Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Haber
 

DTP, Kemalistlere yükselen Siyasal İslama karşı ittifak önerdi

DTP, Kemalistlere yükselen Siyasal İslama karşı ittifak önerdi
 

Oldukça garip bulacağınızdan eminim ama teklif oldukça ciddi. 03.02.2008 tarihli (dün) Radikal Gazetesinin, Radikal 2 ekinde bir yazısı yayınlanan DTP eski eşbaşkanı Aysel Tuğluk, yazısında dünyada ve Türkiye’de dönüşen siyasi şablonu anlattıktan sonra, toplumun ulusalcı kanadının diline oldukça yakın ifadelerle AKP’yi eleştirdi ve Kemalistlere ortak mücadele teklif etti.

Aysel Tuğluk’un yazısında yer alan bazı ifadeler şunlar;

“Kemalistler, sol muhalif ve aydın çevreler Kürtlerle uzlaşmanın kaçınılmazlığına inanıyorsa, ılımlı İslam denilen ve aslında ne olduğu, nasıl tanımlanacağı çok da belli olmayan ve tamamen “imparatorluk" güçlerinin imalatı bu projeye karşı modern aklın ve demokratik kültürün birbirini kabul eden zemininde buluşabilirler”

“………… Cumhuriyet’in kuruluş sürecindeki tarihsel deneyimden de yararlanarak, yeniden bir ortaklık kurulması gerektiğinden söz ediyorum. Cumhuriyet’in savunucuları olduklarını iddia edenler gerçekten samimilerse Kürtlerle hesaplaşmaktan vazgeçip, kendileriyle hesaplaşacağı aşikar gerici güçlere karşı Kürtlerin desteğini aramalıdır.”

“Cumhuriyet’in kazanımları Türk – İslam karışımı bir milliyetçilik/dincilikle bitirilmek isteniyor. Kemalizm eğer Cumhuriyet aydınları tarafından sol ve demokrat yorumla güncelleştirilebilseydi bunun önüne geçilebilirdi. İşte o zaman demokratik ulus var edilebilirdi ve dincilik de, aşiretçilik de, ırkçılık da bugünkü tehlikeli düzeyine ulaşamazdı.”

“Türkiye’de özgürce/kimliğimizle/eşit bir şekilde cumhuriyet içinde yaşama kararlılığındayız. Ne Ortadoğu’daki işgal gücü ABD’den medet umarak ne de demokratik Kürt siyasetini geriletir pragmatizmiyle gerici/tehlikeli tarikat ve cemaatlere göz yumularak sorunlarımızı halledebiliriz”

Aysel Tuğluk’un yazısında yer alan ifadeler son derece açık. Zamanında ciddi çatışmalar yaşadığı Kemalist kesime ve tırnak içinde “Cumhuriyet’in savunucuları olduklarını iddia edenlere” bir işbirliği teklifi ortada. Ayrıca bu yönden gelen işaretler bu kadarla da sınırlı değil. Takip ettiniz mi bilmem, yine aynı tarihte yayınlanan Taraf Gazetesinin manşeti de, Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni ve yardımcısı olan Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın Kandil Dağı’nda PKK üst düzey yöneticileri ile yaptıkları söyleşiydi.

Bu söyleşinin tartışılabilecek çok farklı yönleri olmakla beraber, konumuzla ilgili kısmı da oldukça ilginç. Söz konusu şahıslara AKP siyaseti ile ilgili sorulansoruya verilen yanıt şu; “……Erdoğan 2005‘te Diyarbakır’da Kürt sorununu tanıyınca buna karşılık verdik; ‘Tek bir eylem yapılmamalıdır’ dedik. Ama AKP’nin samimiyetinden kuşkumuz var. Başbakan Erdoğan bukalemun gibi. Kürt sorununun çözümünde istikrarlı değil. Sonuçta tezkereyi onlar çıkardı; politikasını ‘imha’ üzerine kurdu. İsrail’den ABD’ye, İran’dan Suriye’ye kadar herkesle bizi imha etmek için anlaşma yaptı. Her şeyi orduya yüklemeyelim. Her şeyi de ordu yapıyor denemez.”

Gazetede yapılan söyleşiyi yorumlayan Ahmet Altan yazısında, PKK’lıların Türkiye’deki türban sorununa bakışını kısaca şöyle özetliyor; “ Türbanın serbest bırakılmasına şiddetle karşı çıkıyorlar. Öyle şeyler söylüyorlar ki türbanla ilgili, o konuşmaları bir CHP kurultayında yapsalar ortalık alkıştan kırılır”, “….Çok güçlü bir düşmanlıkları var AKP’ye. ‘Takiyyeci, güvenilmez, bukalemun, halkı kömür dağıtarak kandırıyor türünden Türkiye’deki siyasi hayatta sıkça duyulan suçlamaları tekrarlıyorlar”

Sözü geçen ifadeleri samimi ve dürüstçe bulmayarak, günümüze kadar vatan haini ilan edilen bir çevre ile bu konuda dayanışma sergilemenin doğru olmadığını söyleyen birçok insan çıkacağından eminim. Bende böylesi bir ittifakı doğru bulduğumu söyleyemem (Kürtlerle Türkler arasındaki siyasi bir ittifaktan değil, Kürtlerin şiddete bulaşmış kesimleri açısından söylüyorum) Ancak, emin olmanızı isterim ki, bahsi geçen teklif kısa zamanda su yüzüne çıkan bir muhatap bulamasa da, bu yönde bir eğilim olabilmesi kuvvetle muhtemeldir.

Ben olayın bir nebzede olsa farklı bir yanına bakmak istiyorum. Gelecek zaman diliminde taraflar arasındaki ilişkiler nasıl gelişir bunu bilmek mümkün değil ama ortada siyaset kurumunun bir başarısı olduğu kesin. İster beğenelim, ister beğenmeyelim, AKP'nin sivil siyaseti PKK’yı da fazlasıyla tedirgin ediyor. Gelecek yerel seçimlerde AKP’nin güneydoğudaki birçok ili, belki de en başta Diyarbakır’ı alabilme ihtimali, Kürtlerin temsilcisi olduğu iddiası taşıyan bu yapının her biriminde bir telaş havası yaratmış durumda. Hatta bu olasılıktan, askeri operasyonlardan daha fazla çekindikleri de ortada.

Aslında, her kriz döneminin fırsatları da beraberinde getirdiği gerçeğinin bir örneği ile karşı karşıya olduğumuzu da düşünebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin son dönemdeki akılcı adımları ile uluslararası camiada da köşeye sıkışan ve askeri anlamda da ağır darbeler alan şiddete bulaşmış Kürt siyasetinin, Türkiye’de değişen güç dengeleri üzerinden kendisine bir çıkış noktası aradığı kesin. Büyük olasılıkla, kendilerince “onurlu bir geri çekiliş” veya mücadelenin yönergesini değiştirme operasyonuna gerekçe üretme arayışındalar. Bu noktada yükselen Siyasal İslam’la mücadele için, Cumhuriyetin temel değerleri üzerinden, cumhuriyetin savunucuları ile siyaset konusunda kısmı uzlaşmalara gitmeyi de hedeflemeleri oldukça muhtemel. Bu uzlaşmanın gerekçesi de, bir yanıyla şiddet politikalarının tükenmiş olması kadar, dayandıkları toplumsal kesimin ayaklarının altından kayması ve yokoluş tehlikesi ile karşı karşıya olmalarıdır.

Siyasetin devreye girdiği noktadan çok fazla çekinmemek gerekiyor. Belki ortaya çok sağlam temellere dayanmayan, ilkesiz ittifaklarda çıkabilir ama bu insanların dağ başında çatışmasından her zaman daha iyidir. Siyaset dediğimiz şey de zaten toplumun farklı oluşumları içinde yaşanan fikre ve imkânlara dayalı mutabakatlardan ve karşı duruşlardan başka nedir ki?

22 Temmuz seçimlerinden önce Deniz Baykal, Erbakan, İlhan Selçuk, Veli Küçük, Tuncay Özkan, Süleyman Demirel'le simgeleşen ittifakı gördükten sonra insana hiçbir şey şaşırtıcı gelmemeye başlıyor bu ülkede.
 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..