Dua Edin!

Kişisel gelişim ile ilgili ağzıma geleni yazdıktan sonra kendi kendime sert bir soru yönelttim: “Peki madem bu insanlar bir şey isteyecekleri zaman evrenden istemeyecekler de nereden isteyecekler?”.

Şimdi tekrar o konulara dönmemek için parantez içinde linklerini veriyorum, arzu edenler göz atabilir (Kişisel Gelişimi Abartalım; No:1, No:2, No:3 ve Kişisel Bilişim Hizmeti; No:1, No:2, No:3). Şimdi gelelim sorunun cevabına. Daha doğrusu insan olarak acziyetimizi peşinen kabul ettikten sonra neler yapabileceğimize…

Tabi böyle acziyet filan deyince bazı arkadaşlar da peşinen itiraz edeceklerdir: “Hayır, insan aciz değildir, istediği zaman istediği şeyi yapabilme kudretine sahiptir, istesin yeter!”

Evet, insan istediği zaman bir çok şeyi yapabilir. Ama her şeyi yapamaz. İnsan annesini ve babasını seçemez, milliyetini seçemez, ten rengini, boyunu posunu seçemez. Buna kudreti yetmez! İnsan sel ve deprem gibi doğa olaylarında da acizdir. Evet bunları kısmen engelleyebilir ama tamamen engelleyemez. Bir yanardağın patlamasına engel olmaya gücü yetmez.

Fazla uzatmayalım insan aciz bir varlıktır. Daha kanseri bile yenemedik! Dolayısıyla mütekebbirane edalarla caka satmanın alemi yok. Hem kime caka satacağız? Havamız kime? Firavun gibi bir kule inşa etmeyi düşünüp orada Tanrı’yı görmemeyi mi umuyoruz?

İşte insan olarak yapabileceğimiz ve hayatımızı şahane bir hale getirecek bir çözüm sizlere… Bu çözümü ben önermiyorum. Bizi yaratan ve dünyaya imtihan için gönderen Allah söylüyor:

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara:2/186)

O zaman en içten halimizle ondan dua ile istemeliyiz ve O’nun bizim için hayırlı olanı vereceğine inanmalıyız.

Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez. (Araf:7/55)

Bizim O’nun katında değerli olmamız dua etmemiz ile doğrudan ilintilidir:

De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkan:25/77)

Öyle evrenden, atmosferden istemekle bir yere varamayız. Bizim dua edeceğimiz ve isteklerimizi bildireceğimiz yegane adres bellidir: Allah(c.c)

Öyleyse, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a dua (kulluk) edin; kafirler hoş görmese de. (Mümin:40/14)

O, Hayy (diri) olandır. O'ndan başka ilah yoktur; öyleyse dini yalnızca kendisine halis kılanlar olarak O'na dua edin. Alemlerin Rabbine hamdolsun. (Mümin:40/65)

Rabbimiz ayrıca bize kopyayı da veriyor. Nasıl dua edeceğimizi bize bildiriyor. Böylece O’na O’nun dediği şekilde yalvarma şansını buluyoruz. Ahirette hesap sorulduğunda: “Rabbim, ben Sana Senin bildirdiğin şekilde ibadet ve dua ettim. Emrettiğin gibi yaşadım” deme şansına sahip olacağız demektir. Bu şansı elimizin tersiyle itmek sanırım büyük bir ahmaklıktan öte bir şey değildir.

İsimlerin en güzeli Allah'ındır. Öyleyse O'na bunlarla dua edin. O'nun isimlerinde 'aykırılığa (ve inkâra) sapanları' bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır. (Araf:7/180)

Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen(müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mümin:40/60)

Gördüğünüz gibi yapacağımız şey çok basit.

Rabbim hepimize bu kadar basit olan lakin ahirette mükafatı büyük olan şeyleri layıkıyla yapmayı nasip etsin. Rabbim bize bu dünyada ve ahirette iyilikler ve güzellikler ihsan etsin (Bakara:2/201).

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com

http://twitter.com/murathacioglu