mevsiminde Çeşme


Bayram geldi geçti,

Hani bazı bayramlar vardır ya, derin iz bırakırlar insanın hafızasında…

Bu bayram da onlardan bir tanesiydi benim için.

Halen etkisi altındayım…nedenini sorarsanız, bilmiyorum derim;

Çünkü hakikaten bilmiyorum nedenini…


Üç kusur yıl önce tanıştığımız İnternet arkadaşlarım Balçova-Termale, hem dinlenmeye hem de beni görmeye geleceklerdi bayramda.

Benim de dinlenmeye ve biraz stres atmaya ihtiyacım oluğu için, arife sabahını zor getirdim. Sabahın erken saatlerinde, Oto garda misafirlerimle karşılaşmamız, sarmaş dolaşlar muhteşemdi. Birbirimizi sadece sanal ortamda tanıyorduk. Yüzlerce defa web cam’la görüşmüş olsak dahi, ilk canlı görüşmemiz çok farklı bir şeydi. Çok heyecan vericiydi.

Bill Gates’in milyonlarca dünya insanlarına, yazılı, sesli ve görüntülü görüşme imkanlarını sağladığı için, biz de bu fırsatlardan maksimum derecede yararlanıyoruz.

O anda Bill Gates’in teknolojisini bir kenara bıraktık, ilk defa ve “canlı” görüşüyorduk… Rüya gerçeğe dönüşmüştü.

Birbirimize nasıl gözle bakıyorduk….tepeden tırnağa kadar birbirimizi süzüyorduk…Birkaç tatlı laflamadan sonra deh dedik ve daha önceden rezervasyon yaptırdığım, Termal Otelde bulduk kendimizi.

Ortam sakin, manzara mükemmel, karşılama da seviyeliydi. Misafirlerimi uzun yolculuktan sonra (İstanbul-İzmir) dinlenmeleri için Otel’e bıraktım ve “Don Kişot” un atına binerek Çeşmeye yöneldim.

Çeşmeye eriştiğimde, ilk önce sahili dolaşmak geçti içimden. Gezdim, dolaştım ve sahil kenarında bir lokantada çorbamı içtikten sonra tekrar Çiftliğe doğru (5 km.) yoluma devam ettim.

Çiftlikte de aynısını yaptım. Sahil boyu serin ve ıssızdı. Özlemişim ıssızlığı sanki.

Karşıdaki balıkçıların yanlarına giderek balık avlamalarını seyrettim. Sıcak kanlı biriyle uzun uzuna sohbet ettik. Kış mevsimleri, buralarda hayatın durduğundan ve krizden şikâyet ediyordu adam. (Keşke Başbakan olsaydım da adamın şikayetini dikkate alabilseydimJ))

Epey zamandır gelememiştim buralara.

Karşıdaki Chios-Sakız adası gözüme diken gibi batıyordu. Bir taş atsam, sahilde bana bakan yunanlıya isabet ettirebilecek kadar yakın görünüyordu. Neden, o kadar yakınımızda duran bu koskoca adayı yunanlılara verilmişti ki?

Villamın dışını içini kontrol ettikten sonra, asıl ıssızlık neymiş o zaman gördüm. Ses seda yok. Soba yok. İnternet yok. Laptopu açtım ve çalışmama başladım….

Bir süre sonra Balçovadaki misafirlerimin durumlarının iyi ve memnun olduklarını telden öğrendikten sonra biraz rahatladım.

Akşam geç vakitlere kadar depomdaki MB hakkındaki dosyalarımı inceledikten ve bir şeyler tasarladıktan sonra, birkaç saat uyku ile nihayet sabah olmuştu.

Bütün gün rutin işlerimle uğraşırken, öğleden sonra bir ara Cep’im çaldı:

- Ne yapıyorsun yalnız ve bu soğukta oralarda?

- Bir şey keşfettim..:)

- Ne keşfettin?

-Köpekler kedileri neden kovaladıklarını anladım?

-Nedenmiş?

-Biri dışarıda soğuktan tiril tiril titrerken, diğeri içeride sıcacık sobanın başında keyif yaptığı için.:)))

-Bizim durumumuzda kim kedi oluyor? Kim köpek?

-Şartlara baktığımızda, siz kedi oluyorsunuz, ben köpek.

-O zaman gel de barışalım. Biz nasıl olsa yeterince dinlendik.

-Bakarız! Dememle Termal Otelin yolunu tutmam bir oldu. Üstelik İnternette vardı orada…

Karanlık basmıştı. Formaliteleri yerine getirdikten sonra, odamın anahtarını alır almaz, aşkımla görüşmek için İnternete bağlandım.

MB Habercim yeni girilen Blog’ları sıralamış beni bekliyordu. Diğer taraftan da gelen mailler de beni bekliyorlardı. Gereken işlemlerimi yaptıktan sonra, yemek saati gelmişti.

Otelin Restorantına girdiğimde, misafirlerimin akşam yemeklerini yedikleri masaya yaklaştığımda, şakadan:

- Ben bu açık büfe ile baş edemedim. Yardımcı olurmusunuz lütfen? Ancak beni fark ettiler ve sevindikleri yüzlerinden okunuyordu zaten. Bayramlaştıktan sonra yardımcı da oldular sağ olsunlar, ne de olsa iki günlük tecrübeleri vardı bu mekanda.

Geç zamana kadar Bayram müziği eşliğinde beraber, yedik, içtik, eğlendik ve kapak olarak da oryantal dans ettik. Güzel bir akşam yaşadık…

Ertesi gün öğleye kadar o güzel ve doyumsuz sohbetlerimizden sonra geçici yuvama geri döndüm. Çiftliğe geldiğimde olmazsa olmaz, sahil turumu attıktan sonra, sahibini tanıdığım Smyrna Resturanta demiri attım. Kendisi İzmirli, eşi Arnavut-yerli.

Bir taraftan deniz manzarasını seyrederken, çok beğendim müzik eşliğinde ev yapımı yemeğimi ve içkimi yudumlarken, bol bol hayaller kuruyordum…

Tam karşıma oturan ve manzara seyrimi engelleyen iki kişiye baştan biraz gıcık olmuştum ama daha sonra bu gıcıklığımdan vazgeçtim, çünkü görünen oydu ki, onlar iki aşıktı ve benim kurduğum hayallerimin yönünü bile değiştirmeme neden olmuşlardı.

Mekan sahibinin sözüne göre, yan taraftaki Pansiyonda yatıp kalkan ve bu mekanda yiyip içen, İstanbullu iki arkadaşmışlar…

Helal olsun size! Demekten başka ne diyebilirdim ki?

Akşam oldu, sabah da oldu. Tam kahvaltımı yaparken telefon çaldı:

- Biz otobüse bindik, günübirlik ziyaretine geliyoruz.

- Buyurun.

Hem sevindim hem telaşlandım nedense…

Misafir dostlarımla tekrar beraber olmamızın mutluluğunu yaşıyordum.

Hava güneşli ve sıcaktı. Ismarlasak bu kadar güzel olamazdı. Sahil boyunca hep beraber, yol üzerinde çiçeklerin güzelliklerine baka baka, hem yürüdük hem sohbet ettik.

Sohbetimize müzik eşliğinde daha rahat bir ortamda devam edebilmemiz için yaptığım teklif oybirliği ile kabul edildi. Teklifim İzmirlinin mekanına yaslanmak idi.

Güzel sohbetlere doyum olmaz…söyleyeceklerimizin bir kısmı mutlaka içimizde kalır her zaman…iste sekte isteme sekte…


Arkadaşlarımın yüzlerinde ve gözlerinde parlayan memnuniyet pırıltıları beni de memnun etti elbette. İşte budur arkadaşlık dostluk denen şey.


Farkına varmadan hava kararmaya başlamıştı bile. Günübirlik ziyaret bu kadar olabilirdi herhalde. Otobüsle geldikleri gibi otobüse binip Balçova da sıcak yuvalarına geri döndüler. Tekrar görüşmek dilekleriyle….

Geçen hafta iş icabı Çeşmeye gittiğimde, hava soğuk ve yağışlı, dostlarımla bulunduğumuz yerlerde yeller esiyordu, izleri bile silinmişti….ama hafızamda kalan anılar sapasağlam yerinde duruyorlar…

 
Toplam blog
: 32
: 785
Kayıt tarihi
: 17.10.08
 
 

Otuz altı yıl Eğitim sektöründe: Meslek Öğretmenliği ve Yöneticilik yaptıktan sonra 1.5 yıl önce ..