Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

DTP kapatıldı! Sırada ne var?

DTP kapatıldı! Sırada ne var?
 

DtpKapatıldı! Çözüm üretmek mi Kökten Çözüm mü ?


Bir haftada gündem ve Türkiye’nin siyasi yol haritası nasıl da değişiverdi. Cepheler ayrı ayrı örneklerle yeni siyasi gündem yorumları getirebilir artık hem de dönüp baktığımızda bu boşluk aylar veya yıllar değil bir haftada oluşmuş bir boşluktur. Bu boşlukla gündemimiz doldu ama barış sürecine büyük darbe vuruldu. İlk açıklanmasıyla heveslendiğimiz, ümitlendiğimiz her şey bir haftada tepetaklak oldu.

17 yaşında dershaneye giden tek hayali üniversite okumak olan gencecik kız bir aylık yaşam mücadelesini kaybetti. Tokat’tan 7 fidanın acı haberi geldi. Diyarbakır’da eylemde üniversiteli gencecik bir yurttaşımız asayiş amaçlı orada bulunan bir polis tarafından vuruldu. Biraz soğudu üstüne bir de Anayasa mahkemesi -detaylarıyla -anayasayı çiğneyerek DTP’yi kapattı. Aynı tas aynı hamam siyasi hayatımızda rüzgar birden ters esti ve savaş borozanları yeniden öttürülmeye başlandı. Bu sefer tehlike çanları sokaklar içinde çalıyor. Gerilim tırmanıyor.

Barış istemeyen godamanlar, kozları yarattı mı yoksa onların eline mi yaradı bu kozlar yorum yapmak güç ama savaş naracılarının ağzının suyu aktı, salyalarını şimdi bu olaylar üzerine dökerek ilerleyip çokça prim toplama zamanı. Anayasa mahkemesi merakla beklenen kararı vererek bu olayların üstüne çözüm olarak muhattap olacak kurumu kökten kapattı. Çözüm yerine kilit 27. Defa siyasi hayatımızda alternatif oldu. Kapatılan 27. Parti DTP ne barış sürecine ne demokrasiye ne de huzura katkı sağlamadığı gibi ülkeyi daha çok zor durumda bıraktı. Hem insan hakları konusunda hem de barış sürecinde ağır yara aldık. İşin hukuksal boyutuna bakanlar anayasa mahkemesinin ne kadar titiz çalıştığına bakarsa eşit mi yoksa siyasal mı olduğu gözardı edilmezse darbe yasalarıyla yönetilen ülkemizin müstesna mahkemesinin ne kadar hukuksal ve ne kadar adil davrandığı ayan beyan ortadadır.

Bir tarafta ağzı salyalı güruh diğer tarafda eli silahlılar yine bizim gibilerin hülyasını çaldı. Kan döküldü, canlar yandı adım adım ilerleyen süreç on beş yıl geriye gitti. Umut kaybedilmemeli ama şu kambur atılmalı hem de acilen. Rüyamızın ortasında bizi sallayarak ve şiddetle uyandıranlara bir dur demeli.Yoksa her rüyaya daldığımızda bunlar daha da vahşileşecek.
Dönelim anayasa mahkemesine. Ahmet Altan’ın değindiği gerekçesi yazılmayan karar açıklanmaz maddesine değinmiyorum bile. Bir ülkede anayasa mahemesi anayasayı çiğniyorsa ne kadar titiz ne kadar adil olduğu zaten bütünen tartışmalıdır.

“Eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği gerekçesiyle” DTP oy birliğiyle kapatıldı. Barış görüşmelerinde muhattap alınmayan, kamptan gelenlerden 1 gün önce haberi olan bir parti ve barış için sağlam duruşu ve özverili tavrıyla her zaman dengeli olan bir siyasi parti başkanının, ülkeyi kafes planlarıyla çocuk öldürmeyi göze almış, gözünü kan bürümüşlerden daha çok böleceğine inanmıyorum. Hatalı çıkışları barış görüşmelerini etkileyecek açıklamaları olmadı mı ? oldu. İçinde fikir ayrılıkları oldu yanlışlar da oldu ama her şeye rağmen bu ülkede barış için en önemli muhattaplardan biri ortadan kaldırıldı. Dağa çıkarım diyen Bahçeliyle, Ergenekonun avukatıyım diyen Baykal devlet partisi oldukları için bölünme tehlikesi görülmedi ve bu demeçlere göz yumuldu. Bu tutarsızlık aslında ağızları açık bırakacak cinsten değil. Çünkü o kadar hırpalandık ki halk olarak bizim ağzımızı açık bırakacak olay zor gelişir. Çözüm aramaya gitmeden direk parti kapatmayı huy edinmiş bir mahkeme, ona çanak tutan bir dolu siyasetçi ve evden alkış tufanı koparan milyonlarca insanımızla bu sezonki parti kapatma törenimizi de sonlandırmış bulunuyoruz.

Gitgide ayin haline gelen bu çözüm kökten her şeyi ortadan kaldırsa da kabuk bağlayan yaranın kabuğunu şiddetle tekrar soymaktan öteye gidemiyor. Bu noktada çözüm değil baskı ve yaptırım oluyor.

Hukukun arkasına gizlenmek ve verilen kararı hukuk çerçevesinde savunmak için biraz tutarlı olmak gerekiyor.Bu ülkeyi DTP değil de Kürtler bölecek bu yüzden onları sürekli siyasetten uzaklaştırıyoruz yerine, “devletin milletiyle bölünmez bütünlüğü” palavrası ortaya atılıyor. “Kürt, Türk kardeştir” paravanının arkasında Türk ırkının yüceliği ve dağlı Kürtler sempozyumları veriliyor. Halk pkk’dan değil Kürtlerden nefret ediyor. Mahkeme DTP’yi değil Kürtleri siyasetten atıyor.Bunların hepsi olurken öbür tarafta darbe planları yaparak , ceylanları öldürerek , ülkeyi bölen aymazlara dokunulmaması için bin bir takla atılıyor. Halk Partisinin lideri avukatı, halk ise tanığı oluyor, Mahkemenin safıysa zaten belli… Tutarsızlıktan muzdarip mahkememiz küçük insanların büyük umut ışığını iki parmağında söndürüyor. Biz izliyoruz. Barışımıza pusu kuruyorlar biz sessiziz, Diyarbakır’da İstanbul’da gencecik insanlarımız öldürülüyor biz bunun üzerinden daha fazla edebiyat yapmaktan haz alıyoruz. Dtp kapatılıyor kocaman egomuzu tatmin ediyoruz.Hepsinin üstünden kolayca saf tutuyor kolayca suçlama yapıyoruz ama barışımızı kaybettiğimize üzgün değil miyiz ?

Ben üzgünüm.

Huzuru, barışı kaybetmek istemiyorum.

Yaklaşmışken, adım atabilmişken elimizin arasından zorla çekilmesini, çaresizce izlemek istemiyorum.

Her şeye rağmen barış istemenin onurunu ve büyüklüğünü hep birlikte gösterelim istiyorum. Her zamanki gibi hüzünlü bir umuda tutuldum biliyorum ama diğer bildiğim her şeye rağmen barış isteyen binlerce kalp var.
Ve bu kalpler elbet aynı anda aynı amaca hizmet için çarpacak…

 
Toplam blog
: 14
: 765
Kayıt tarihi
: 01.08.09
 
 

1989 Adana doğumluyum, Türk Dili Edebiyatı Bölümü öğrencisiyim. Edebiyatla yakından ilgiliyim ayrıca..