Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Du-yar-lı-yım

Du-yar-lı-yım
 

İzmir'in güneşine duyarsız kalınamaz (!)


 

Sizde de olur mu bilmem!
 

Ben normalim diye iddia etsem de zaman zaman paranoyak yanlarım ortaya çıkmıyor değil. Bazen bir şarkıyla uyanırım dilimde. “Ne alaka derim” ama tekrarlamaktan da vazgeçemem.

Hatta yıllar önce Erzincan- İzmir arası 18 saatlik yolculukta, mevlitlerde okunan belli bir ritmi olan dua takılmıştı dilime. İzmir e vardığımda galiba ben “erdim” diye düşünmeye başlamıştım(!)

Bazen de bir sözcüğün çok tekrar edilmesiyle nasıl da anlamını yitirdiğini görürüm. Basit bir sözcük örneğin.

Ne olsun? “sevgi”

Olur olmaz çok tekrar edin, bakın göreceksiniz, nasılda anlamsız hale geliyor.

Ya da “bardak” deyin. İşlevinden çok, o işlevden söylenişine odaklandığımız için sözcükten nefret eder hale gelmeniz çok sürmez.

Davranışlara yansımayan, bir eyleme dönüşmeyen, etki yaratma kapasitesi sınırlı söylemlerin içindeki sık tekrarlanan sözcükler de, çoğu zaman anlamından uzak ifadelerin içinde kendilerine yer buluyorlarsa, bir süre sonra sıradanlaşıyor benim için. Keşke diyorum bu sözcüklerin yerine ben yenilerini keşfetsem (!)

Aşk

Sevgi

Dostluk

Güven

Demokrasi

Laiklik

Duyarlılık

Bu aralar “duyarlılık” sözcüğüne taktım kafayı. Du-yar-lı-lık. Duyarlılık, duyarlılık. Duyarlı olmalıyız. Duyarlılığımızı göstermeliyiz. Du-yar-lı.

Neymiş ki bu duyarlılık?

Nasıl duyarlı olunuyormuş?

Ben acaba duyarlı bir kişi miyim?

Çevremdekilerin duyarlı olup olmadığını nasıl anlarım? Ve

Çevremdekilerin duyarlılığına nasıl bir etkim olabilir?

Sahip olduğum duyarlılığı eyleme nasıl dönüştürebilirim?

Sanırım “duymak, farkında olmak” tan geliyor.

Toplumsal bir varlık olduğumuza göre bizi doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen, etkileyebilecek olan her türlü yaşamsal, toplumsal gelişmelere, olaylara verilen tepki diyebiliriz “duyarlılık” için. Bu tepki, özellikle başkalarının ihtiyaçlarına yönelik davranışlar geliştirme şeklinde ortaya çıkar.

Yaşamımıza anlam veren insani değerlerin ön planda tutulması ve bu dünyaya ait olma ve tüm canlılarla birlikte yaşama sahip çıkma duygusunun eylemsel ifadesidir bence. Sorumluluk almadır.

Bu sorumluluk, her bireyde algıları, eğitimi, yetişme biçimi, kişiliği, içinde bulunduğu sosyo- kültürel ortam açısından farklı şekillerde eyleme dönüşebilir. İşte bence önemli olan içinde bulunduğu şartlar içerisinde bireyin bu sorumluluğunu eyleme dönüştürme biçimi ya da başarısıdır.

Bilinç; kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere, bir bütün olarak içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı ve bireyin dünyayla ve kendisiyle ilişkisi ve kendi durumu hakkındaki bilgisini ifade etmektedir.

Bilinçte, akıl ön plandadır ve duyguların akıl ile kontrol edilmesi ve gerekli yargılarda bulunulması söz konusudur.

Bilinçsizlik ise; yukarıda yazdıklarımızın aksine , bilgi ve akılcılığın yerine daha çok duyguların ön planda olması halidir.

Duyarlılıkta duygular önemlidir fakat akıl dışı eylemlere neden olacak kadar ön plana çıkması arzu edilen bir şey değildir.

Dünyamıza, doğal çevreye, içinde yaşadığımız topluma, insanlık sorunlarına dair duyarlılık kazanılmasında başta aile olmak üzere toplumun ve toplumun şekillenmesinde eğitim sistemi politikalarını oluşturan devletin büyük sorumluluğu vardır.

Bunun yanı sıra ülkelerin ideolojileri de, bireysel ya da toplumsal öncelikleri öne çıkarması anlamında, bireylerin duyarlılıklarını olumlu ya da olumsuz etkileyen etmenlerdendir.

Bireyin duyarlılık ya da bilinç kazanması ve bu bilince yönelik davranış becerilerini oluşturması, uzun ve emek isteyen bir süreçtir.

Bu süreçte, bu toplumun ve dünyanın bir üyesi olarak, kendi payımıza düşen sorumluluklarımızı bilinçli olarak yerine getirmemiz gerekir. Çevremize olumlu davranış biçimlerini yansıtarak, yani örnek olarak ve akılcı söylemlerle, başlamalıyız işe. Davetimiz, o yazımın başlangıcında bahsettiğim, sık sık tekrarlanması nedeniyle anlam kaybına uğramış sözcüklerin akıbetine uğramamalı.

Yani “haydi çocuklar duyarlı olmaya” demekle duyarlı olunmuyor ne yazık ki.

 

 

 

 

 

 

 

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..