Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '07

 
Kategori
Felsefe
 

Dua, yaratanı yönetmek midir?

Dua, yaratanı yönetmek midir?
 

Acaba; Yaratan'ı, Alaaddin'in Sihirli Lambası'ndan çıkan ve her isteğimizi istese de istemese de yarine getiren cin gibi mi görüyoruz.

Şarkılarını genelde çok sevdiğim ve ilk gençliğimde şarkılarıyla duygu dünyamı şekillendirdiğim Orhan Gencebay'ın hit parçalarında "Batsın Bu Dünya" da geçen "Ben mi yarattım, günah zevk olmuşsa, düzen bozulmuşsa..." ile devam eden sözlerle dua mı isyan mı edildiğini düşündüm yine.



“Kızım benden dondurma istedi:

¦ Olmaz kızım, soğuk almışsın, boğazların şişmiş, daha beter olursun. Şimdilik almam.

¦ Ama baba…

¦ İyileş, sonra ben sana dondurma da kola da alırım.”

Biz de Allah’tan, bizim sahibimizden çok şey istiyoruz; ancak her istediğimiz kabul olmuyor. Neden?

Sonra aklıma çoğumuzun, çocuklarımızla aramızda geçen yukarıdaki diyalog geldi. Çocuklarımızın sonucunu bilmeyip kendileri için zamansız veya zararlı olabilecek birçok isteğine anne baba olarak “Hayır!”deriz.

Ve çocuklarımız:

¦Büyüklerimiz bizim isteğimizi reddediyorlar, derken büyüklerin çocuklarının iyiliği için birçok isteğe hayır demelerinin altındaki gerçeği, doğruyu ve hikmeti kestirememektedirler.

Sonra düşündüm:

Derslerine çalışmayan ve sorumluluğunu yerine getirmeyen çocuklara hediye almıyor, isteklerini geri çeviriyoruz.

Her sözün bazı şartları vardır. Örneğin bir arabanın katalogunda 200 hız yapabileceği yazılı olsun. Sadece bunun yazılmış olması o arabanın her zaman ve her sürücünün 200 yapacağı anlamına gelmez. Stabilize bir yolda, benzinine su karışmış, ön düzeni bozuk, gece vakti farları yanmayan veya başka yere bakan, üstelik de şoförü acemi olan bir araba aynı hızı yapmayınca bu sözün yanlış olduğu anlamına gelmez. Tam tersine söz doğrudur ama bazı gerekli şartları yerine getirilmediği söz konusudur. Bu nedenle araba bize fayda verecektir fakat istediğimiz hıza ulaşamayacaktır. Bunun gibi biz de Allah’ın yarattığı mükemmel ve canlı bir arabayız. Bu arabanın farları olan gözler, yedikleri, içtikleri, gezdikleri, düşündükleri, ayakları gibi her şeyiyle mükemmel olacak ki o duayı okuduğu zaman o neticeyi alabilsin. Demek ki söz doğrudur. Ancak o şartları yerine getirmek kaydıyla.

Lütfen hayırlısını isteyelim:

5 yıl önce ÖSS il birincisi olan öğrencim vardı. Boğaziçi Üniversitesi’ne yerleşmişti. Görünürde duası kabul olmuştu. Öğrencim, Boğaziçi Üniversitesi’ne gideli 5 ay olmamıştı ki öğrenci arkadaşlarıyla katıldığı bir yat gezisinde yatın boğazın sularına gömülmesi sonucu hayatını kaybeden gençlerden biri oldu.

Ve arkadaşlarının dediği: “Hocam arkadaşımız, ÖSS’ye hazırlanırken defter ve kitaplarına hep ‘Ya Boğaziçi ya boğazın içi!...’ yazardı.

Allah’tan başka kim bu hazin sonu önceden bilebilirdi. Bu sonu bilseydi ailesi oğullarının değil Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmayı üniversite okumasını bile istemezdi.

O halde duayı sırf kabul edilmesi gereken ve ihtiyaç dilekçesi olarak görmek, gibi bir yanlışa düşeriz.

Daha da kötüsü her duamızın kabul olmasını beklemek –haşa- Allah’ı isteklerimizle yönetmek, yönlendirmek anlamına gelir.

HER ŞEYİN EN İYİSİNİ ALLAH BİLİR.

En iyi dualarımla…

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..