Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Dostoyevski öyküleri ve kürek cezası

Dostoyevski öyküleri ve kürek cezası
 

Dostoyevski , ÖYKÜLER ... Raflarda görünce dayanamadım. Dostoyevski'den Öyküler. Ergin Altay çevirisiyle okurlara sunuyor İletişim Yayınları. Elimdeki 2.baskısı, ilki gibi 2009. Her baskının kaç adet olduğunu eskiden yazan İletişim de artık vazgeçmiş sanırım. belki de bilimsel araştırma türleri için yazıyorlardı emin değilim.

Dostoyevski'den ciltler dolusu roman okumuşluğum vardır, kimini de çok önceden okuduğumdan unuttum, hatta uzun öyküleri sayılabilecek romanlarını da okudum ama öykülerinden haberim yoktu.

Joseph Frank'ın önsözü, Dostoyevski'nin ancak güncesinde ya da Troyat 'ın Dostoyevski'sinde bulunabilecek bir takım önemli detaya da açıklık getirmiş. Bu bağlamda pek hoşuma gitti. Andre Gide 'den Dostoyevski ise okunmayı bekliyor. Bir sevgili arkadaşımız Yeşim Dinçer 'in önemli araştırması Ecinniler'in Gölgesinde adlı yapıtı da YORDAM yayınlarından ilginizi çekecektir.

Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski, bir doktorun oğlu olarak 1821'de Moskova'da dünyaya gelir. Zorba, cimri ve çoğunlukla sarhoş bir baba ve hasta bir anne ile birlikte tüketir çocukluğunu hastane lojmanlarında. Annesi ölünce Petersburg Mühendislik Mektebine gönderilir kardeşiyle birlikte. Aşırı duyarlıdır, insanlardan kaçarak, kendi dünyasında hayallere dalarak ve kardeşi Mihail ile söyleşerek yaşamın acı gerçeklerinden kaçma yolunu seçer. Tam da bu noktada Dostoyevski'nin içine kapalı, ve insanlardan uzak biri olarak onca şaheseri üretebilmesi önemli geldi. Çünkü yazacak kişinin insanları çok iyi tanıması dolayısıyla, büyük ölçüde sosyalliği kuvvetli bir kişilik olmasını düşünürdüm hatta içe kapalı olmanın bir yazarın şanssızlığı olduğuna karar vermiştim daha iki gün önce. Düşünüyorum da içine kapalı olması belki de dünyada olan bitene gözlerinin kapalı olduğu anlamına gelmeyebilir. Evet, böylesi daha doğru sanırım. Belki anlamsız gürültü patırtılar içinde boşa akacak zamanlar, uçacak sözcükler yerine, uzaktan kazandığı gözlem gücünün verilerini, içe kapalı dünyasının yalıtılmışlığında katlayarak çoğaltmak ve derinleştirmek de olabilir büyüklüğünün nedeni.

En yakını bile olsa, bardağın taştığı bir öfke anında onun, o nefret edilenin "geberip gitmesini" yaşamında bir kerecik bile istemeyecek kadar yüce gönüllü ve sabırlı insanlar var mıdır bilemem ancak görünen o ki Dostoyevski çoğunlukla sarhoş olan babasının zalimliğinden yaka silkmiş. Onun ölmesini dilemiş. Babasının ölümünden sonra suçluluk kompleksine kapılıyor Freud'a göre. Nefret edilenin ardından duyulan suçluluk duygusu, hani ölmesini diledim ve öldü gibisinden neredeyse batıla kaçan, gerici bir koşullanma. Haydi bir an için Tanrı orada ve sesini duydu diyelim, hemen o kötü dileği yerine getirir mi be çocuk? O zaman onca iyi dilekler niye gerçekleşmez, edilen onca dualara rağmen? İşte baskıcı dinsel eğitimler alan kişilerin bu muhakemeyi yapacak cesarette olmamasıdır bugün dahi yaşanan onca sorunlar. Neden, niçin soranların karşısına dinlerin o bağnazlık ve gericilik duvarı kale gibi dikilir de hoşgörü yanını neredeyse yok eder. Sorgulayamazsın çünkü günahtır, cezası da ölüm. Bu tür koşullanmalar, çocukluklarında, üstelik her türlü ahlaksızlığın ve rezilliğin göz göre göre fink attığı ortamlarda , dini eğitim kalıplarının baskısı altında yaşamları şekillendirilen kişilerde sıkça görülür. Vicdanı kuvvetli olanlarda ise çelişkiyi bir türlü çözemedikleri için adına ruhsal bozukluk denilen, aslında dayatılanla, özgür düşünmenin savaşımı olan durumlara dönüşür. Zaman bulunca dönüp Dostoyevski'nin yaşamında kökleşmiş olan aşırı baskıcı Hristiyan unsurun nereden geldiğini araştıracağım kuşkusuz.

İşte bu suçluluk duygusuve vicdanı arasında verdiği mücadele sonunda SARA nöbetleri olarak dışa vurulur.. Gogol , hani şu paltosundan tüm yazarların çıktığı büyük yazar Gogol'ün etkilerini taşıyan ilk romanı İNSANCIKLAR, devrin önemli Rus eleştirmeni Belinski tarafından övgüyle karşılanır. Belinski'nin mektupları (mıydı) var bende ama bulamam şimdi. Bu Dostoyeski'yi coşturur, mutlu eder ama ardından gelen ÖTEKİ ( 1846) ve Ev SAHİBESİ (1847) aynı eleştirmenin alaylarına hedef olunca ruhsal çöküntüye düşer, derdinden hasta olur, dış dünyadan kopar ama Dostoyevski'de şu güç vardır. Parçalanan, dağılan benliğini çözümleyerek bence yazarak toparlaması. Şüphesiz Dostoyevski'nin yazmaları herhangi birinin sıkıntı anında deftere çiziktirdiği karalamalara da benzemez. Dış dünyadan kendisini uzak tutsa bile, eserlerini dünya , insanlar ve toplum okusun diye onlara sunmak için yazmaktadır. Bu nedenle inceliklidir ruhsal çözümlemeleri ve Psikiyatrinin babası sayacağımız Freud 'un dahi ilgi odağı olmuşlardır.

1848 de BEYAZ GECELER ve BİR YUFKA YÜREKLİ de başarısız bulunur. Petraşevski'nin çevresindeki genç suikastçılara katılır , tutuklanır ve ölüm cezasına çarptırılır.( 1849) Son anda canları bağışlanır ve Sibirya'da dört yıl kürek cezasına çevrilir. Ondan sonra da acıdığı için yoksul bir kadın, Marya ile evlenir. 1859'da Petersburg'a dönmesine izin verilir. EZİLMİŞ VE AŞAĞILANMIŞLAR, ÖLÜ BİR EVDEN HATIRALAR (1862) (ki ben bu çeviri adının daha önce sanırım Varlık Yayınlarından ÖLÜLER EVİNDEN ANILAR olarak çevrildiğini, hatırlıyorum ve eski adıyla İletişim'in seçtiği bu ad arasında anlam farkı bulduğumu ve yadırgadığımı da söylemeden geçemeyeceğim, başka kitaplarında da var bu isim değişiklikleri sanırım Neden Ecinniler Cinler olmuş, o isme hiç mi hiç ısınamadım Cinler'e ) kendini yeniden kabul ettirir. Kardeşiyle birlikte iki dergi kurar ve burada Slavcı düşüncelerini savunduğu makalelerini yayımlar.

İletişim'in büyük metafizik romanlarının ilki diye işaret ettiği, ama benim kabul etmediğim yani elbetteki metafizik olduklarını kabul etmediğim büyük romanlarının ilki YER ALTINDAN NOTLAR (1864) ve ardından , SUÇ VE CEZA ( 1866) , KUMARBAZ ( 1867) , BUDALA( 1868), EBEDİ KOCA( 1870), CİNLER( 1872)8 (İşte bir tane değişik isim daha , kırk yıllık Ecinniler olmuş size, CİNLER) gelir. Bu arada sık sık Avrupa'ya gitmektedir, karısı da vereme yakalanır ve ölür. Borç içindedir Dostoveyski , kumar oynamaktadır ve daha yazmadan romanlarını yayımcılardan para almaktadır.Eserlerini daha çabuk yazabilmek amacıyla sekreter olarak tuttuğu Anna ile evlenir.( 1867) İlginçtir ki para kazanınca da Avrupa'nın kumarhanelerini dolanmaya başlar, yeni eşiyle birlikte. Kızı doğar ama kaybederler. Kızının ölümü deliliğin eşiğine sürükler Dostoyevski'yi. DELİKANLI ( 1875) , BİR YAZARIN GÜNLÜĞÜ ( 1876), KARAMAZOV KARDEŞLER (1879-1880)
Büyük çaplı bir tasarımı olan BİR BÜYÜK GÜNAHKARIN YAŞAMI adlı tasarımını gerçekleştiremeden, 1881 yılında Petersburg'da ölür.

Aslında yazıya başlama amacımdan saptım. Öyküleri konusunda özellikle TİMSAH adlı öyküsü etrafında koparılan fırtınaları anlatacaktım. Bunu da artık öyküleri okuduktan sonra yazarım. henüz yarısındayım. Bu arada hep aklımı kurcalayan bir şey de uçsuz bucaksız bozkırlarda verilen KÜREK Cezası'nın ne olduğudur. Hani çim kayağı olduğu gibi, çim küreği, bozkır küreği de mi var demek çok absürd olacak ama yine de aklımdan geçenleri olduğu gibi aktardım bu yazıda. Herhalde kürek "kayıkçının küreği" değil de madencinin küreği olmalı değil mi, ne dersiniz.? Maden kazmak ya da demiryollarını döşemek için tutuklular kullanılmıştır sanırım.... Bunun dışında metafizik roman nedir, ne değildir galiba bunu da doğru dürüst araştırmam lazım. Unutmadan bu dizinin, İletişim'in Dünya Klsikleri Dizisinin editörü de Nobelli yazarımız Orhan Pamuk.
ezgiumut 26 Mart 2010


http://tr.wikipedia.org/wiki/Fyodor_Mihaylovi%C3%A7_Dostoyevski

Öyküler Dostoyevski, çev Ergin Altay İletişim yayınları, İst 2. baskı 2009

Ayrıca Türk romanı ile Dostoyevski'nin Ecinniler romanı arasında ilgileri araştıran aşağıdaki kitap önemli:

ECİNNİLER'İN GÖLGESİNDE, Yeşim Dinçer, YORDAM KİTAP, 2009 ( Ecinnileri ve Türk Romanında yansımalarını inceleyen önemli bir araştırma.)

http://www.birgun.net/book_index.php?news_code=1264079309&year=2010&month=01&day=21


 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..