Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '06

 
Kategori
Dostluk
 

Dostluk ne güzel şey

Dostluk ne güzel şey
 

Dostluk ağır basınca..


Dostluk; insana ne kadar sıcak geliyor bu sözcük değil mi?  Hep bir dost özlemi içinde olmamış mıdır insanlar?  Şöyle bir akşam üzeri,  deniz kenarında bir çay molasında paylaşılan dostluk. Her türlü menfaat beklentilerinden uzak iki insanın doyulmaz sıcak söyleşisi. Bir birlerinin gözlerinin içine bakan ve yaşadıkları o anın tadına varabilen iki DOST İNSAN.

Montaigne “Denemeler” adlı eserinde bakın nasıl bir dostluk tanımlaması yapıyor;

“ Dost ve dostluk dediğimiz çokluk, ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır. Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış kaynaşmıştır ki, onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum, o, o idi, ben de bendim.”

İnsanca yaşamanın erdemine varmış bir ruh beraberliği içinde en özel duygu ve düşünceleri güven içinde paylaşmak; dostu dinlemek ve anlamak, dostun sizi dinlemesi ve anlaması. Sohbet o kadar koyu ki, çaylar soğudu bile. Gözler bir anda suya dalıp çıkan beyaz martıya takıldı; sonra yine gözlerinin içine baktılar birbirlerinin, duydukları haz sözcüklerle anlatılamayacak kadar derindi. Zaman ne kadar da hızla akıvermişti. İşte sonunda ayrılık saati geldi, sarıldılar birbirlerine; tekrar göz göze geldiler, bir lezzetli anı terk etmenin burukluğu içinde ve en yakın zamanda buluşmak üzere vedalaşıp ayrıldılar. Birkaç adım attıktan sonra ve aynı anda ikisi de dönüp el salladılar.

Onlar yine de ayrı kalacakları bir sürenin başlangıcındaydılar. Ya, daha uzun ayrılıklar olsaydı dostlar arasında, bakın bu gibi durumlar için aynı eserde belirtildiği üzere; Horatius neler demiş; " onunla her şeyi paylaşmak zevkinden yoksun kalınca hiçbir zevki tatmamaya karar verdim. Her işte onun yarısı olmaya o kadar alışmıştım ki, şimdi artık yarım bir varlık gibiyim.”

Dostların bazen kısa bazen uzun ve zorunlu ayrılıkları, bırakın bu sevgiyi azaltmayı, tam tersine daha da kuvvetlendirir. Kısa ve uzun ayrılıklar bazı hallerde, karı koca arasındaki sevginin de derinleşmesini sağlar. Özlem çok büyüktür, var olan sevgiyi adeta perçinler. Kavuşmaları ise her zaman bir öncekinden daha coşkuludur.

Dostluk bazen, fedakarlık da gerektirebilir. Böyle anlarda koşulsuz dostunuzun yanında olmalısınız, hatta eğer dostunuzun iyiliği için süreli veya süresiz bir ayrılık gerekliyse buna gönülden ve severek, isteyerek katlanmalıyız, onu bir daha görememe bahasına da olsa… Gerçek dostlar birbirlerine sitem de etmezler, eğer sizi arayamamışsa, arayamamıştır siz de bunu bilir ve asla ona olan güven duygusundan uzaklaşmazsınız.

Yaşamınızı paylaşacak güzel dostlarınız varsa eğer, hayatın zorluklarına ve bazen de acılarına direnmek, dayanmak çok daha kolay olacaktır. Ve size bu güveni, huzuru veren dostlarınız olduğu sürece mutlu bir insansınız…

Hoşça kalın dostlarım.




Not: Kaynak, Montaigne ( Denemeler )
Türkçesi Sabahattin Eyüboğlu





 























 

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..