Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '08

 
Kategori
Kitap
 

Dövüş Kulübü, Chuck Palahniuk

Dövüş Kulübü, Chuck Palahniuk
 

Kendince güzel bir işi var, kariyeri iyi. Oldukça pahalı, zarif ve popüler, markalı mobilyalarla döşenmiş bir apartman dairesinde oturuyor. Ünlü bir otomobil firmasının kaza raporlarını hazırlayan biri. Aldığı talimatlar doğrultusunda firmanın parasal kazancına göre rapor düzenlemekten sakınmayan, iş dünyasının tüm kurallarını özümsemiş, sistemin nimetlerinden faydalanan, hızlı, bıçkın, iş bitirici; toplumun kuralları ile iyi geçinen, açıklarını kendi kurallarına uydurmakla oldukça başarılı bir iş adamı.

Ama bir sorunu var. O yalnız biri. Ayrıca öyküyü bize kendi ağzından anlatan kahramanımız. Anlatıcımız.

Yalnızlığı, topluma uzak duruşluluğu, aslında içe kapanıklığı ile dış görünüşünde hissedeceğimiz sakinliği; bunlar, anlatıcı hakkında okurken edindiğim psikolojik tanımlamalardır.

Anlatıcımız, boş zamanlarını, amansız hastalıkların pençesine düşmüş insanların toplantılarına katılmakta geçirir. Bu, bilerek ve isteyerek yaptığı bir tercihtir. Terapilere katılan insanların gelecekleri umutsuzluk duygusu ile bezenmiştir ve kendi tabirleriyle kendi yaşamlarının dibine vurmuşladır. Bireylerin birbirlerine içini dökmeleri ile geçen bu seanslar, herkesin birbirini içtenlikle dinlediği, rahatladığı ve umutlandığı toplantılardır. Sırf bu nedenle anlatıcımız, olası gündelik yaşamında bir türlü bulamadığı yakınlığı, içtenliği, belki de belirli bir zaman sonra ölecek bu insanların toplantılarında arar. Birbirine sarılıp ağlama seanslarında rahatlayan, umutsuz ve karamsar bu insanların umutsuzluklarından umut kazanan bir kişiliktir kendisi.

Farklı zamanlarda katıldığı değişik seanslarda dikkatini biri çeker. Sonradan öğrendiğimiz üzere kendisi Anlatıcı ile aynı nedenlerle terapilere katılmaktadır ve adı da Marla’dır. Hem de hasta olmadığı halde bunu yapmaktadır. Bakın siz ona! Anlatıcıyı göre bu eleştirilecek bir durumdur ve bunu yapmaya hakkı yoktur. Onun katıldığı seanslara patavatsızca gelmekte ve onun hakkını, seanslardan alacağı kazanımları gasp etmektedir. Dış görüşünü ile toplumdan ayrılan, dışa soğuk bir genç kadındır kendisi ve anlatıcımıza hiç de çekici gelmemektedir. Karşılaşmaları engellemek için kendi aralarında anlaşma yaparlar ve anlaşmaya göre kimse diğerinin katıldığı seanslara katılmayacaktır.

Anlatıcımız, kendi iş yaşamı nedeniyle sık sık iş gezilerine gitmektedir ve çıktığı rutin iş gezisinden birinde aniden Tyler Durden ile karşılaşır. Aslında bu bir karşılaşma mıdır, bunu tam bilemiyoruz. Tyler Durden aniden onun bulunduğu ortamda belirir. Tyler Durden’in kişiliği, onun idealini kurduğu kişiliktir aslında. Olmak istediği ama bir tülü olamadığı, her yönüyle gizliden gizliye hayranlık duyduğu bir kişidir. Girişken, kafasına koyduğunu yapan, anarşist biridir o. Onun ortaya koyduğu düşünceye göre, toplum kuralları sadece tüketim araçlarını desteklemek için düzenlenmiştir ve yapılması gereken toplumun bize öngördüğü tüm kuralları çiğnemektir. Onun duruşu, yalanlar içerisinde yaşatıldığımız bu düzene, nefret duygularımızı açığa çıkaran bu tüm dayatmalara, para ve hırs duygularıyla bezendirilmiş atlatıcı reklamlara, bize bunları kabul ettirmeye zorlayan, mantığımıza uygun hale gelmesini sağlayan tüm manipülasyonlara karşı bir duruştur. Bu kabul edişten, bu manipülasyondan kurtulmanın yolu ise fiziksel acılarla kendine gelmektir.

Tyler Durden’in ile Anlatıcı arasında çıplak elle yapılan bir dövüş sonucunda ortaya çıkan “fiziksel acı” kuramı, ülkenin her yerine kısa bir sürede yayılan dövüş kulübü zincirlerinin oluşturulmasına kadar varacaktır. Dövüş kulübü müdavimleri, Tyler Durden’in anarşist kişiliğine sahip çıkan müritler ordusu haline gelecektir. Tyler Durden’in manifestosu ülke geleninde Dövüş külübü müdavimlerince eyleme dökülen bir felsefe olacaktır. Tyler Durden’in Marla ile girdiği çılgın ilişki ise Anlatıcı’nın göz ardı edemeyeceği bir kıskançlık duygusu da yaşatacaktır. Marla ona ne kadar itici gelse de bunu hissedecektir.

Tyler Durden, Anlatıcı, Marla ve müritler ordusu arasında akıp giden bu kitapta, kendisini çok başarılı bulduğum, beğendiğim Chuck Palanhiuk’in sıra dışı anlatımını ve insanı derinden sarsan, düşündüren cümlelerini bulacaksınız. Kitapların sinema uyarlamalarına karşı dudak büken birisi olarak, 1999 yılında filmi de çekilen bu kitabın beyaz perdedeki halini de çok başarılı buldum. Kesinlikle izlenmesi veya en iyisi okunması gereken bir eserdir bu. Anlatıcının sahip olduğu güzel mi güzel apartman dairesinin patlayıcılarla havaya uçurulmasından tutun da, kitabın ardı ardına akan sayfalarında inanılmaz sürprizler ve inanılmaz bir son bekliyor sizleri.

 
Toplam blog
: 136
: 1494
Kayıt tarihi
: 16.02.07
 
 

Yaşam ışığını 1968 yılında Bafra’da gördü. İnşaat Mühendisi ve aynı sektörde yazılım geliştiren bir ..